Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
♤Bir şarkısı var her anın, her günün, her gecenin ... Dile gelen her hecenin ... Her şeyin bir şarkısı var. Sadece can kulağıyla işitilen...
Günün sonunda insanın aradığı şeyin yok ettiği şey olması ise gerçek bir trajediydi. Kestiği ağacın oksijenine, kirlettiği suya ve katlettiği her yaşam kırıntısına muhtaçtı sonunda.
Reklam
İster bestelenmiş olsun ister bestelenmesin, yaşanan her şeyin bir şarkısı var. Bir şarkısı var her anın, her günün, her gecenin ... Dile gelen her hecenin ... Her şeyin bir şarkısı var. Sadece can kulağıyla işitilen...
Şükrü Abi, ''Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz/ Biçim veremediğimiz şeylerin biçimini alıyoruz!'' dizesini 80'lerin ikinci yarısında yazmıştı. O dizeler, her şeyin içinin boşaltıldığı, bütün kavramların dümdüz edildiği, hatta kavramların başka olmadık anlamların içine ustalıkla yerleştirildiği, bütün değerlerin alaşağı edildiği 21. yüzyıla nasıl da ışık tutuyor. Günün birinde ülkenin bugünlerinin acınası tarihi yazılacaksa bu dizelerden başlanmalı! Toplumsal linçlerin sosyal medyadan sokağa taştığı bir garip belki de yeni bir ortaçağ döneminin. *Eren Aysan
Çünkü her ayrılığın bir şarkısı vardır bu hayatta. Ve duyduğun her şarkı, günün birinde ayrılığı hatırlatacak sana.
"Günün sonunda insanın aradığı şeyin yok ettiği şey olması ise gerçek bir trajediydi.Kestiği ağacın olsijenine, kirlettiği suya ve katlettiği her yaşam kırıntısına muhtaçtı sonunda."
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Goethe'nin çok sevilen şarkısı "Ben davamı hiçliğe yerleştirdim", aslında, insanın olası tüm isteklerinden kurtulup, çıplak, yalın varoluşa geri döndüğünde, insan mutluluğunun temelini oluşturan zihinsel huzura ulaşacağını, bu yüzden şimdiki zamanın ve böylelikle tüm yaşamın keyfini çıkarmaya bakmak gerektiğini anlatır. Aynı amaçla, bugünkü günün yalnızca bir kez geldiğini ve bir daha asla gelmeyeceğini sürekli aklımızda bulundurmalıyız. Oysa bugünün, yarın yeniden geleceği kuruntusuna kapılırız: Ne var ki yarın bir başka gündür ve o da yalnızca bir kez gelir. Ama her günün, yaşamın bütünleyici ve bu yüzden yeri doldurulamaz bir parçası olduğunu unuturuz ve daha çok, yaşamın içinde, bir günün, bireyin tümel kavramda içerildiği gibi içerildiğini düşünürüz.
Sayfa 168Kitabı okudu
Filozof
David Hume
David Hume
her gecenin peşi sıra yeni bir günün geleceğinden kesinkes emin olamayacağımıza inanıyordu.
"Annem ölürken bana bir şey bıraktı. Sahip olduğum en değerli şey. Sana şans getirmesi için bunun arenada üzerinde olmasını istiyorum. Ama bunu ödünç verdiğimi aklından çıkarma. Bana geri vermeni bekliyorum. Yoksa asla ondan ayrılamam." Coriolanus cebinden çıkardığı şeyi bir an masanın üzerinde tuttuktan sonra parmaklarını açtı. Avcunda, günün son ışıklarıyla parıldayan şey, annesinin gümüş pudralığıydı.
Sayfa 240
Yekpare bir karanlık kütleden oluşan gökyüzü simsiyahtı, “İşte gün doğuyor” diye düşündü yaşlı kadın. “O da günün doğuşunu görüyor mu acaba?”
Sayfa 41 - YKY,13.Basım
Reklam
“Doğru. Ne var ki şöhret acayip bir şeydir. Bazıları öldükten sonra ün kazanır, bazıları da yok olur gider. Bir neslin hayranlık duyduğu şey diğer nesillerin tiksintisini uyandırır.” Geniş ellerini iki yana açıyor. “Hafızaların kıyımından kimlerin kurtulacağını bilemeyiz. Kim bilebilir ki?” Gülümsüyor. “Belki günün birinde ben bile ünlü olurum. Belki şöhretim sizinkini aşar.” “Bundan şüpheliyim.” Odysseus omuzlarını silkiyor. “Bunu bilemeyiz. Biz yalnızca insanız. Meşalede kısa ömürlü bir alevden ibaretiz. Arkamızdan gelenler bizi canlarının istediği gibi yükseklere taşıyabilir veya aşağı indirebilirler. Patroklos da gelecekte yüceltileceklerden biri olabilir.”
Yaşamak şakaya gelmez, Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın Bir sincap gibi meselâ, Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, Yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, Hem de o derecede, öylesine ki, Meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, Yahut kocaman gözlüklerin, Beyaz gömleğinle bir
Sayfa 280Kitabı okudu
“Seni Anka kuşuna benzetiyorum. Ateş gibi için için yanıyorsun ve her günün sonunda küllerinden yeniden doğuyorsun. Her gün yenileniyorsun, güçleniyorsun, yaralarını unutmayı seçiyorsun ama gün geçtikçe daha çok yanıyorsun. Buradan…” Kalbine dokundu. “Ve buradan anlıyorum. Asla sönmeyecek alevler görüyorum ve korkuyorum Anna. Bir gün geriye küllerinden başka bir şey kalmayacak, yeniden doğmaya güç bulamayacaksın.”
Sayfa 270Kitabı okudu
TRT, Kürtçe yayın hazırlığına başladı. Tarih olarak da 1 Ocak 2009 tarihi belirlenmişti. Koordinatör Sinan İlhan, gerçekten çok büyük bir iş başarmış ve çok kısa sürede TRT Şeş’i yayına hazır hale getirmişti. Açılış günü ekranlara yansıyan: “Em di bın eyni esmani de ne” yani “Hepimiz aynı gökyüzünün altındayız” sözleri, günün önemine çok güzel bir atıfta bulunmuştu. ‘Mıhemedo’ şarkısı nedeniyle 1976 yılında aranan ve aynı yıl önce Suriye’ye ve ardından Almanya’ya kaçarak orada yaşamaya başlayan, yaptığı 30 kaset ve güçlü sesi ile müzik eleştirmenlerinin takdirini alarak ‘Kürtlerin Pavarottisi’ olarak anılan Şivan Perwer’in aynı şarkısının açılış günü seslendirilmesi de gerçekten çok ciddi ve iyi niyetli bir jest olmuştu.
313 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.