'Beni kim kurtarırsa onu servete boğacağım' dedim. Ama yüz yıl daha geçti, beni kimse kurtarmadı. İkinci yüz yıl bitince, kendi kendime, 'Beni kurtaracak olana toprağın definelerini bulup vereceğim' dedim. Ama beni kimse kurtarmadı. Böylece dört yüz yıl geçti; kendi kendime, 'Beni kurtaracak olana istediği üç şeyi vereceğim' dedim. Ama beni kimse kurtarmadı. O zaman müthiş bir hiddete kapıldım ve kendi kendime, 'Şimdi artık beni kim kurtarırsa, onu öldüreceğim. Ama ona ölümünü seçme fırsatını da tanıyacağım' dedim. İşte tam bu sırada, ey balıkçı, sen gelip beni kurtardın. Hangi biçimde öldürülmeyi istiyorsun, söyle bakalım!" İfritin bu sözleri üzerine balıkçı, "Hey Yarabbi" demiş; "Ne inanılmaz şey! Seni kurtarmak demek bana nasipmiş. Ey ifrit, gel beni affet, Allah da seni affetsin! Ama, beni öldürürsen, Allah da seni kahretmek için birilerini yoluna çıkarır" demiş.