İslam'a göre gıybeti yapmak haram olduğu gibi, gıybeti dinlemek de hoş görülmez.
Dinleyen kişi, bu fiile ortak olmuş kabul edilir.
Gıybeti dinlemek, kişinin manevi sorumluluğunu artırır ve dinleyen kişinin de günahtan nasibini almasına neden olabilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse, kardeşinin ayıbını dinler ve onu reddetmezse, o kimse, işlediği günah kadar günah işlemiş olur.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)
Bu hadis, gıybeti yalnızca dinlemenin bile ne denli ciddi bir sorumluluk olduğunu göstermektedir.
Mümkün mertebe az oturmalı, açık havada yürürken doğmayan, şenliğine kasların da katılmadığı hiçbir düşünceye güvenmemeli. Önyargıların hepsi bağırsaklardan gelir. Daha evvel de söylediğim gibi, kutsal Tin'e karşı işlenen esas günah yerinden kıpırdamamaktır.
-Friedrich Nietzsche, Ecce Homo
"Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara lâyıktır. Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yakışır..." (Nur Sûresi, 26)
Arife tarif gerekmediği gibi Rabbim'in ayeti kerimesi apaçık bir şekilde ortadır. Kötü, kelimesinden isteyen istediğini anlayabilir. İnsanlar kutlu bir mutluluğa
Zulüm, za-le-me fiilinin mastarı ve aynı zamanda isim formudur. Aslında za-le-me kökünün iki anlamı vardır: Birincisi, aydınlık ve nurun zıddı olan karanlıktır. Mecazi anlamda "cehalet, şirk ve günah işlemek" zulmet olarak nitelendirilmiştir. İkincisi ise bir şeyi ait olduğu yerden alıp başka bir yere koymaktır. Dilbilimciler, zulmün, "bir şeyin vaktini ve yerini değiştirmek" anlamlarına geldiğini de belirtirler. Bir işin başına lâyık olmayan birini getirmek de zulüm olarak nitelenmiştir: Bu anlamda "Kurdu koyuna çoban yapan zulmetmiştir." denilir. Bu, zulmün en temel anlamı olup adaletin zıddını ifade eder. Çünkü adalet bir şeyi düzgün hale getirmek, onu bulunması gereken yere koymaktır. Ancak bunun yanında Kur'ân'da zulüm "ihmal etme ve eksiltme anlamında da kullanılmıştır. Ayrıca bu kelime Yûsuf sûresinin 75. âyetinde geçtiği üzere "hırsızlık yapmak" anlamına da gelmektedir.
Kur'ân'ın temel hedeflerinden biri insanı Rabbine, diğer varlıklara ve kendisine haksızlık yapmaktan korumaktır. Haksızlığın Kur'ân-ı Kerim'de zulüm olduğu belirtilir. Bu kavram, Yüce Allah'ın insan yaratılışına uygun olarak koyduğu düzene başkaldırmak ve onu bozmak anlamı taşır. Diğer bir anlatımla zulüm, Yüce Allah'ın çizdiği sınırları aşmak ve O'nun koyduğu ölçüleri tanımamaktır. Ayetlerde zulüm ifadesi değişik türevleriyle birlikte 290 defa geçer. Dolayısıyla bu kelime, Kur'ân-ı Kerim'de en çok geçen kelimelerden biridir. Genellikle "Allah'a ortak koşmak, inkâr etmek ve günah işlemek" anlamlarında geçer. Birçok âyette de insanlar arası ilişkilerde haksızlık yapmak anlamında kullanılır. İlgili ayetler sınıflandırılırsa üç çeşit zulmün olduğunu söylemek mümkündür. Bunlar, insanın Allah'a karşı işlediği zulüm (şirk), diğer insanlara ve yaratılmışlara yönelik zulüm ve günah işlemek suretiyle kendisine yaptığı zulümdür.