1984'ü YouTube üzerinden de yorumladım. Kitabı okumadan önce faydalı bilgiler edinebilirsiniz;
->> youtu.be/ZbCVXncwnvE_____________________________________________
Totalitarizmi iliklerinize kadar hissedeceksiniz!
Bu bir UYARI ve UYANDIRMA servisidir! Algılarınızı açınız!
Bir seçeneğiniz var ve bu seçenek size altın tepsi
Sevdiğim ve birden fazla kitabını okuduğum yazarların benim nezdimde en iyi alıntılarını derleyip top 20 ve top 10 listeleri şeklinde sunacağım iletilerimde ilk isim; bana edebiyatı ve kitap okumayı sevdiren, şu ana kadar 6 kitabını (ibb.co/nssSmVh) okuduğum yazar
Peyami Safa'dır. İlk iletimde seçeceğim isim benim için özel olsun istedim.
1. Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendimi, öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende çoğunlukla korku ve utanç içindesin. Eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. Hak yolunda
Ordular karşılıklı Yermûk'ta savaşın başlamasını bekledikleri bir anda Rumlar bir casus göndermişti, Müslümanların hallerinden haber getirmesi için... Casus, İslam ordusunun içerisine dalıp, bazı bilgileri toplamış ve Rum tarafına dönmüştü. Heraklius sormuş: "Anlat bakalım Müslümanlar, nasıl insanlardır? Neler yaparlar?" Casus,
Caner the CahilBender ✰
Deniz ➡️ @DeNietzsche
Nietzsche macerası burada biter bana yardımlarıyla emeği geçen başta Deniz olmak üzere tüm 1000k arkadaşlarıma teşekkür ederim.
NOT: Metnin altındaki Notu okumadan geçmeyin!
N: Hèrr Caner kendimi kötü hissediyorum o zaman da böyle hissetmiştim. Demek ki neymiş, her İnsan kendi
Biraz rüya, biraz sanrı... bir garip çatışmanın içine çekildi. Etrafını top sesleri dövüyor, toprak her gülle ile kabarıp havaya karışıyordu. Balçık renginde yıpranmış kıyafetleriyle etrafında koşturan askerleri hemen tanıdı! Kilitbahir Mecidiyesindeydi... Çanakkale Savaşı'nın Aziz askerlerinin arasındaydı. Kanlar içinde yatan henüz tüyü bitmemiş gençlerin, gözlerindeki elemi gizlemeye çalışan cesur subayların arasında yürüyordu. Zamanda geriye çekilmiş, dünya tarihinin en haklı savaşına şahitlik ediyordu. Düşman zırhlılarının yağdırdığı gülleler ayaklarının dibinde patlıyor, kahraman yaşıtları birer birer Şehit oluyordu. Yavuz rüyasında ağlıyor, eline tüfek alıp düşmana saldırma arzusuyla yanıyordu. Bir tepenin üzerine yerleştirilmiş bir batarya gördü. İlerledi. Toplarından ikisi kuma gömülmüştü. Bataryanın başındaki on dört asker hakkın rahmetine kavuşmuş, yerde yatıyordu. Vinci kırık üçüncü topun başında sağ kalmış iki kişi olduğunu fark etti. "Seyit, ne edecez, vinç kırık!" diye bağırdı biri. Onbaşı Seyit bir yerdeki mermiye bir şehit olan ön dört arkadaşına baktı. Eğildi, mermiyi kaldırmaya çalıştı. Olmadı! Yağa bulanmış ağır metal ellerinden kaydı, kavrayamadı. Onbaşı Seyit çömeldi, ellerini kuru toprağa batırdı, iyice ovaladı. "Ya bismillah" deyip ikinci kez hamle ettiğinde, sanki Yavuz'la göz göze geldi. "Birincisinde olmazsa... Allah'ın izniyle ikincisinde olur!" deyip 215 kiloluk mermiyi sırtlandı, merdivenlere çıktı, topun ağzına sürdü.
Öncelikle Milli Şairimizi rahmetle , minnetle, saygıyla anıyorum. Ruhu şâd olsun. Ritüele dönüşmüş anmalarla anlayamayacağız Âkif'i. Belki hüzünlü ve dertli Âkif'i tanıyabilirsek anlayabiliriz... İnsan ülkesinin Milli Marşını nasıl ezbere biliyorsa yazarını da öyle bilmelidir. Bu yüzden Mehmet Âkif'i tanımak ve anlamak için bu eseri okumalıyız.