Onlarca yıldır daha iyi bir hayata hazırlanıp duruyorum dedim ama o hayat bir türlü gelmek bilmiyor. İnsanın kendi mutsuzluğuyla ilişkisinin sadece onu beklemek olduğunu fark edene kadar uzun bir süre duygusal ve melankolik bir hâlde yakınıp durdum.
Fizik çok zaman önce tabiatın boşluklara tahammülü olmadığına karar vermişti... İnsanın yapısıysa böyle değildir: Misal, insanın kafası boşaldıkça onu doldurma açlığını daha az hisseder ve genel kuralın tek istisnasıdır bu.
Eski bir metafor vardır... Köylüler bir gün nehirde süzülen bir ceset görüyorlar. Ve doğru olanı yapıyorlar. Cesedi nehirden çıkarıp gömüyorlar. Ertesi gün nehirden iki ceset daha geliyor; doğru olanı yapıp cesetleri gömüyorlar. Bu bir süre daha böyle devam ediyor ve en sonunda merak etmeye başlıyorlar -nehirdeki bu cesetler nereden geliyor, bunu durdurmak için bir şey mi yapsak acaba? Ve durumu anlamak için nehrin yukarılarına gidiyorlar.
Zor olan, bir çatışmada taraf tutmak değil, dedi Bo, zor olan her iki tarafı da tutmak. Zor olan, her iki tarafın da kurban olması ve kurban rolünü üstlenmesi, buna ihtiyaç duyması, bunu sonuna kadar kullanıp vazgeçmemesi.