Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Morena yorumladı.
Merhaba Kıymetli Okurlar, İçinizi ısıtacak bir Kış Etkinliği ile geldim. ❄️☃️ Verilen kelimelerden yararlanarak en yaratıcı kısa hikayeyi yazmaya çalışacağız. 🖋 Yazma keyfinin yanında yorumlarda en beğenilen hikayeyi yazan takipçim de Sabahattin Ali'den on farklı kitap kazanmış olacak. 🎁 KELİMELER: Kar, Tatil, Eldiven Kitaplar (Tamamı Yapı Kredi Yayınları)
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki Şeytan
Sırça Köşk
Sırça Köşk
Değirmen
Değirmen
Yeni Dünya
Yeni Dünya
Bütün Şiirleri
Bütün Şiirleri
Kamyon
Kamyon
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - Esirler
Çakıcı'nın İlk Kurşunu
Çakıcı'nın İlk Kurşunu
Etkinlik için
Kitapyurdu.com
Kitapyurdu.com
'dan ilham aldım bu nedenle eserleri de doğrudan -kargo tarafımdan karşılanacak- Kitapyurdu'ndan göndereceğim. ❓️Birden fazla hikaye ile katılım sağlamanız mümkündür. 🗓15 Aralık tarihine kadar katılım sağlayabilirsiniz. SEVGİLERLE...
·4 alıntı·
7 artı 1'leme
·
27,7bin görüntüleme
Semra. okurunun profil resmi
(Yazana kadar gözlerim gitti lütfen gülmeyin 🤭🤭🤭) Soğuk bir kış günüydü öylesine üşüyordum ki tek istediğim eve gitmekti. Hızlı adımlarla eve gidiyordum kar öylesine artmıştı ki resmen önümü göremiyordum bu gidişle soğuktan ve açlıktan dolabilirdim, üstelik sırtimda ki çanta öyle ağırdı ki sanki taş taşıyordum. Böyle günlerde beni bir hüzün alır bir melankoli sarardı. Az buçuk daha yürüdükten sonra önümde kaldırımın hemen ortasında siyah bir şey gördüm. Cüzdana benziyodu Evet evet kesinlikle cüzdanı. Yaklaşırım ve hemen etrafıma baktıktan sonra cüzdana uzandım ve onu aldım. Öyle bir heycan yapmıştım ki nedenini bilmiyorum... Cüzdan pörsümüş ve rengi solmuştu, cüzdanı açtım ve içinde 2 tane 200 olduğunu gördüm ve hemen yanında da küçük muhtemelen 4,5 yaşında olduğunu düşündüğüm küçük mavi gözlü al yanaklı bir kız vardı. Cüzdandan ve kızın üstündeki kazaktan anladığım zengin olmadıklarıydi. Cüzdanda bir erkek kimliği de vardı. Yanı onu kolayca bulabilir cüzdanını geri verebilirdim. Düşündüm verse miydim? Sonra sıcacık bir çorba fikri geldi aklıma bu parayla Bir çorba içebilir kalanı ile ayakkabı alabilirdim. Annemin bize hergün verdiği o salata karnımı doyurmuyordu üstelik ayakkabılarım çok su alıyordu ve okuldaki herkes benimle dalga geçiyordu. Hem adamın sadece 4 yüz lira için üzüleceğini zan etmiyordum. Üstelik erkekti yaşı iyiydi çalışabilirdi 2 günde tekrar o paraya sahip olabilirdi. Bu cüzdan şans eseri karşıma çıkmıştı. Nasibimdi. Aldım cüzdanı koydum cebime ve hemen o hergün önünden gectigim çorbaciya karşı yürüdüm. Baya sıcak bir yerde çorbamı içtim. Ahh..uzun zamandır böyle güzel bir şey yememiştim. Harkuladeydi... Çorbacidan sonra direkt eve gittim. Annem tabi sorular sordu ama ders uzadı gibi yalanlar söyledim. Çünkü annem cüzdanı aldığımı bilseydi bana baya kızar kalan paranın üzerine para ekler ve gönderirdi geri. Odama geçtim ve biraz kitap okunduktan sonra hemen uyudum. Muhtemelen karnım tok olduğu için güzel bir uyku geçirecektim. Sabah kalktığımda hemen hazırlandım ve çantamı hazırlayıp