Yanlış dış politika sonucu küstürülen Göktürkler önlerine çıkan Çin birliklerini yenerek 626'da başkente ulaştı ve ancak büyük tavizler ve ödeme sonrasında geri çevrilebildi. İmparatorlar iç sorunları hallettikten sonra ilk iş başta Göktürkler olmak üzere göçebe düşmanlarına karşı harekete geçtiler. Diplomasi ve ekonomi kullanılarak göçebe kabileler birbirine düşürüldü. Zayıf kabileler müttefik olarak kazanıldı. Süvari sınıfı elden geçirildi ve rakipleri Türkler kalitesinde olmasa da atlı okçu kabiliyeti kazandırıldı. İç savaşın içine düşen Göktürkler Çin ve müttefikleri karşısında tutunamadı ve 630'da Çinliler tekrar Turfan'a ulaştı. Bu Tang formülü sonraki dönemlerde farklı hanedan ve hükümdarlar tarafından göçebelere karşı uygulanacaktı. Çin formülünde eksik olan husus, nihai zafer sonrasında fethedilen geniş arazinin nasıl elde tutulup kalıcı olarak imparatorluğun parçası haline getirileceğiydi. Yenilmiş göçebelere onurlu yaşama hakkı tanınıp ılımlı siyasi ve ekonomik programlarla sadakatlerini kazanmak yerine Çinliler her seferinde onları zorla asimile etmeye, tarıma elverişli olmayan bir coğrafyada itaatkâr köylü haline getirmeye çalıştılar. Ayrıca verimli araziler ve kritik bölgeler Çinli göçmenlere tahsis edilerek bölgede sadık bir unsur yaratılmaya çalışıldı. Tabgaçlarda başarılı olan Çinlileştirme Çin'in çok uzağındaki bölgelerde tam başarısızlığa uğradı. Göçebeler her fırsatta ayaklandı. Çinli göçmenler bölgeyi Çinlileştireceğine yerlileşip etnik kimliklerini kaybetti. Merkezi idare zayıfladığında da göçebeler tekrar özgürlüklerini kazandılar.
Sayfa 89 - Doğu Kütüphanesi YayınlarıKitabı okudu
"Tahrir defterlerinde bulunan kayıtlardan hareketle Osmanlı Devleti sınırları dışından gelen göçmenlerin mevcudiyeti tespit edilebiliyorsa da Osmanlı topraklarından dışarıya ne kadar kişinin gittiğine dair net bir şey söylemek mümkün değildir."
Sayfa 113 - Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gettoʼdan selamlar!
Bir semte göçmenler yerleştikçe, Almanlar o yeri terk ediyor. Ardından semtin değeri süratle düşüyor. Evlerin, dükkânların, arazilerin değeri mi bu? Yoksa içinde yaşayanları mı kastediyorlar?
Sayfa 112Kitabı okudu
398 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tek kelime ile muhteşem.. Polisiye romana olan önyargım bu kitap sayesinde son buldu.. Konusu güncel konuların en başında olan bir konu Çocuk tacizi ve bu tacizcileri büyük bir ustalıkla öldüren Körebe'yi bulmaya çalışan Nevzat Başkomiser'in ekibi ile yaptığı çalışma.. Çok küçük yaşlarda tacize uğrayan çocuklar bu durumu korkudan ya da kendine güvenemediklerinden dolayı dile getiremiyorlar. Hiçbir şeyden habersiz olana bitene boyun eğiyorlar. Çünkü çevrelerinde sırtlarını dayayacak hiç kimse yok ne anne ne baba ne de bir akraba.. Zaman ilerledikçe o küçük çocuklarda artık durumu fark ederler ama ellerinden yine birşey gelmez. Öncesinde durumun farkında olmadıkları için birşey yapamıyorlardi şimdi ise durumun farkında olup bir şey yapamıyorlar. Ama dışarıda gezen seri katil diye nitelenen Körebe hem kendine öz güven aşılamak için hem de tacizcileri ortadan kaldırmak için büyük bir ustalıkla tacizcileri öldürüp çocukların yoğunlastiği mekanlara bırakıyordu.(kendi ritüelllerini belirleyerek.) Cinayetler , yasa dışı organ nakli , Suriyeli göçmenler derken Nevzat Başkomiser ve ekibinin yoğun çalışmaları , ipucu peşinde koşuşmaları, şüphelendiği şahıslar ve özgeçmişlerini incelemek gibi durumların sonucunda Körebe'yi bulmak... Sıkmadan, bunaltmadan, okurun ilgisini çektikçe çeken bir anlatımla iki günde bitirebileceğiniz bir kitap.:) Israrla tavsiye edilir... :)
Kırlangıç Çığlığı
Kırlangıç ÇığlığıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201831,9bin okunma
420 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
~Kitaplar nefesiniz olsun~ Çok zor okunuyor gerçekler direk olduğu gibi yazılınca; çok zor dinleniyor gerçekler doğrudan olduğu gibi söylenince; çok zor bakılıyor gerçeklere gözünün önüne tüm çıplaklığıyla serilince. Bana her türlü konuyu okuma alışkanlığı ve cesaretini veren bir yazar
Hakan Günday
Hakan Günday
okumak gerek ama korkmadan diyen bir yazar. Gerçek ve ötesi olağan üstü bir anlatım. Gazâ küçük bir oğlan, babası iyimi kötümü aslında kötü, dordor ve harmin her ikisi de Masal kahramanları ve göçmenler halk; iç içe mükemmeldi. Öyle bir yer varki o kayanın altında kaldığı yer tüm cesetler etrafını kaplıyor anlıyana dünyayı anlatıyor senin benim hayatımı onun bunun şunun hayatını ses ile eylem ile bir türlü kurtulamıyorsun hapis olduğun hayattan. Kısadan hisse ile anlayana. Kabuklarınızı kırın bu roman ile  Gazâ ile. Bütün kitaplar güzeldir. "Bu bir tık daha güzel" İyi okumalar.
Daha
DahaHakan Günday · Doğan Kitap · 202313,8bin okunma
Eğer Titanic’e o renkli milyonerler değil de, yoksul göçmenler doluşmuş olsaydı, geminin batışını kolektif belleğimiz acaba bu kadar hatırlar mıydı? Jerzy Kosinski
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.