Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...Sen benim gözlerimin içine bakarak bir kere olsun, "Seni seviyorum," dememişsindir. Ben, her yerde, her zaman, yıldızlı bir denizin üstünde, çam ağaçlı bir balkonda olsun, karanlık, yalnız senin gözlerinin ışıltısını gördüğüm ılık bir odada, bir hapisanenin görüşme yerinde olsun, mektupla olsun, mektupsuz olsun, nesirle olsun, şiirle olsun, içimden her gelişte sana, "Seni seviyorum," demişimdir..." Nazım'dan Piraye 'ye
Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı,bende bu dünyanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasarlanıyorum sanma; bu çeşit şüpheye düşme. Bana ağlama, vah etme. Şeytanın tuzağına düşersem işte hayıflanmanın sırası o zamandır. Cenazemi görünce ayrılık deme. O vakit benim buluşma ve görüşme zamanımdır. Beni kabre indirip bırakınca, sakın elveda deme;zira mezar cennetler topluluğunun perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşe ve aya bakmandan ne ziyan geliyor ki? Sana batmak görünür, ama o, doğmaktır. Mezar hapis gibi görünür ama o, canın kurtuluşudur. Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu çıkmadı? Can Yusuf 'u ne diye kuyuda feryat etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafı aç. Zira senin hayhuyun mekansızlık aleminin fezasındadır. Kardeş, mezarıma defsiz gelme;çünkü Allah meclisinde gamlı durmak yaraşmaz. Allah beni aşk şarabından yaratmıştır. Ölsem, cürüsem bile, benim yine o aşkım. Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.
Reklam
"...Dibek sokaktaki kâffeler yine oranın müdavim müşterisi olan kişilerle dolar boşalırdı. Beş dakika olsun uğramadan edemezlerdi. Sanki buluşma, görüşme noktasıydı. Konular eskilerden açılır; üzüntülerden, iz bırakan olaylardan, coşkulardan ve gelecekten konuşulur. Kaffenin önünden gelen giden, düşünceli olan olmayan, dalgın giden, gitmeyen gözler bir tanıdık arar, mutlaka bulur; selamlaşıp, birkaç dakika oturulur sohbet edilir. İşte bu kâffelerden birisi de sokak arasında mütevazı küçük, şirin; fazla gösterişi olmayan Sürpriz Kâffedir. Yaz aylarında sokağa konulmuş, karşılıklı olarak yan yana duran iç içe girmiş küçük masalarda sohbetler edilir, günün yorgunluğu çıkartılırdı...."
Sayfa 133 - "Rüzgarların Dövdüğü Kent
Halide Edip Hanım, her gece olduğu gibi bu gece de istihbarat raporunu özetleyecekti. Yüzündeki kaygı M.Kemal Paşa'nın içine dokundu. Ümit ve güven verecek bir açıklama yaptı. Her gün karargahta en tehlikeli olasılık hesapları içinde ezilen Halide Hanım'ın kaygısı geçmedi. Ama yüzünden silinip çekildi. Raporu okudu: ''Veliaht Abdülmecit Efendi,
Sayfa 411 - Şu Çılgın TürklerKitabı okudu
250 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir Murat Davman polisiyesi daha. Semra Tunç adında bir kadın Murat'ı arar ve tehlikede olduğunu söyler ancak görüşme bitmeden 3 el silah sesi duyulur. Murat bu işin peşine düşer ancak arka arkaya cinayetler işlenmeye başlar. Semra'nın eski nişanlısı garip bir tiptir. Babası da yurt dışındadır. Cinayetleri yakın arkadaşı emniyet müdürü Necdet ile çözmeye çalışır ama kendi hayatı da tehlikededir. İşin içinde iş vardır. Uyuşturucu kaçakçılığı da söz konusudur. Ve katil hiç beklenmedik bir kişidir. Soluksuz okunan bir roman.
Yalvarırım Yetişin
Yalvarırım YetişinÜmit Deniz · Türkiye Yayınevi · 19597 okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
Oldukça etkileyici bir hikaye... Bireyin toplumdaki yabancılaşması daha iyi anlatılamazdı. Kan içenler toplumunda, hayatta kalmak için olsa bile insan öldürmeyi kabul etmemek, yalnızlığı ve yabancılaşmayı da beraberinde getiriyor. Bulunduğu toplumun normlarına karşı çıkan bir bireyin insanlığa dair sorgulamaları okuru da sorgulamaya yöneltiyor. Kütüphanenizde olması gereken, sıra dışı bir vampir hikayesi.