odamdan çıktım. Annemin ısrarlarına rağmen kahvaltıyı etmedim çünkü onuda dışarda yapmak istiyordum para yeterdi. Evden çıktım ve okul yolunda ilerlemeye başladım. Ilk önce bir kahvaltı yaptım 100 tl yine gitmişti ama hala 200 tl vardı ayakkabıya yeterdi. Mağazaya girdim ve 200 tl lik bir ayakkabı aldım ve dışarı çıktım. Fakat...Fakat oda neydi? O adam..kimlikteki o adam o adamdı bu. Emin olmak için cüzdanı açtım kimliğe baktım evet evet oydu. Ama adam kördü. Göremiyordu ah nasıl olurdu. Olamazdı görmüyor olmazdı . Üstünde pörsümüş o ceket? Hemen gitmeli ve ne olduğunu anlamalıydım. "Amca" dedim. Adam bana döndü ellerini yüzüne siper etti sanki onu dövecekmişim gibi. Korkuyordu. "Amca sakin ol ben sana zarar vermicem " dedim içini rahat etmek için. "Nereye gidiyorsun yardim edeyim" dedim. Sesimi doğru geldi ve elini koluma koydu onu sakinleştirmek için elini tuttum ve sıvazladım. Korkusu geçtikten sonra bir kağıt uzattı ve "beni bu adrese götür evim burda" dedi. Hemen tamam deyip koluna girdim ve evine doğru yola koyulduk. Yol boyunca ona eşlik ettim ama ne o ne de ben konuştuk. Bu kalbimi sızlatan beni öldürecek gibi içimini sıkıştıran şey neydi? Vijdan azabı mı? Evine geldik. Ev dediğime bakmayın sadece eski bir yatak yorgan kanepe ve halısı vardı. Onu yatağına oturttuktan sonra gitmeyi düşündüm burda daha fazla kalamazdım bu hali daha fazla görmek istemiyordum. Tam arkamı çıkıp gidiyordum ki adamın sesini duydum: "Şu dolapta biraz dem olacaktı bize bir bardak çay yapar mısın yavrum?" "Elbete" dedim. ona bu iyligi yapacaktım. Demi çıkardım ama dem o yüzlerce kez kullanılmıştı. Ah içimden bir parça daha koptu.. Bir süre sonra ona ve kendime bir bardak çay yaptım. Tabi kendime yapmadım sadece su koydum bardağa. ama o kör olduğu için görmezdi. Bir yudum çay içtikten sonra konuşmaya başladı. "Çok üzülüyorsun halime değil mı? Bende üzülüyorum, nasıl bu hale geldiğimi merak ediyorsun dimi? Yaklaşık 5 sene önce oldu" Elini yastığın altına uzattı ve bir fotoğraf çıkardı. Bana doğru kaldırdı. Bu o kızdı fotoğraftakiMavi gözlü kız. "5 sene önce kızımı gözlerimi kaybettim. Ve karım...O...o beni bıraktı ve gitti. Yalvardım ona ayaklarına kapandım ama durmadı..Ama o gitti beni bu köhne yerde farelerle ve soğukla yalnız birakip gitti. Aylarca birşeyler yemedim. Aylarca yatağımda uzandım düşündüm düşündüm. Bazen kafam patlayacak gibi oldu. Beynimi çıkarmak ve fırlatmak istediğim bile oldu. Sonra ansızın bir gün kuş sesleri geldi dışarda hala akıp giden bir zaman vardı. Kalktım ve dışarıya çıktım güneşin yüzüme değişini hisettim. Çok açtım tıpkı bir aslan gibi avlanmam gerekiyordu. Öyle öyle 5 yıl. Düşüne düşüne 5 yıl. Sonra dün o kadar acıkmıştım ki o fırtınada o soğukta birşeyler bulmak için dışarıya çıktım . O kadar aradım ki ama birşey yoktu. Sonra kaldırımın üstüne oturdum ve dua ettim allaha O sırada sırtimda sıcak bir el hisettim burnuma pahalı bir parfüm kokusu geldi ve elime kağıt gibi birşey girdiğini hisettim. Paraydi. Sonra tesekur bile etmemi beklemeden gitti adam yada kadın. Gözlerim gibi hafızamda iyi değildir yawrum kusur gorme. Sonra bir çocuğa