Yüreğimdeki o yolun gül dağınıklığını
Aklıma vurmaya çalışalı çok günler geçti Anladım ki, hayatım artık yeni güller doğuramamakta.
Son sözümü söylemek istermişçesine insanlara
İntihara uyanıyorum her uyanışımda.
Yüreğimde hiçbir şey yapamamanın boşluğu ve çok şey yapmanın yorgunluğu var
Günlerce hiç kımıldamadan oturmuş, ya da kendimi duvarlara vurmuş gibiyim.
Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın!
Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla!
Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde!
Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum!
Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda!
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında!
Hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor!
Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum
lise yıllarımızı!
Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı!
Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor,
en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz!
Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler!
Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz!
En çok baba yokluğunun hüsranıyla kazıyormuş zaman ayrılığın yarasını!
İnsan baba olunca anlıyormuş en çok babasını!
Kötü olan kötü görünmüyor artık.Aksine iyi görünüyor, ilgi çekiyor, parlıyor.Dünya artık böyle bir yer.Eskiden şeytan böyleydi sadece.O günler güzeldi.
Günler, aylar, yazlar yürüyor
Ve izlerini silip ardı sıra
Gençliği de, aşkı da alıp götürüyor.
Alışkınca ilerliyor her bir gün,
Ve saatlerin akışı bile usul.
"Bir evden diğerine dolaşıp durmuş ve hiçbirinde kalıcı olmamıştı. En sonunda ona insanmış gibi davrandıkları bir yer buldu.
Ama birkaç gün geçmeden oradan gitti. Zira oraya bağlanacağını anlamıştı."
Çok güzel bir hayat yaşadım. Zorluklar oldu mu, tabii ki oldu. Hem de çok zor günler geçirdim. Ama dolu doluydu . Yüzümdeki çizgiler yaşlılıktan değil. Yaşanmışlıktan. Her bir çizginin bir hikayesi vardır.