İçinden köyü, köyünün atla eşekle sürülen dövenleri, püfür püfür esen dere boyu kıyısındaki ulu cevizlerin koyu gölgesi geçti. Sonra daha geriler, daha gerilerin baba evi, anası, anasının bol soğanlı bulgur pilavları, cacıkları, saç ekmekleri burnunun direğini sızlatan bir hasret halinde geçti.
-Şimdi köyde anacığımın bulgur tenceresi başında olmalıydım, dedi.