Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(...)Hayal Banu’nun iki eliyle tutup “Buyrunuz efendim!” diye başını yere eğerek sunduğu tepsi küçüktü ve şair, güllerle müzeyyen tepsiyi almak için iki elini birden uzattığında birden böylesi bir sofrayı sıradan bir insanın hazırlamayacağını düşündü ve gayriihtiyari karşısında duran kadının yüzüne baktı. Bakmak değil de daha periye uğramak gibi
YOLCU I Gün ağarmadan yola çık sislenmeden bütün dağ taş Dönüp dönüp bakma artık bir ozan gibi ayrılığa düş
Reklam
“Benimle benden önceki diğer Peygamberlerin misali, şu adamın misâli gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmıştır, sadece köşelerinin birinde bir tuğla yeri boş kalmıştır. Halk, evi hayran hayran dolaşmaya başlar ve (o eksikliği görüp): “Bu eksik tuğla konulmayacak mı?” der. İşte ben bu tuğlayım ve ben Peygamberlerin sonuncusuyum.
344 syf.
8/10 puan verdi
Nazlı'nın Mücellâ'nın evine gidişiyle bizde geçmiş zaman yolculuğuna çıkıyoruz. Mücellâ'nın annesi Neyyine Teyzeyi, Filiz'i, Fahri'yi,Pervin'i,Rengin'i tanıyıp; Yusuf Ziya'nın mektubuyla hüzünlenip, Güzide'nin kaçışına tanık oluyoruz.Neyyine teyze ölürken de ordayız ama içimiz buruk, gözümüz yaşlı.Bunlar yaşanırken ezan Türkçe okunuyor bir aralık, yoksulluk, kuyruklar, darbe de oluyor,Kore de savaşta... 1920'den 1970'e Mücellâ'yla yaşıyoruz Mücella da, Bekiroğlu'nun dilde sadeleşmeye gittiğini görüyoruz.Bu da yazarın Kelime Defteri kitabıyla ilgili röportajındaki "Gül devrim, Lale devrim geçti, şimdi Nergis devrimdeyim. O kadar gürültülü ve kalabalık akan bir hayattan sonra gelen sadeliğin değerli olduğunun da farkındayım. Kül suyunun berraklaşması gibi. Üslubum sanırım böyle de gidecek. Çünkü iç dünyam sadeleşme temayülünde. Nokta'ya kadar gidebilirim" sözlerinin tezahürü olsa gerek
Mücellâ
MücellâNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202110,1bin okunma
Sorular Kitabı Neler daha ağırdır sırtımızda acılarımız ya da anılarımız mı? Söyle bana, gül, çırılçıplak mısın hep böyle mi giyinirsin yoksa?
Reklam
ŞEN OLASIN HALEP ŞEHRİ
Hiç kimse senin kadar yakıştıramamıştır hüznü kendine Hüzünler ki aşkın ve şiirin yıllanmış sarabıdır damıtılmıştır acıların imbiğinden Hüzünler ki şairlerin yüreğiden uçuşan sararmış çiçek tozlarıdır Biraz da şairlere özgüdür hüzün Bozkırın yalımına direnen solgun bir gül gibi yüzün Acının, sabrın ve yalnızlığın sessizliği sararıyor
Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik; İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ. Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım. Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:))) Öncelikle; İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
VE ÇOCUĞUN UYANIŞI  BÖYLE BAŞLADI
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor  Acıyı ve insanlığı çocuklar  Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları  Onların bilgileri getirdi  Elleri önlerine bağlı - duruşları  Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu  Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı  Ki şimendifer  Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu
Sanırım ifşa sırası bana geldi. Bu iki insanı buradan herkese ifşa etmem gerek artık. Herkes bilmeli, tanımalı. Bu devirde nasıl olur??? görmeli herkes… Müsadenizle; Birkaç gün önce, sevgili Mete Özgür’ ün incelemesini (#26941855) okurken aklıma geldi. Hatıralarımı yokladım, bu güzel iki insanı herkese ifşa etmem
438 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.