sordum ve 400 tl olduğunu öğrendim . Sevinmiştim. çok hemde ama Sevincim yemek icin değildi. Sevincim ne içindi biliyor musun? Kızım içindi. Çünkü kızımın mezarı dibe batmıştı . Mezar taşını yatırabilirdim ama... cüzdanımi kaybettim güzel kızım. Nasıp değilmiş bana o para. Gitti. Çok seçince herşeyin gitmesi gibi oda gitti." Inanamiyordum ben ne yapmıştım? Böylesine bir günahı nasıl işlemiştim ben napmıştim? Neden? Niçin? Zaten sıcak bir evim annem ve yemek vardı neden böyle bir şey yapmıştım? Mezar yaptıracakti? Hemen evden koşar adım çıktım adamın arkamdan bağıran sesini bile dinlemeden ordan uzaklaştım. Nefen alamıyordum ölüyordum kahır çekiyordum. Vijdan azabı böyle birşey miydi? Ah hayır benim cezam ölüm olmalıydı. Üzerinden bir gün geçti ama ben düşünmekten uyumamıştım ve kararımı vermiştim. El açacaktım insanlara dilenecektim o para için. Hazırlandım kaldırımda oturdum ve herkese allah rızası için bir kuruş dedim 2 saat içinde kartondan bir sürü demir para ve 5 tl lik paralar birikmişti. Ama yetmemişti biraz sonra birininin kartona 100 tl attığını gördüm. Sevinçten ağladım ve yüzlerce kez allah razı olsun olsun dedim. Para 300ze yakın olmuştu hemen gidip bunu adama verecektim. tam kartonu kapattim yerimden kalktım ve o sırada polisi gördüm. Bana doğru yürüyorlardı ve beni işaret edip birşeyler söylüyorlardı. Ah hemen kaçmalıydım. Para kantonunu kucakladiğim gibi kaçtım. Onlar peşime düşmüştü hızlı olmalıydım. Ve koştum ve daha hızlı ve daha hızlı koştum. Sonra çıkmaz bir sokağa girdiğimi fark ettim. Napacaktim? Hemen kutuyu açtım ve bir avuç bozuk para aldım ve gersini çöp kutusunun içine sakladım. Öyle bir sakladim ki kime bulamayacaktı inşallah. Sonra polisler beni yakaladı ve üstümdeki parayı aldılar neyseki sadece o kadar sandılar. Sonra beni nezarete götürdüler ve tam tamına 2 gün nezarette kaldım geceleri yaşlı adam ve para için uyuamıyordum. Günler geçmiyordu 2 gün adeta 2 yıl olmuştu . Sonra beni serbes bıraktılar.. Bırakır bırakmaz anneme bile sarınmadan koştum. Hemen çöp kutusuna gitmeli ve parayı adama vermeliydim. Annem çok kötü durumdaydı ana ona sonra herşeyi anlatırdım. Çöp kutusuna vardım . Paralar ordaydı. Allah bana gülmüştü .Para gitmemişti. Hemen kutuyu aldım ve adamın evine doğru koştum koştum ve vardım. "Amca...Amca!" Diye bağırdım ama evinde kimse yoktu. Heralde dışarıya çıkmış olmalıydı. Oturdum onu bekleyecektim.20 dk oldu ama adam hala yoktu sonra dışarı çıktım yan evin kapısını çaldım . Bir kadın kapıyı açtı tesettürlü ve orta sınıf biriydi. Adamın ismini söyledim ve onu hiç gördünüz mu? Dedim. Ve o an ruhumun ölümünü gerçekleştiren. Beynime kan sıçratacak bir cevap aldım kadından. "O amca dün sabah evinde ölü bulundu." En son duyduğum şey buydu başka hiçbir şey duymadım. Kulaklarım kör gözlerim kör, dilim lal olmuştu. Yüreğim saman alevi gibi yandı. Olamazdı. Olmamalıydı sakaydı. Borcum vardı. Ben yaşayabilirmiydim? 2 ay sonra kızda ölmüştü . Annesinin ve arkadaşlarının söylediğine göre hiç yemek yemiyor sürekli. Mavi gözlü bir kız Ve yaşlı bir adam görüp durulduğunu söylüyormuş. Ve ölüm nedeni bitkisel hayat.
