🙄 görücü usulü denmesinin sebebi ailelerin yıllarca olan birikimiyle aile kurmaktır. Sokakta gördüğün ve kim olduğunu bilmediğin biri yerine, babanın annenin dayılarının o kişiyi etrafa sorması bakmasidir nasıl biri olduğuna. Ayrıca tanımadan diye bir şey yok, iki üç kez saatlerce konuşup anlaşabilirler🤷. Ayrıca kalp ısınmadan hoşlanmadan da olmaz iki taraf da kabul etmez. Hatta işler ilerledikçe evlilik kesinleşmeye yaklaşınca ev kıyafetleriyle bile görüşebiliyorsun😅 (yıllarca sevgili kalıp aile içinde yaşaması gereken her şeyi insanların gözü önünde yaşamaktansa evlenirim hem de o kişi benim için garanti olur istediğim gibi yaşarım) Şöyle ki sizin için demiyorum genel olarak toplumda böyle bir yanlış anlaşılma var. Sanki kızı paketleyip yolluyormuşsun gibi hâlbuki baya baya her şeyi konuşman gerekiyor.
Önemli olan görücü usulü ile tanışıp tanışmamanız değil; önemli olan sizin evlilik öncesi nelerin farkında olduğunuz ve aranızdaki ilişkiyle ilgili neler yaptığınız!
Lev Tolstoy Lev Nikolayeviç Tolstoy, 1828-1910 yılları arasında yaşamış, 82 yaşında vefat etmiştir. Ömrünün son yıllarını derbeder bir şekilde geçirmiş, evini bırakıp yollara düşmüştür. Astapovo'daki tren istasyonunda ölü olarak bulunmuş, ölümüne zatürrenin sebep olduğu anlaşılmıştır. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışan ve bizlere muazzam eserler bırakan bir yazardır.
En tartışmalı eseridir. Pozdnyshev bir tren yolculuğu sırasında evlilik, boşanma ve aşkla ilgili bir konuşmaya kulak misafiri olur. Bir kadın evliliğin görücü usulü değil, gerçek aşka dayalı olması gerektiğini savunduğunda "Aşk nedir?" diye sorar. Rusya'da yayımlanması yasaklanmıştı. Amerika'da dahil uzun bir süre yasaklandı, yasak ancak 1890 yılında kaldırıldı. Başkan Theodore Roosevelt, Tolstoy'u "cinsel ahlak sapığı" olarak nitelendirmiştir.
İyi okumalar dilerim.
Öncelikli olarak Nezihe Meriç’ten okuduğum ilk kitaptır. Kitap cumhuriyetin ilk yıllarından kesitler sunması, çevreyi bilmek gayesiyle betimleyici bazı unsurların barındırması yönüyle gayet hoşuma gitti. Fakat kendisine bazı olumsuz eleştirelim olacaktır.
Nezihe Meriç kendisini bir öykücü olarak tanımlasa da kendisi
Edebiyatla yakından ilgili değilseniz Şemsettin Sami ismini duymamış olabilirsiniz. Ancak Ali Sami Yen ismine hepimiz aşinayız. İşte Şemsettin Sami Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen’in babasıdır. Tanzimat döneminin önemli bir edebiyatçılarından olan Şemsettin Sami’nin edebiyatımıza en büyük katkısı daha önce edebiyatımızda görülmeyen ‘roman’
Gençlerin birbirini tanımaları, konuşup sohbet ederek yakınlaşmaları ne kız ailesi ne de erkek ailesi tarafından önemseniyor. Neden dersiniz? Çünkü kendi evlilikleri de muhtemelen görücü usulüyle oldu. Evlenmenin bireysel bir seçim, biyolojik-psikolojik-sosyoekonomik ve ruhsal bir uyum meselesi olduğu farkındalığına sahip değiller. Neden bu farkındalığa sahip değiller? Çünkü Korku Kültürü'nde oluşan yaşam şablonu içinde CAN yoktur; sosyal roller ve YÜZ vardır. Ve büyüklerin verdiği karar hem kızın hem de oğlanın kaderini belirler.
"İşte beni sinir eden de bu. Bu çayları anneler kızlarına koca seçmek için düzenliyor."
"Ne var bunda? Bir kızın iyi bir izdivaç yapmasından makul ne olabilir?"
"Ben istemem."
"İyi! O zaman ben de babanla boşuna mücadele etmem senin için. Sen de bizler gibi, kocanı görmeden, görücü usulü evlenirsin."
"Onu demek istemedim."
