Bulutlar sisler içinde bir kefen gibi gökyüzüne yayılmıştı. Hava yağmurlu, kasvetli ve karanlıktı. Çiseleyen yağmur pencereye vuruyor, soğuk ve pis suyuyla pencereyi yıkıyordu. Solgun gün ışığı odaya sızmayı başarmış, ikonun önünde yanmakta olan mumun titrek ışığıyla rekabet bile edemiyordu. Ölmek üzere olan adam bana hüzünle bakıp başını salladı. Birkaç dakika sonra da öldü.
Sizin için, insan kardeşlerim,
Her şey sizin için;
Gece de sizin için, gündüz de;
Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı;
Ay ışığında yapraklar;
Yapraklarda merak;
Yapraklarda akıl;
Gün ışığında binbir yeşil;
Sarılar da sizin için, pembeler de;
Tenin avuca değişi,
Sıcaklığı,
Yumuşaklığı;
Yatıştaki rahatlık;
Merhabalar sizin için;
Sizin için limanda sallanan direkler;
Günlerin isimleri,
Ayların isimleri,
Kayıkların boyaları sizin için;
Sizin için postacının ayağı,
Testicinin eli;
Alınlardan akan ter,
Cephelerde harcanan kurşun;
Sizin için mezarlar, mezar taşları,
Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları;
Sizin için;
Her şey sizin için.
Her gün görünen yüzü
Görünmez gökyüzünün
Bir tek ışığı farklı bazı günlerin
Senin değişmez güneşin,
Her seferinde yara
Derin, biraz daha derin..
Kendini denedin bende
Ötesine hayat yok,
Lekeler, kurtarılmış kederler
Uykulu bir deniz kirpiklerin...
Geceleri gizlice yürüyerek, gündüzleri saman yığınlarının arkasında devriyeler den saklanarak gizlice kaçmıştı. 10 gün boyunca meyve yemiş ve dinlenerek geçirmişti, sonunda Göle varmıştı.
Beşinci Mektup
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Kafamın içindeymiş gibi hissediyorum saatin tik taklarını, boğuk bir ses sürekli olarak zonkluyor, hissediyorum tüm bedenimde, hiç bitmeyecek bir döngü gibi, tik tak, tik tak, tik tak…
Bugün 23. Gün ve değişen hiçbir şey yok. Her şey daha da kötüleşti, sanki yıllardır bu şekilde yaşıyormuş gibi hissetmeye başladım, perdeyi dahi aralayıp dışarı