Beyza okurunun profil resmi
Derler ki; karlı bir kış gününde açan güneş, hüsranla geçmiş koca bir ömrü aydınlatan umut ışığına benzer. İşte, tam da her şey bitti dediğim o kış günü, güneş gibi doğmuştun üzerime. Hatırlıyorum da tatil günlerinden biriydi. Kendi karanlığıma bir de kışın soğuğu eklenmişti. Alevleri tavanı aydınlatan sobanın başında oturmuş, kara talihime sövüyordum. Hayatın adil olmadığını biliyordum ama yaşanan her şeyin haksızlık olduğunu düşünmeden de edemiyordum. Belki de bir aydan fazladır ne insan yüzü görmüş ne de evden dışarı adım atabilmiştim. Kendi karanlığımda boğulmakla meşguldüm. Beni o an ne tetikledi bilmiyorum ama kendimi birden sokakta buluverdim. Dışarıda kasvetli bir hava vardı: caddeler karla kaplıydı, yerler buz tutmuştu ve etrafta tek bir Allah'ın kulu yoktu. Aceleyle çıktığımdan üstüme bir şeyler geçirmeyi bile akıl edememiştim. Karşıdan gelen birini gördüm. Yüzünü seçmekte zorlanıyordum fakat elindeki kırmızı eldivenlerden gözümü alamıyordum. Bu gri kubbenin altında, gözüme güzel gelen tek şeydi. Ne hoş.. Karşımda belirdiğinde, içime dolan baharı hissettim. Bir çift kırmızı eldivenin hayatıma güneşi getireceğini nereden bilebilirdim. Belki o kırmızı eldivenlerin gözüme çarpmasa, yanından geçip gidecektim. Gidemedim... 5/12/23 🌻
Mikail Balcı okurunun profil resmi
10 hikayemiz olmuş. Harikasınız...
Seda Erman okurunun profil resmi
‌Karlı bir aralık sabahıydı Ahude o gün erkenden uyandı yılbaşı gecesine hazırlık yapmak istiyordu ailesine kuzenlerine arkadaşlarına kısaca tüm sevdiklerine hediye almak istiyordu son güne kaldığı için telaşı küçük kalbinin hızlanmasına sebep oluyordu. Kahvaltısını yaptı üzerini sıkı sıkı giyindi kumbarasini kırdı içinden bozukluklar da dahi tüm harçlığını alarak evden çıktı yola koyuldu.Ağaçlar yollar,caddeler, mağazaların vitrinleri adeta bembeyaz gelinliğini giymiş bir gelin gibiydi.Gözlerini alamıyordu bu güzellikten,ilk mağaza,sonra ikinci,sonra üçüncü derken tüm hediyelik dünkanlarını dolaştı çeşitli hediyeler aldı. Onları paketlemek için hediye kutuları albenili jelatinler ve kurdelalar da almayı ihmal etmedi.Çünkü hepsini elleriyle paketleyecek, küçük kalpli notlarda onlara olan sevgisini belirten sözcükleri de eklemeyi ihmal etmeyecekti.Eve geldi, yanan sobanın üzerine ellerini uzattı biraz ısındıktan sonra işe koyuldu.Tek tek hediyeleri paketledi, fosforlu kalemler ile sevgi sözcüklerinide belirten kalpli notlarıda ilave etmeyi unutmadı.Annesi mutfakta akşam için hazırlıklarını sürdürüyordu.Bir ara kızının yanına gidip yardıma