Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
336 syf.
10/10 puan verdi
Hobbit, Yüzüklerin Efendisi serisinin ön kitabı gibi düşünülebilir. Yüzüğün nasıl uzun süre yok olduğunu ve daha sonra tanışacağımız Gollum karakterinin kimliğini anlatıyor. Yorumlarda film karşılaştırmaları yapılmış. Kitap okumak, hikayeyi hayal edip canlandırmak okuyuculuğun en güzel yanları. Yazarın ne koşullar altında, hangi tarihte bu eserleri yazdığını bilmek de önemli diye düşünüyorum. Yetişkinler için müthiş bir masal ve masallar her daim dinlendiğinde ve okunduğunda güzeldir.
Hobbit
HobbitJ. R. R. Tolkien · İthaki Yayınları · 201914bin okunma
Eğitim
Eğitim nasıl olmalı? Yıllardan beri bilinen, uygulanmakta olan eğitimden daha iyisini bulmak zordur, değil mi? Bu da, tabii, beden için idman, ruh için müziktir." "Evet." "Peki, işe idmanla değil, müzikle başlayacağız, değil mi?" "Tabii." "Söyle, sözü de müzikten sayar
Reklam
GİZ Bu kadar uzak mıydı git git bitmiyor yol görünmüyor dağın ardı Oysa bilmem kaç yıl bu yollardan yürünmüş Şimdi sanki bir masal Bu dilsiz dağ ve taş nerde saklar kuşları hangi gizle sarmaşdolaş Anlamak zor susuşları
60 syf.
8/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Ve nihayet bir Saramago okudum... Yazımda sadece nokta ve virgül kullanıyor olduğu yorumları zorlayıcı gözükmüştü ama ayrı bir keyfi var gibi geldi bana (bu yüzden kısa bir kitabı ile başladım). Diyalogları ayırmak için "Gri hücreleri" kullanmak gerekiyor ki bu çok hoşuma gitti. Masal/hikaye adına ne denir bilemedim bu kitabın ama bir çocuk kitabı gibi çok hoş geldi bana, görseller de daha masalsı bir havaya sokmuş zaten yazımı. Hikaye insanlığın varlığından beri süre gelen soru aslında... Hayattaki amacımız ne? Var olmayan bir adaya olan umudumuz var mı ve onu arama yoluna düşebilecek cesaretimiz. Adanın bir metafor olduğunu anlamak zor değil elbette. Adayı arama yolunu seçersek karşımıza yeni adalar çıkabilir mi? Yeni adalar bizi hangi yeni adalara götürebilir elbette... En önemli soru ise yeni adaları görmeye, tanımaya ve daha da yeni adalara yolculuk etme cesaretimiz var mı? Her zaman daha iyisini umut etmek kanımca denemeye değer... İyi okumalar.
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Bilinmeyen Adanın ÖyküsüJosé Saramago · Kırmızıkedi Yayınevi · 200923,3bin okunma
320 syf.
7/10 puan verdi
Önce dobra dobra bir suale cevap vermem gerekir: ( Bu kitabı beğendin mi? ) Elimdeki kitap baskısı 316 sayfa. ilk 150 den fazla sayfa da bocaladım durdum. Bu gerçekten J. London mu diye. Gerçi soğuğu macerayı anlatımlarda o idi, ama konunun, hikayenin olmayışı akışına giden bir çıkar yol arayan edası ile uzakçaydı London dan. Arta kalan
Yanan Günışığı
Yanan GünışığıJack London · Oda Yayınları · 1998466 okunma
Bu Kitap Şu Tecellîden Doğdu
Rüya gördüm, çağların duvarı uzuyordu Önümde. Granitle etten bir yığındı bu. Bağrına uğultusu sinmişti milyonların Endişeden kaskatı kesilen o duvarın. Loş oyuklarda vahşi gözler parıldıyordu, Yığınlar, kabartmalar, nakışlar oynuyordu, Zaman zaman önümde açılıyordu duvar. Yeşimden somakiden ve altından saraylar: Uluların, bahtiyarların
Reklam
1116 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Ve Kış Masalı kitabım dün bitti :( 1115 sayfa olunca karakterlerle bütünleşmiştim, şimdi bir boşluk oluştu ..... Açıkçası bu kitabı nasıl yorumlayayım bilemiyorum, o kadar çok şey var ki aslında yazılabilecek ancak bir başlarsam açık veririm, bu yüzden kısa tutmaya çalışacağım.... Yazarın okuduğum ilk kitabı ve bazı yorumlarda çok sıkıldıklarını
Kış Masalı
Kış MasalıLale Sarhan · Agapi Yayıncılık · 2015304 okunma
Küçük Kara Balık
Yılın en uzun gecesi, Çille Gecesi’ydi. Denizin dibinde yaşlı bir balık, çocukları ve torunları, on iki bin yavru balığı çevresine toplamış onlara masal anlatıyordu: “Bir varmış, bir yokmuş. Bir derede annesiyle birlikte yaşayan bir Küçük Kara Balık varmış. Bu dere, dağın kayalıklarından çıkar, akar gidermiş. Küçük Kara Balık ile
Sayfa 12 - Can Çocuk - Çevirmen: Haşim HüsrevşahiKitabı okudu
“1848 Çalışma Hakkı’nın Çürütülmesi.”
“Bir varmış bir yokmuş” diye başlarsak söze, sanmayın ki bir masal anlatacağız size; ama bir kıssadan hisse… Zamanın behrinde ülkenin birinde bir kral varmış, tembel mi tembel (tembel olmayanı var mı ki!) imiş bu kral. Günün birinde yaptırmış koskocaman bir saray (olur iş değil, çalışanlar da varmış demek o zaman!) ve tebaasına haber salmış dört koldan: “Duyduk duymadık demeyin! Tüm tembeller gelip yaşayabilir bu yeni sarayda. Bir elleri yağda, diğeri balda olacak. Tembellerin şahı padişahımızın lütfudur, duyulmuş ola! Padişahım çok yaşa!” Çok geçmeden, bilmem kaç günlük yoldan hiç üşenmeden çıkıp gelen “tembeller”le dolup taşmış koca saray. Hangi hazine dayanır bunca yüke? Batıp gitmiş haliyle, yol açtığı enflasyonist etkiler de caba. Masal bu ya, zavallı kral bile borç bulmak için kapı kapı dolaşmaya, hatta çalışmaya başlamış. Bakmış olacağı yok, anlamak için gerçek tembelleri, kundaklayıp vermiş ateşi dört bir yandan o güzelim saraya (kendisi değil tabii, onca adamı ne diye besler yıllar boyunca!). Tembeller düşmüş can derdine, patlamış mı sana korkunç bir hengâme! Canhıraş çığlıklar, müthiş bir kargaşa, kaçan kaçana! Çabucak boşalmış o koca saray. Yok yok, öyle tamamen değil… İki tip kalmış içerde, ellerinde de birer cıgara. Biri diğerine, “Git şurdan bir ateş al da, tellendirelim bir cıgara” demiş; öbürü de “Bekle yahu, yedi aylık mısın nesin, ateş gelir birazdan buraya!” Ne mi olmuş daha sonra? O kadar da tembel olmayın canım, çalıştırın nöronları, siz getirin arkasını da…
Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.