Sevgili Mo Yan, öncelikle ceketimi ilikleyerek önünde saygıyla eğiliyor, senin dehan karşısında her ne kadar haddime düşmese de, bu şaheserinin bende bıraktığı izlenimden izninle biraz bahsetmek istiyorum.
İri Memeler ve Geniş Kalçalar, 2012 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mo Yan'ın, 1995 yılında yayımlanan, anlatıldığı döneme ayna tutması
Robinson’un Mavi Evi, modern insanı ve açmazlarını oldukça yaratıcı bir kurgu ve renkli bir karakterle anlatan çok iyi bir roman. Gerçek adından emin olamadığımız, sanal ortamda kendisine rumuz olarak Robinson’u seçen bir karakterin ağzından anlatılıyor tüm hikaye. Topluma uyum sağlayamamış, kendi dünyasında yaşayan ve tüm dünyası oldukça sıradışı
Türkiye’nin maarif davası nasıl sürdürülmeli onu anlatmış olan yazarımız. Kitap farklı bölümlerden ele almış olmakta birlikte ve konferanslarından oluşan derlemeler mevcut birbirini tekrar eden bölümler ve düşünceler var okurken zorlanacağınız mevcut bölümler olacak herkes eğitimin sistemini düzeltmekten bahsediyor şu günlerde (günümüz) İşte bir
İskender Pala, günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine tarihlendirilen Göbeklitepe üzerinden araştırmalar yaparak kurguladığı eserine, Göbeklitepe'de arkeolojik çalışmalar yapan karakterini, Akşam Yıldızı ile konuşturarak başlar. Karakter aşık bir erkektir. Ancak isimsizdir. Yazar bu girizgahın çok da önemli olmadığını burada hissettirir
Çok kitap okumak çok kültürlü olmak değildir hatta kendini ifade etmekten ve real hayattan soyutlanmaktır. Kısacası sağlıksız bir durumdur.
Eğer söz konusu kültürlü olmaksa bu birçok daldan beslenmek,araştırmak ve en önemlisi anlaşılır bir şekilde aktarabilmektir.
Düzensiz ve aşırı okuma düşünme mekanizmasnı bozar.
Çok okuyan insanlara bakın,sürekli yazarların ağızlarından konuşurlar yani kendi düşüncelerini biçimlendiremezler güya bu onlar için bir kültür birikimidir:)
Halbuki düşünme yetkisinin zedelendiğini çok sonraları anlarlar. Velev ki Kaliteli şeyleri olsun aynı şey geçerlidir. Okuduğunu sindirememe durumu kendini hemen belli eder.
Elindeki biter bitmez bir başka kitaba yapışır sürekli bir yük taşıyor hissi hiç eksilmez ve bu zamanla saplantı halini alır
Popüler çevrede,ortamında sosyal medya da,en zirve de ben olmalıyım düşüncesi bi yandan içinde hırsa dönüşür.
Ve bu kişiye;“anlamasam da bu kitabı okumalıyım” özelliği katar. buda hafıza zayıflığı ve unutkanlığa sebebiyet veren faktörlerdendir.
Kültür;bakış açısını, yaşam tarzını ve zevklerini yansıtmaktır bu yüzden az olsun öz olsun biz orta halli bir ümmetiz buda aklınızda daimi olsun
Selam! Bu incelememiz kelimelerin etkileri üzerine.
Aklıma ilk gelen şiir şu oluyor:
"İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden."
Ve de kitaptan bir alıntı:
"Taşlar ve sopalar ancak kemiklerimi kırabilir; oysa sözcükler kalbimi kırar." - Robert Fulghum
Ağzımızdan çıkan her kelimenin yapıcı
HIZLI OKUMA
BELLEME ÇERÇEVESİ
Tanımı: Belleme okuma esnasında edinilen bilginin istenildiğinde çağrılabilecek şekilde
hafızaya yerleştirilmesi sürecidir. Genel Hafıza konusu son bölümde daha ayrıntılı olarak
ele alınacaktır.
Bu güne kadar yüzlerce kitap okuduğumuzu biliyoruz. Eğer bu kitapların içeriklerini
hafızamızda tutabilseydik şimdi
Saramoga bir iddia ile kitabını yazıyor.
İncil'i okuyun ve inancınızı kaybedeceksiniz” diyor.
Saramoga İnsanlara “İncil'de tasvir edilen Tanrı'ya güvenmemelerini Tanrının sadece aklımızda var olduğunu söyleyebilir. Karşı çıkabilir, Red edebilir, Eleştirebilir.
ANCAK;
Saramoga İsa’ya göre İncil’i yazarken ; Bel altı bir dil kullanarak, dalga
İMAM EL-BUHÂRÎ'NİN HAFIZASI..
Hafızlar Sultanı İmam Buhâri'nin imtihan edilişini İbn Hacer el-Askâlânî (sahîh senetlerle) şöyle anlatır;
...İmam Buhârî Bağdat'a gelmişti. Bunu işiten ehl-i hadis toplandılar.Buhârî'yi imtihan etmek istediler. Yüz hadisi ele aldılar, metin ve isnadlarını birbirine karıştırdılar; bir isnâdın metnini başka bir
Hz. Peygamber'in "Tibbü'n-Nebi" diye toplanan sağlık ile ilgili tavsiyeleri vardır. Hafıza zayıflığı ve kaybı ile ilgili olarak da Efendimizin bir tavsiyesi var. Her gün 18 tane kuru üzüm yiyin, buyuruyorlar. Efendimiz söylediyse doğrudur.
...
Zaten şekerin hafızaya iyi geldiği, bugün tıp ilminin keşfettiği gerçeklerden biridir. Üzüm şekerinin en çabuk kana karışan şeker olduğu da bir ayrı tubbî gerçektir. Bunu 1400 sene evvel Efendimiz söylemiştir.