Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı adet edindik. Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplayacak... O zaman ne olacak ? Kriz... - A. H. Tanpınar, Huzur
Sayfa 135 - Sözler: Teslis demek değil mi: "Seviyorum ben seni?"Kitabı okudu
Bir şair, günün birinde, güzel bir aşk şarkısı yazdı.
Reklam
Bir şair, günün birinde, güzel bir aşk şarkısı yazdı.
Ne dersek diyelim, ne iddia edersek edelim, dünya gerçekten çekip gitmeden çok öncesinde terk ediyor bizleri. Daha önce de en çok meraklısı olduğumuz şeylerden, günün birinde artık gitgide daha az söz eder oluveririz, ille de konuşmak gerektiğinde zorlanırız. Hep kendi sesimizi duymaktan gına gelmiştir… Kısa keseriz… Vazgeçeriz… Otuz yıldır konuşuyoruzdur zaten… Haklı çıkmayı bile umursamamaya başlarız. Zevkler arasında kendimize ayırdığımız o küçük yeri bile koruma arzusunu yitiririz… Kendimizden iğreniriz.. Azıcık karnını doyurmak, birazcık ısınmak ve hiçbir yere varmayan yolda giderken mümkün olduğu kadar çok uyuyabilmek artık başkalarının önünde takınacak yeni surat ifadeleri bulmak gerek.. Ancak artık repertuarımızı değiştirecek gücümüz kalmamıştır. Eveleyip geveleriz. Onların, yani dostların arasında kalabilmek için bin türlü numara ve bahane ararız, ancak ölüm de artık buradadır, leş kokulu, yanı başımızda, artık daima orada kalacaktır, bir el pişpirik kadar bile gizemi kalmamış olacaktır. Gözümüzde bir anlam ifade etmeye devam eden tek şey olarak ufak tefek üzüntülerimiz kalmıtır, sözgelimi o küçük şarkısı bir şubat akşamı ebediyen susan bois-colombes’daki ihtiyar amcamızı henüz sağken ziyaret etmeye bir türlü zaman ayıramamış olmanın üzüntüsü. Yaşamdan geriye sakladığımız bir bu kalmıştır. Yani bu ufacık korkunç pişmanlık, gerisini ise, az çok yolda kusmuşuzdur, epey çabalayarak ve zorlanarak da olsa. Artık kimsenin geçmediği bir sokağın köşesindeki eski püskü bir anı fenerine dönüşmüşüzdür.
Sayfa 468Kitabı okudu
Kimi zaman çocukluğa dönmek güzeldir ve bunun için en iyi zaman Noel'dir, zira bu günün ortaya çıkmasını sağlayan kişi de bir çocuktur.
DİREKTÖR bana Avrupa Yakasında ki Bülent'i hatırlattı :)
BECKMANN: Bir kerecik doymak, Bay Direktör, doymak uğruna ölmek. Komik, değil mi? Sizin revünüz için moda şarkı olmaz mı bu? Günün şarkısı: Bir kerecik doymak, doymak uğruna ölmek! DİREKTÖR: Bu trajik, azizim! Biraz fazla duygulu insanlardansınız siz. Duygulu olmak bugün sırasızdır, yersizdir. Bir gerçek tutturmuş, gidiyorsunuz; bu ne taassup, yavrucuğum! Şarkınızia milleti bana karşı kışkırtmak mı istiyorsunuz?》
Sayfa 107
Reklam
Erkekler bazen biraz şeydir...Kırıcı
Bir şair, günün birinde, güzel bir aşk şarkısı yazdı.Bu şarkıyı çoğaltıp dostlarına, erkek kadın demeden, tüm yakınlarına gönderdi. Bunların arasına, sadece bir kez gördüğü ve Dağların arasında yaşayan genç bir kadın da vardı. İki gün geçti geçmedi; bir haberci genç kadından bir mektup getirdi. Mektupta şöyle diyordu:"Bana yazmış olduğunuz Aşk şarkısının beni çok duygulandırdığından emin olmanızı isterim. Nişan hazırlıklarımız için annem ve babamla tanışmaya gelin, hemen." Şair başka bir mektupla cevap verdi ona: " Dostum, bu sadece bir şairin yüreğinden çıkmış, her erkeğin her kadına söylediği bir aşk şarkısıdır." Kadın yeniden şaire: " Siz iki yüzlü bir adamdan başka bir şey değilsiniz, yazdıklarınız da düpedüz yalan! Bugünden itibaren ölünceye kadar, sizi hatırlayarak bütün şairlerden nefret edeceğim!"
Sayfa 5 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
- Bir kerecik doymak, Bay Direktör, doymak uğruna ölmek. Komik, değil mi? Sizin revünüz için moda şarkı olmaz mı bu? Günün şarkısı: Bir kerecik doymak, doymak uğruna ölmek! - Bu trajik, azizim! Biraz fazla duygulu insanlardansınız siz. Duygulu olmak bugün sırasızdır, yersizdir. Bir gerçek tutturmuş, gidiyorsunuz; bu ne taassup, yavrucuğum! Şarkınızla milleti bana karşı kışkırtmak mı istiyorsunuz?
Sayfa 107Kitabı okudu
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Bir şarkısı var her anın, her günün, her gecenin... Dile gelen her hecenin...Her şeyin bir şarkısı var
Reklam
Ne de olsa kimi zaman çocukluğa dönmek güzeldir ve bunun için en iyi zaman Noel'dir, zira bu günün ortaya çıkmasını sağlayan kişi de bir çocuktur.
Sayfa 59
Tezgahta kah inip kah kalkan terazinin kefelerinden çıkan şen ses, makarasından hızla çözülen paket ipliği, bir hokkabaz hüneriyle hareket eden teneke kaplar, çay ve kahvenin birbirine karışan harika kokusu, bol bol kuru üzüm, bembeyaz bademler, dümdüz ve upuzun tarçın çubukları, baygın kokularıyla bilumum baharat, en sert mizaçlı insanları bile önce kendinden geçirip sonra midesini ağrıtacak kadar çok şekere bulanmış meyve şekerlemeleri; sulu ve tombik incirler, süslü püslü kutularda nazlı nazlı kızaran çekingen mürdüm erikleri ve Noel'de süslenip püslenen diğer meyveler değildi asıl dikkati çeken. Esas olan tüm müşterilerin günün umutlu vaatlerine kendini kaptırmış o aceleci ve heyecanlı halleri, kapılarda hasır sepetlerini birbirlerine çarpışları, satın aldıklarını tezgâhta unutup sonra hızla dönüp almaları, unutkanlıklarına ve yaptıkları hatalara rağmen neşelerini hiç yitirmemeleriydi. Dükkânlarda çalışanlar da o kadar içten ve candandı ki önlüklerini arkadan tutan parlak kalpli tokalar adeta Noel kargalarının gagalayabileceği kendi kalpleri gibiydi.
Sayfa 45
313 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.