Vampirle Görüşme
Vampirle GörüşmeAnne Rice · Turkuvaz Kitap · 2009265 okunma
Reklam
296 syf.
5/10 puan verdi
Buram buram Osmanlı aşkı içeren bu kitaba bazı yerlerinde katılmakla beraber çoğu kısımda katılmadığımı belirtmek isterim. Yazarın kitap içerisindeki ''kendine göre'' sarsıcı iddialarını ''bazı tutanaklar'',''bazı belgeler'', aslında tarihi belgelerde olan ama nedense gizli görüşme olarak adlandırılan kısaca kaynakça belirtmeye nedense bu çok önemli bilgilerde gerek duymadığı yer yer kulaktan dolma diye adlandırdığım bilgilerle bir kitap yazma çabasına girmesini boş bir çaba olarak algılıyorum. Eseri okurken şunu dikkat etmenizi isterim ki genel olarak kaynak olarak verilen şahıslar hep aynıdır ve kaynakça kısmı böyle ağır iddialar içeren bir ''kitap'' için fazlasıyla fakirdir.Onun haricinde kitabı okunur kılan yazarın kullanmış olduğu dil ve üsluptur. Dolu bir kitap olduğunu düşünmediğim için boş zamanınızda okunabilecek bir kitaptır.
Satılık İmparatorluk
Satılık İmparatorlukMustafa Armağan · Timaş Yayınları · 2013376 okunma
" 1997 yılı Eylülü’nde bir yöneticiyle görüşmem vardı; ne içmek istediğimi sorduğunda çay istedim. Fakat her zaman masanın önünde duran sehpa o an orada olmadığı için eğer bardağı yanlışlıkla o yöneticinin masasının üzerine koysaydım, ki yıllar önce deneyimsiz bir görüşmeci iken bunu kesin yapardım, bu olumlu görüşme, müthiş bir olumsuzlukla bitebilirdi (görüşme boyunca benim bardağı kafamda taşımam garip kaçtı, ama olsun). "
Yaşam bu, senin ayaklarına nal bile çaktırır. Fakat nalın iyiliği şurada ki, yolda her önüne çıkan taşa selam vermezsin.
Sayfa 33
İnsana korku veren bazı sözler vardır. "Artık hiçbir zaman!" gibi. Böyle sözlerden sonra söyleyecek bir şey kalmaz...
Sayfa 185
Reklam
Fakat insan, yaşamın ilerlemesinden çok, yaşlandığını sandığı, ömrünü tamamlamak üzere olduğunu düşündüğü sürece yaşlıdır.
Sayfa 194
Durup dururken söylememişler; "İyi kadın kötü kocayı adam eder, orta hallisini yükseltir, iyisini de göklere çıkarır."
Sayfa 200
Hitler’in çalışma odası uzun dikdörtgen biçimindedir. İçeri giren kişi, ona otoriteyi, kanı, içgüdüleri çağrıştıran ve heyecanını artıran kırmızı bir halıyla karşılaşır, yürür, fakat ortaya geldiğinde bocalamaya başlar. Masa normalde olması gereken yerde, yani karşıda değildir ve oturacağı sandalyeye ulaşması için halının dışına çıkması gerekmektedir. Kararsız kalıp bir süre sonra kafasında soru işaretleri ile halıdan ayrılır ve alçak sandalyeye oturur. Karşısında, hemen kısa bir mesafede beyaz düz bir duvar vardır. Arkası ise büyük bir boşluktur ve arkasındaki pencereden gelen ışık arkasının sağlam olmadığını ona tüm görüşme boyunca hatırlatır (Hitler bu dönemde İstanbul’da Pera Palas’ta bombalı suikast düzenleyebilecek güçtedir). Hitler’in önü ise açık ve geniştir, arkasını ise duvara dayamıştır. Böyle bir durumda görüşmenin ipleri Hitler’in eline geçmiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.