ihtiyacı olup olmadığını sordu. ‌Ahude; Teşekkür ederim anneciğim ama hepsini kendim yapmak istiyorum ama ellerim çok üşüyor ellerini göstererek baksana buz gibi dedi. Halbuki ellerim de eldiven vardı dışardayken bile bu kadar üşümemişti diye söylendi kendi kendine.Kızının ellerini avucunun içine aldı ve sadece üşüdüğü için soğuk olmaz ellerimiz heyecandanda buz kesebilir dedi annesi.Ahude annesinin yüzüne bakıp çok haklısın anneciğim gerçekten çok heyecanlıyım akşam için sabırsızlanıyorum herşey çok güzel olsun istiyorum yeni bir seneye giricez çok heyecanlı ve çok mutluyum dedi.Annesi; Sevdiklerimizin yanında olduğu her sene çok özel ve çok güzel tüm anlarımızın tadını çıkartalım,giden seneyi vefayla uğurlayıp yeni seneyi umutlarla karşılayalım hadi akşama az kaldı son kalan işlerimizide halledip yeni kıyafetlerimizi giyip konuklarımızı bekleyelim dedi ve kızının odasından ayrıldı annesi. Ahude de son paketleri de ambalajladı notlarını da ilave etti ve herşey hazırdı.Aksam oldu konuklar tek tek geldiler.Evde hazırlayıp getirdikleri kekler, börekler ve içecekler de masaya ilave edildi.Annesinin yaptığı arabaşı çorbası,kuzune sobanın üzerindeki zıp zıp zıplayan kestanelerin kokusu ve mandalina kabuklarının esanssı doğal kokusu da bu güzel güne eşlik ediyordu adeta.Büyükler sohbete koyulmuş,Ahude arkadaşları ve kuzenleri ile tombala oynuyorlardı.Yemekler tatlılar yendi , içecekler içildi.yeni yıla girilmesine dakikalar kaldı.Ahudenin kardeşi Ege'nin uykusu gelmişti ama uyumayıp yeni yıla girmek için beklemek istiyor du Annesi Ege'nin yeni yilı beklemesine izin verdi çünkü ertesi gün tatildi.Herkesin gözü televizyonda milli piyango biletine çıkan küçük toplardaki numaraları takip ediyordu.Aile büyüğünün günün konuşmasını dinlendikten sonra herkes birbirine sarılıyor hediyelerini takdim ediyordu. yeni yıla girmek için artık son dakikanin içindeydiler .Ahudenin annanesi dua ediyor annesi ve kardeşi ege birbirlerine sarılıyorlar,herkes dileklerde bulunuyordu.Ahude herkesi izliyor mutlu olduklarını görünce yüzündeki gülümseme daha da artıyordu .Ahude ve sevdikleri Güle güle git 2023 diyerek uğurluyor,Umut dolu 2024'ü gülümseme ile karşılamaya hazırlanıyordu ve son saniyelere girildi. 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 ve hep beraber yüksek sesle Hoşgeldin 2024 dediler.🎅🏻🎄 🪡da ERMAN ✍🏻 Yeni sene herkese sağlık mutluluk başarı güzellikler getirsin inşallah şimdiden yeni yılınız kutlu olsun kitap dostlarım Mutlu yıllar 🫂🙌🏻🎁
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık 👏 Mutlu yıllar...
