Sen zayıf bir kadınsın, anne olacak kişi çok güçlü olmalı, aslan gibi kükremeli, yavrusunu sahiplenmeli, çocuğuna zarar verecek kişinin karşısında güçlü durmalı.
Ah Ceyda,sana anne anne olmak istiyor musun diye sorduğumda keşke hayır deseydin,şimdi yaşıyor olurdun.Sen zayıf bir kadınsın,anne olacak kişi çok güçlü olmalı,aslan gibi kükremeli,yavrusunu sahiplenmeli,çocuğuna zarar verecek kişinin karşısında güçlü durmalı.Ama sen de bir köşeye çekilip izleyecek kadınlardansın.Zayıf .ağlamaklı…Sizler çocuk sahibi olmamalısınız.Babam babasında gördüğü sözde terbiye ve saygıyı bana bu şekilde öğretiyordu.Annem de zayıftı.Babamın karşısında duramazdı.Sadece ağlardı,sanki sigaralar onun bedeninde sönüyor,ustura onun göğsüne çentik atıyormuş gibi…Ama o benim gibi bağırmazdı,sessizce izlerdi.İşkencem bitince babam ,annemin beni sevmesine izin vermezdi.Annem bana acıyarak bakar,babamın peşinden bodrumdan yukarı çıkardı.Babam toplum içinde çok sayılan bir adamdı,annem de ona uyum gösteren bir kukla.
Mino'm sen ne güzel, ne güçlü, ayakları yere ne kadar sağlam basan, ruhu ne kadar derin bir kadınsın. 60'lı yıllardan günümüze kadar uzanan kitapta, 12 Eylül döneminin ayrıntıları ailenin kadınlarının gözünden anlatılıyor romanda... Hala, yeğen ve anne arasında gidip gelen mektuplar,yaşanan aşklar, üç kadının hayata farklı bakış açısı... farklı zamanlarda farklı yerlerde geçse de bu geçişler sade anlatımla ustaca yazılmış... Bir erkeğin kaleminden yine bir kadının ruhu o kadar sade ve güzel anlatılmış ki...
Sevgili Arkan'ı şarkılarını dinlerken nasıl naif bir ruh haliyle dinliyorsam kitabı okurken de öyle hissetim.
Okuyun.. okutun...
Cümlelerin altını kaç kere çizdik? Kaç kere 'bayım' diye seslendik? Kaç kere Didem' le beraber kızdık hayata?
Acıyı böyle (ajite etmeden, acındırmadan) dimdik, yaralı ama güçlü, öfkeli ama yufka yürekli, kendisine saplayan ama yaraları da saran bir şekilde anlatmasını hayranlıkla izledim satırlar içinde.
Ne güzel kadınsın Didem...
"Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir." Kitabın ilk sayfasında böyle bir cümle yer alması bile içinde barındırdığı güzelliği anlatmaya yeter bence. Sizler kaderinizi değiştiren kitapları hatırlar mısınız,bilmem. Ben hatırlamıyorum. Ama iki kitap var ki hiç unutamıyorum. Kaderimi değiştirdikleri için değil. Kaderimi
Mahkeme salonunun önünde bekleştiğimiz, birbirimizi izlediğimiz, mübaşirin ağzına baktığımız toz ve rutubet kokulu koridor o gün hıncahınç doluydu. Karşımda başörtülü bir kadın, dizine ilişmiş kızıyla tipik bir boşanma davasını andırıyordu. Sağ tarafımda dikilmiş yaşlı amcanın her halinden bir arazi anlaşmazlığı akıyordu. Sandalyeleri birleştiren
+ sen benim ilkimsin, ilkler iliklere işler.ben nasıl unuturum seni
- yapacak bişey yok! Yada var beni unutmayı çok iste tıpkı birzamanlar beni istediğin gibi o zaman olur.Sen güçlü bi kadınsın.
Şimdi sen kahkalarınla çağlayacağın yaşta
Anlam karmaşalarının ardında
Bütün inancını sorgulayan
İnsanlığa öfke kusan
Güzel ve küçük bir kadınsın
Büyümek mecburi olanı
Ama sen bunu redderek yaşıyorsun
Yenilgiler senin otağın
kaybedişler de sırdışın
Ve sen küçük güzel kadın
Bütün benliğinle bir yaşantının içinden
akıp gidiyorsun
Yollar karanlıksa da önemsemiyorsun
Korkuların senden daha güçlü
Ama yine de dayanmak istiyorsun
Ve sen küçük güzel kadın
Bütün güzelliklere inat
İçindeki bütün karmaşayla
Kendini insanlığın ortasında
Terk ediyorsun..
Kişinin yaptığı seçimler değişirse kaderi de değişir. Var olabilmişsen eğer kadere inanmazsın. Seçimler, seçimlerin sonuçları ve seçimlerin sorumluluğundan başka bir şey yoktur. Oysa yaşamını kendi dışında bir şeylere bağlayanlar zavallıdırlar, zavallı kalmaya da mahkumdurlar. Onlara bir cennet bile sunsan onlar kendilerine acıyıp cenneti cehenneme çevirmeye mecburdur. Sen zavallı olamayacak kadar güçlü bir kadınsın.
Ah Saniye Çelik sen nasıl bir kadınsın! Yaşadıklarını okuduktan sonra onun kadar güçlü olabilmemin imkansız olduğunu anladım. Bu nasıl bir sabırdır gerçekten aklım almıyor... (Bu kısım Saniye Hanıma karşı oluşan sempatimden dolayı yazılmıştır.)
Doğan Cüceloğlu'nun beni Saniye Çelik'e hayran bırakan muhteşem bir söyleşisini okudum. Saniye Çelik'in çocukluğundan, gençliğinden, 30 yıllık evlilik hayatından bahsediliyor. Evliliğinde yaşadığı zorluklara rağmen asla pes etmeyişi, hep dik duruşu, kendine olan güveni onu hiç tanımadan sevmeme sebep oldu. Keşke onun kadar sabırlı olabilsem, güçlü olabilsem dedim bir çok kez...Zira eşiyle tanışması ve evlenmesi bile hayatımda duyduğum en "tuhaf" (bu kelime ne kadar doğru bilemiyorum ama nasıl nitelendireceğimi bilemedim) durumdu...
Bir gün Saniye Çelik olabilmem mümkün değil biliyorum. En azından onun kadar sabırlı olabilmeyi diliyorum...
Bir Kadın Bir SesDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 20181,703 okunma
Ah Frida onca şeye rağmen nasıl güçlü bir kadınsın sen. Ve sen Diego nasıl sinir oldum sana.....
Düşündüğümüzde onca acıya, o günün şartlarına baktığımda her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan Frida'ya hayran kalmamak mümkün değil,