Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
* “En ağır silleleri vursa da kader; Ezilir belki ama eğilmez başım.” *Hastane Şiirleri (Hospital Sketches): İngiliz şair, editör, eleştirmen William Ernest Henley’nin (1849-1903) kitabı. Gençliğinde eklem iltihabından ötürü bir bacağı kesilen şair uzun bir hastane/tedavi sürecinden geçmek durumunda kalır. En ünlü eseri, bu ruhsal durumunun
Sayfa 325 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Güneş tüm gölgelerin üstünden aşar ve yıldızlar yaşar sonsuza kadar; Gün bitti demeyeceğim asla, asla veda etmeyeceğim Yıldızlara.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Hayat bazen insanın önüne en bilge kişinin, en güvenilir akıl hocasının bile onun adına çözemeyeceği sorunları getiriveriyor, diye düşündü. Bu da büyümenin getirdiği acıların bir parçasıydı.
Sayfa 354Kitabı okudu
"İnsan zihninin çalışma mantığı hakkında sana net bir yanıt vermemi sağlayacak kadar bilgi sahibi değiliz. Bir kişi için geçerli olan şey, diğeri için tamamen yanlış olabilir."
Sayfa 323Kitabı okudu
Kaybedeceğim diye endişe edersen, muhtemelen dövüşü kaybedersin.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Ancak sır perdesi bir kez aralanmaya görsün, gerçekler dışarı çıkmanın yolunu mutlaka bulur.
Sayfa 127Kitabı okudu
Olumlu düşünmen halinde elde edeceğin sonuç da olumlu olur. Şüphenin zihnine girmesine izin verirsen, büyüyüp gerçeğin ta kendisi olur.
William Ernest Henley'nin Boyun Eğmez (invictus) şiiri
"Zifir gibi gece sardı dört yanımı Cehennemi karanlık çöktü omzuma Teşekkürler olsun, hanginiz, ey tanrı, Boyun eğmez ruhumu verdiyse bana. - İstediğince zorlu olsun koşullar, Ne ağlar sızlar, ne de kaçarım; En ağır silleleri vursa da kader, Ezilir belki ama eğilmez başım. - Gazap ve acı dolu dünyadan sonra, Gidecek tek yer Gölgelerin Dehşeti. Yıllar geçtikçe yaklaşsam da yanına, Korkarım sanma Ölümün Efendisi. - Varsın çok dar olsun kapısı cennetin, Varsın cezalarla dolsun kara kaplı, Benim efendisi kendi kaderimin, Kendi ruhumun benim komutanı."
Sayfa 492 - TİBKYKitabı okudu
Reklam
Burada yolumun sonunda Karanlıklara gömülmüş yatsam da, Bütün yüksek ve güçlü kulelerin Ve sarp dağların ötesinde, Güneş tüm gölgelerin üstünden aşar Ve yıldızlar yaşar sonsuza kadar. Gün bitti demeyeceğim asla, Asla veda etmeyeceğim Yıldızlara.
─ sana geldim, kötülüğün ruhu ve gölgelerin efendisi, -diye yanıt verdi giren kaşlarının arasından woland'a düşmanca bakıp. ─ eğer bana geldiysen, neden selam vermedin, eski vergi toplayıcısı? -dedi woland sertçe. ─ çünkü selametini istemiyorum, -diye yanıt verdi içeri giren cüretkârca. ─ ama kabullenmen gerekecek bunu, -diye itiraz etti woland ve bir tebessüm ağzını çarpıttı,- çatıda belirir belirmez ağzından hemen bir saçmalık çıktı ve saçmalığın nerede olduğunu söyleyeyim sana: tonlamanda. aptal kelimelerini gölgelerin varlığını kabul etmiyormuşsun gibi telaffuz ettin, aynı şekilde kötülüğün de. bana bir iyilik yap da şu soru üzerinde biraz düşün: kötülük olmasa senin iyiliğin ne işe yarardı ve gölgeler kaybolsa dünya nasıl görünürdü? gölgeler nesnelerden ve insanlardan oluşur ne de olsa. işte kılıcımın gölgesi. ama ağaçların ve canlı varlıkların da gölgeleri olur. saf ışığın tadını çıkarma fantezin yüzünden, üzerindeki bütün ağaçları ve bütün canlıları söküp atarak bütün yerküreyi çırçıplak bırakmak mı istiyorsun yoksa? aptalın tekisin.
Sayfa 458 - woland ─ matta leviKitabı okudu
Bir şeyin nedenini bulamıyorsan, işin olası sonucuna bak. Bu işten kim kârlı çıkacak, kendi kendine sor.
Büyük kapıya bir kere daha yaklaşırken, onu şaşırtarak duraksatan bir şey gördü. Bu, gri-yeşil pelerinine sarınmış, gözleri başlığının gölgesinde, kalabalıktan biraz uzakta dikilen Halt'tu. Ve gülümsüyordu.
Sayfa 259 - Beyaz Balina yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.