1 sonraki yanıtı göster
Doru Yörü okurunun profil resmi
Damlacık Bundan tam yirmi bir yıl önceydi. Ormanların imara açılması için bilerek yakılmadığı, ülkemizin doğasının küresel şirketler tarafından yağmalanmadığı, orman canlılarının yabancılar tarafından katledilmediği, el değmemesi gereken kumların kamyonlarla Bakan’ın otellerine taşınmadığı, yurttaşlarımızın çevre sorunlarına duyarsız kalmadığı, sularımızın apak olduğu yıllardı. İşte bu mutluluk dolu ortamda bulunan bir göldeki suyun parçasıydı Damlacık. Damlacık’ın parçası olduğu Ülkü Gölü, kaynağını Ata Dağı’ndan çıkan sulardan elde ediyordu. Ülkü Gölü’nün çevresinden başlayan tatlı mı tatlı, sulu mu sulu meyveler veren ağaçların yerini, Ata Dağı’nın doruklarına varınca mis kokulu çam ağaçları alıyordu. Ülkü Gölü’nden Ata Dağı’na değin olan bölge, birçok canlı türünün eviydi: Ceylanlar yavrularıyla koşturuyor, arılar çiçeklerden polen topluyor, kuşlar ağaçlarda ötüşüyordu. Susayan canlıların gölden su içmeleri, badi badi yürüyen ördeklerin yavrularıyla gölün suyunda salınmaları, Damlacık’ı gıdıklıyordu. Hele o çocuklar… Tatillerde gelir ve cıvıltılarıyla ortalığa bir mutluluk da onlar saçarlardı. Ilgıt ılgıt esen yel, onların cıvıltılarını, tüm bölgeye yayıyordu. İnsanı, hayvanı, dağı, suyu, toprağı, havasıyla tümü doğanın bir parçasıydı; tümü tek tek bir bütünü oluşturuyordu. Bir gün, sıcaklık öyle yükseldi öyle yükseldi ki sıcaklıkölçer bile sıcaklığı çok güç ölçtü. Ceylanlar, ağaçların gölgesinde neredeyse devinimsiz durmaktaydılar. Ördekler, yuvalarından çıkmamışlardı. Damlacık da mayışmaya başladı. Mayışırken kendinde bir değişiklik duyumsadı. Yavaş yavaş sıvı durumundan gaz durumuna geçiyordu. Yüksek sıcaklık neler yapıyordu böyle? İvedilikle yükselmeye başladı. Ağırlığını yitirdikçe yükseliyordu ancak bu yükseliş, AKP döneminde bilgisini, ahlakını, namusunu, yurt sevgisini, vicdanını yitirenlerin önemli görevlere yükseldikleri gibi değildi. Damlacık yükseldi, yükseldi ve kendi gibi diğer damlacıklarla gökte birleşti. Apak bir bulutun parçasıydı artık. Yeller eserek bulutları devindirdi. Damlacık, Ülkü Gölü’nden çok uzaklaşmış mıydı? Sıcaklıklar düşmeye başlayınca, Damlacık üşümeye başladı. Üşürken bu kez de aşağıya doğru süzüldüğünü ayrımsadı. Kendiyle birlikte diğer damlacıkların da gaz durumundan katı duruma geçtiğini gördü hem de artık apaktılar. Lapa lapa yağan kar olmuşlardı. Damlacık süzüldü, süzüldü ve yağan karı yakalamak için avuçlarını açmış bir çocuğun eldivenlerinin üzerine konuverdi. Yaşam koşulları, sıvı durumdaki Damlacık’ı önce gaz durumuna, sonra da katı duruma dönüştürmüştü. Gölün belli belirsiz bir parçasıyken, eşsiz bir kar tanesi durumuna gelmişti.
Ayşe nur Gönüler okurunun profil resmi
Soğuk kış şartlarında patika yollardan boyumca kara bata çıka ilerliyordum. Eldivensiz ellerim adeta buz tutmuştu ancak ben hiçbir şeyi düşünmüyordum ondan başka. Önümüzdeki tatilde gelir mi acaba...
Ceylan Özkan okurunun profil resmi
Erzurumun, Erzuruma uzak bir köyünde, ne kadar kar yağarsa yağsın, asla okulların tatil edilmediği bir zamandan.. Haftasonu tatilini fırsat bilip, ödevlerini yaptıktan sonra dışarıya çıkıp arkadaşlarıyla, yağan yeni karın ardından kartopu oynamak için, içi içine sığmıyordu. Çünkü haftalardır istediği eldivenler alınmıştı ona.. Takmaya kıyamadığı eldivenleri cebinde, kartopu oynamaya devam etti...
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık 👏
42 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.