"Elbette istemedin. Görücü usulü evlenir misin sen hiç!"
"Evlenmem!"
"Eee, o zaman neye itiraz ediyorsun?"
"Böyle evlerin salonlarında şık beylerle cici kızların bir araya getirilip... İstemem işte!"
"Nasıl seçeceksin eşini, pekiyi? Pazarda koca mı satılıyor?"
"Ben kocamı kendim seçerim, annelerin nezaretindeki ilk müsabakadan geçirtmeden."
9/10
(Spoiler!!!)
Öncelikle kitap çok garip bir biçimde merak uyandırıp sürüklüyor okuyucuyu. Lakin konusu alışmışlığın dışında, çok farklı bir konuyu ele alıyor... kitapta bir diğer farklılık ise başrol kızımızın bir ismi olmaması. Evet, evet kadının hiç bir şekilde bir ismi yok. Konusunu ve bu muhteşem ötesi eseri spoiler vermeden
Hani hep bazen diyoruz ya aşk evliliği mi görücü usulü evlilik mi? Bence bu kitap onun bı kanıtıdır ki tabiki de aşk evliliği. Yine de başka düşüncede olanlar da olabilir.
Yazarımız o günün koşullarını o kadar güzel anlatmış ki böyle kitabı sonuna kadar elinizden bırakamıyorsunuz. Ve ne yazık ki nadir de olsa hâlâ öyle şeyler var diye düşünüyorum.
Herkesin okumasını şiddetle tavsiye ettiğim kitaplardan birisi... İyi okumalar
" Gelinliğin tellerinden, pullarından başkasını düşünmeyen, kocaların boylarından pozlarından, kaşlarından, gözlerinden, hülasa hüsnücemallerinden başka şeyleri hatırlarına gelmeyen kızlar ne bahtiyardır. Bahtiyar olmak, rahat yaşamak için işte erkekler de böyleleri ile izdivaç etsinler! Şöyle güzel olsun, böyle güzel olsun diye anlattıkları
Şair Evlenmesi'nin bir çok ozelligi var, bunlardan bazıları şunlardır;
* Türk edebiyatının Batılı tarzda ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir.
*Bir konunun metne dayalı olarak giriş, gelişme, sonuç biçiminde aktarıldığı yeni bir tiyatroya geçiş bu eserle olmuştur.
* Görücü usulü evlilik geleneğini eleştirmektedir.
* Eser, klasik Fransız tiyatrosunun ve özellikle Molière’in etki ve izlerini de taşımaktadır.
*Şair Evlenmesi piyesi Türkçede noktalama işaretlerinin kullanıldığı ilk eserlerden biridir.
***Bir çırpıda bitirdiğim kısacık ve eğlenceli bir oyundu. Kitabın sonunda ise şair evlenmesi oyunundan daha uzunca Şinasi'nin hayatı ele alınmış. Ve en çokta o kısımları severek okuduğumu söyleyebilirim. Bir insanın ömrünü okumak .. Doyamadigim konulardan birisidir...
Şair Evlenmesiİbrahim Şinasi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201816,1bin okunma
Bende büyük travma yaratan o kitabı da incelemem gerekiyordu...
Saygılı, dürüst ve tam bir İstanbul Beyefendisi olan Talat'ın; üvey babası çok korumacı, baskıcı, kıskanç ve paragöz biri olan Fitnat'a aşık olması ve bu aşkın o dönemde yazılan çoğu kitap gibi ölümle bitmesini anlatan edebiyatımızın ilk romanı. Annesi o küçükken ölen Fitnat, üvey babasının evinde adeta bir hapishanede gibi yaşamaktadır. Sekiz yıldır sokağa bile çıkamayan Fitnat bir gün pencereden Talat ile bakışır ve ikili ilk bakışta birbirlerine aşık olur. Talat Fitnat'a olan aşkından hastalanır ama ümidi yine de vardır. Talat rastgele bir sohbete kulak misafiri olurken bu ümidini de yitirir. Ama aşk sınır tanımaz ve Fitnat ile buluşmanın bir yolunu bulmayı kafasına koyar. Fitnat'a dikiş öğreten kadını evine kadar takip eder sonrasında kadın kılığına girerek Fitnat ile buluşmayı başarır. Bu buluşmadan çok az bir zaman sonra Fitnat'ın görücü usuluyle evlendirilmesine karar verilir ve bu karar bu ikilin aşkının yıkılmasına sebep olur. Peki Fitnat'ın evlendirileceği kişi kimdi ve neden her zorluğa karşı aşklarına sahip çıkamadılar?