PROPAGANDA-İ SİYASET, YALANA FAZLA REVAÇ VERDİ
Meselâ: Nasılki zaman oluyor; medeniyet-i beşeriye çarşısında ve hayat-ı içtimaiye-i insaniye dükkânında, bazı şeylerin verdiği müdhiş neticeleri ve çirkin eserleri zehr-i kàtil gibi herkes onu satın almak değil, bütün kuvvetiyle ondan nefret edip kaçar ve bazı şeylerin ve manevî meta'ların verdikleri güzel neticeler ve kıymetdar eserler, bir tiryak-ı nâfi' ve bir pırlanta gibi, herkesin nazar-ı rağbetini kendine celbeder. Herkes elinden geldiği kadar onları satın almağa çalışır. Öyle de, Asr-ı Saadette hayat-ı içtimaiye-i insaniyenin çarşısında, kizb ve şer ve küfür gibi maddeler, şekavet-i ebediye gibi neticeleri ve Müseylime-i Kezzab gibi süflî maskaraları tevlid ettiğinden, secaya-yı âliye ve hubb-u maâlîye meftun olan sahabelerin zehr-i kàtilden kaçar gibi ondan kaçmaları ve nefret etmeleri bedihîdir. Ve saadet-i ebediye gibi netice veren ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm gibi nuranî meyveler gösteren sıdk ve hakka ve imana en nâfi' bir tiryak, en kıymetdar bir elmas gibi, o fıtratları sâfiye ve seciyeleri sâmiye olan sahabeler, bütün kuvvetleriyle ve hissiyat ve letaifleriyle, onlara müşteri ve müştak olması zarurîdir. Halbuki o zamandan sonra, gitgide ve gele gele sıdk ve kizb ortasındaki mesafe azala azala, omuz-omuza geldi. Bir dükkânda, ikisi beraber satılmağa başladığı gibi, ahlâk-ı içtimaiye bozuldu. Propaganda-i siyaset, yalana fazla revaç verdi. Yalanın müdhiş çirkinliği gizlenip, doğruluğun parlak güzelliği görünmemeye başladığı zamanda, kimin haddi var ki, sahabenin adalet ve sıdk ve ulviyet ve hakkaniyet hususundaki kuvvetlerine, metanetlerine, takvalarına yetişebilsin veya derecelerinden geçsin.
Sayfa 490
Ne kadar doğru bir tespit !
Bir kadının, hayatınm bir noktasında ya da bütün hayatı boyunca çirkin ördek yavrusu mevkiinde zaman geçirip geçirmediğinin belki de en iyi ya da en güvenilir ölçütü, içten bir komplimanı sindirememesidir. Bu bir alçakgönüllülük meselesi olabilir ya da utangaçlığa verilebilir -çok fazla ciddi yaralar özensizce “utangaçlıktan başka bir şey değil” diye kayıtlardan çıkarılmıştır-, ama çoğu zaman bir komplimanın kekelemeye neden olmasının nedeni, kadının zihninde otomatik ve hoş olmayan bir diyalogu başlatmasıdır. Eğer onun ne kadar sevimli ya da sanatının ne kadar güzel olduğunu söyler veya ruhunun rol aldığı, ilham ettiği ya da içinde yer aidığı başka bir komplimanda bulunursanız, ruhundaki bir şey bunu hak etmediğini ve komplimanı yapamn, yani sizin, daha işin başında böyle bir şey düşündüğünüz için bir aptal olduğunuzu söyler. Ruh güzelliğinin, ancak kendisi olmayı becerdiği zaman ışıldadığını anlamak yerine, konuyu değiştirir ve besini hızla ruhsal-benlikten uzaklaştırır. Oysa ruhsal-benlik kabul edilmekle, görülmekle serpilip gelişir.
Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnsan, dürüst kalabilmek için, Şefkat duymalı, bozulmamak, kötülük dilememeli, Bir de kanmamak evrensel adalet ve mutluluk hayallerine. Gerçekleşmeyecektir o düşler. İşte bunu bilmek, ama yine de parçalar ne denli çirkin olursa olsun, Tümün güzel kaldığına inanmak.
Sayfa 165 - Robinson Jeffers
(3/3) Bu durumda, daha doyurucu bilgilerden vazgeçip "güzel" ve "çirkin"i tek tek öznelerin hoşuna giden ve gitmeyene indirgeyen, ucuz bir görelilikle yetinerek teslim olmamız mı gerekir?
Sayfa 9 - Dost Kitabevi Yayınları, sanat & estetik, İtalyancadan çeviren : Durdu Kundakçı, Birinci Baskı, Ekim 2008, AnkaraKitabı okuyor
Sürekli olarak "güzel" ve "çirkin" ile ilgili değerlendirmeleri dile getirmek ya da dinlemek ortak deneyimimizin bir parçasıdır. Ancak, onların kesin anlamı üstüne bir sorgulama yapıldığı zaman, bu konuda yalnızca güçlükle ayırt edilebilen yetersiz ve belirsiz bir sezgiye sahip olduğumuzu gösteren şaşırtıcı sonuçtan kaçınmak neredeyse olanaksızdır. (1/3)
Sayfa 9 - Dost Kitabevi Yayınları, sanat & estetik, İtalyancadan çeviren : Durdu Kundakçı, Birinci Baskı, Ekim 2008, AnkaraKitabı okuyor
4. Kum ve Köpük – Halil Cibran
… Merhamet ne güzel şeydir değil mi? En çirkin insanı güzel, en yoksulunu zengin eder. Allah tüm canlıların kalbine merhamet tohumlarını ekmiştir. Önemli olan hangimizin bu tohumları büyüttüğü, hangimizin su bile vermeden kurumasını izlemesidir. Halil Cibran’ın bu alıntısı ise birine yardım ederken onun onurunu düşünerek el uzatan kişi, asıl merhametlidir diyor. Birine yapılan yardım onun gururunu incitecek ölçüdeyse, o insanda ne merhametten söz edilebilir ne vicdandan. …
Kum ve Köpük
Kum ve Köpük
Halil Cibran
Halil Cibran
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.