İSTİKLÂL MARŞI 🇹🇷
-Kahraman Ordumuza-
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız
İSTİKLÂL MARŞI 🇹🇷
-Kahraman Ordumuza-
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız
Çoğumuz hayatımızı, çevremizdeki insanların davranış biçimini, aile ve arkadaşlık bağlarımızı, çalışma koşullarımızı,,, sorgulamadan, bomboş yaşayıp gidiyoruz. Hoşumuza gitmeyen biri ya da bir durumla karşılaşınca "Hangi çağda yaşıyoruz? Bu nasıl medeniyetsizliktir!" diye yakınıyoruz. Peki övündüğümüz medeni, çağdaş ve modern sandığımız
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Mantık bir köşeye fırlatılıp atılınca ortaya çıkan insanın özellikleri gerçekten de korkunç sonuçlar doğurmaya yetiyor. Hangi çağda olursak olalım ne kadar gelişirsek gelişelim içimizdeki içgüdüleri dizginleyemiyorsak ve aramıza kalın hatlı çizgiler çekemiyorsak vahşilik sınırlarımız da artıyor buna paralel olarak.
Vahşi insan hep ister. Önce
Sabahattin Ali'nin Canım Aliye, Ruhum Filiz kitabını okudum. Kitapta bazı altı çizilmesi gereken yerlerin günümüzde evrime uğradığını fark ettim.
"Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku… Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz."
Her kitap okuyan
Hissedilecek ne çok şey var bu kitap hakkında. Corona gerçeğiyle yüzleştiğimiz son bir yılda çok daha farklı bir salgınla farklı bir pencereden bakıyoruz hayata.
İnsanları hayvanlardan ayıran şey nedir diye düşünüyorum.. Akıl mı? Hayır, o aklın kurabileceği medeniyet derdim kesinlikle. Peki ya herkes kör olsaydı?
Çok fazla etkilendiğimi kabul etmeliyim, kitabı okurken karanlık koridorlarda yolumu bulmaya çalıştım. Sendeledim, düştüm, tekrar ayağa kalktım; muhtemelen ölenlerden oldum. Bu hayata ne iyilik yaptık da bu dönemde yaşıyoruz ve 2 saatlik su kesintisine katlanamayacak kadar şanslıyız bilemiyorum.
Gerçekten görmeyen insanlar var. Sadece onların nasıl bir hayat yaşadığını bile birazcık hissetmek adına kesinlikle okunmalı bu eser. Her insan hissetmeli bu duyguyu ve bir anlığına bile duyumsamalı.
İnsanı insan yapan değerler nedir? Bence ahlak. Peki, ahlakımızı hangi noktada kaybederiz, Kör olunca mı? Gerçekten kör olunca değil, kalben kör olunca. Belki de buna bir ışık tutmuştur bu hikâye, kim bilir.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,8bin okunma
Mahsun olma Burma, sevin!
Medeniyet getireceğiz sana,
Ölmez veya kör olmazsan göreceksin!
Medeniyet dediysek sizi medenileştireceğiz demedik. Medeni insanları göreceksin, onlara hizmet ederken…
Kulüpte biz briç oynarken hizmet için sizi içeri çağırırsak o zaman göreceksin. Gramafon sesi gelecek kulağınıza, medeniyetle tanışacaksın. Ya da
"NEREDESİN YANAN ALNIMI MÜŞFİK AVUÇLARINDA DİNLENDİRECEK MEÇHUL DOST?"
Jurnal..
Bir nevi ihbar yazısı ; kişinin kendini, içindeki ben 'i ihbarı. Yeri geldiğinde gayet aklı başında, ölçülü kelimelerle, yeri geldiğinde çığlık çığlığa.
Cemil Meriç' le ilk tanışmamız ve kaleminin azametinde bütün ön yargılarımın ve tabularımın gümbür
+ Dışa bağımlı mıyız?
- Yok canım! Ne bağımlılığı? Onlar bize bağımlı. Bizimkisi dudak tiryakiliği.
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.
/Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Çocuklarınızı Padişahçı değil Milliyetçi yetiştiriniz.
/Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Bu millet
Cemil Meriç Türk düşünce hayatının en önemli fikir işçilerinden birisidir. Umrandan Uygarlığa kitabı Cemil Meriç'in makalelerinden oluşmaktadır. Cemil Meriç'in Batı'nın zihnimize yerleştirdiği tüm kavramlarla problemli olduğunu okuduğumuz çoğu kitabında hissediyoruz. Meriç Batı' nın zihnimizi felçe uğratan kavramlarını
Bugün hangi coğrafyaya sürersen sür atını yapıların dilinden namelerin diline kadar, söylenmiş sözlerin tümünde bir Farabi bir Gazali bir ibn Rüşd imzası vardır.Er-Razi'nin, İbn-i Sina'nın, Heysem'in, Baki'nin Nedim'in, Akif'in ve daha nicelerinin ellerinin izi geçmiştir tarihin iki kapak arası sayfalarına. Gariptir ki ardımız bu kadar payansızken önümüzde bu kadar mütenahi zihinler yetişiyor. İçimizde dinmeyen yabancılaşma arzusuyla, özümüze duyduğumuz yargılama arzusu gün ve gün koparıyor bizi köklerimizden. Biz yeni âkil bedenler kendi kahramanlık hikâyelerimizi bile başkalarının bize ithaf ettiği kitaplarda okuyoruz. Bu çırpınmaya bile tenezzül etmediğimiz ama kapılıp gittiğimiz akıntı, öyle büyük bir cürufa sürüklüyor ki bizi; Yusuf Kaplan hocamızın deyimiyle: "Biz, bugün Batının takvimine göre kurduğumuz saatlerimiz ve tanımadığımız çağımızla yarın sadece onların bizi tanımlamalarını dinleyeceğiz."
Nitekim öyle de olmuyor mu? Bugün satrançtaki her hamlesi kan dökmek üzerine kurulu fraklı beyefendilerin, coserrat içindeki kadife bedenli hanımefendilerin masalarında öğrenmiyor muyuz ne demekmiş "Medeniyet"? Ötekileşebildiğin ve ötekileştirebildiğin kadar layık değil misin bu masalarda oturmaya? Onlar gibi görünür onlar gibi konuşur onlar gibi düşünürsen işte o zaman değil misindir sen en "Medeni", en Kültürlü en Hümanist ve tabi ki en Barışsever...
~A.KURT~