Ya beni istemediğim bir adamla evlendirecekler ve Selçuk'u kaybedeceğim ya da evlenmeye zorladığım için onu mutsuz edecek ve zamanla yine kaybedeceğim. Hangisi daha fena bilmiyorum.
Merhaba sevgili okur,
Büyük beklentilerle başladığım ancak beklentimi karşılamayan bir kitap oldu, Kardeşimin Hikayesi. Kitabın sevenleri oldukça fazla, umarım bana kızmazlar.
Sürükleticilik ve merak unsuru açısından oldukça iyiydi. Hatta sürekli o çarpılacağım ve etkileneceğim anı heyecanla bekledim, zira yazarın yönlendirmeleri de böyleydi. Evet sonunda biraz şaşırdım ama asla etkilenmedim. Hatta bunun için mi bu kadar merakla bekledim diye düşündüm. Tahmin edilebilirdi. Çok daha iyilerini okumuştum.
Edebi anlamda, kurgunun işlenişi fena değildi, olay dizilimi de güzeldi ama dil ve üslup açısından vasattı. Evet çok açık bir anlatım vardı ama bence yavandı.
Yazar, anlatmak istediği şeyin, polisiye bir kitap olmadığını en başından okura sezdiriyor zaten ama anlatılmak istenen asıl konunun da başarılı verildiğini söyleyemem.
Yazarın Huzursuzluk kitabının yanından geçemez. Acaba hangisi önce yazıldı?
Bir de yazarımız yaşı ilerlemiş birisiyle hayli genç birisini ruhen yakınlaştırmayı seviyor galiba. Bu kişiler oldukça yakınlaşıyor ama tensel anlamda değil. Bence ilginç bir yaklaşım.
Günün sonunda sevemedim Kardeşimin Hikayesi’ni. Kötü demek haksızlık olur belki ama öyle çok da iyi değildi açıkçası.
Ya beni istemediğim bir adamla evlendirecekler ve Selçuk'u kaybedeceğim ya da evlenmeye zorladığım için onu mutsuz edecek ve zamanla yine kaybedeceğim. Hangisi daha fena bilmiyorum.
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında
durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek
bir çift sözü varmış.
Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız
babasını fazla görememekten şikâyetçiymiş. Çünkü adamcağız
haftanın her günü, hatta bazen haftasonları bile geç saatlere
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular.
Benim gündemimde 40 senedir
BAY SEKİZ
Bizlere gereken yalnızlıktır. Büyük, içsel bir yalnızlık.
Kendi içine yürümek ve saatler boyu
kimselere rastlamamak...
R.M. Rilke
“Hiç yalnız kalmadım, ne tek başımayken ne de biriyle birlikteyken. Aslında yalnız
Çarpık Nefret- Twisted 3- Ana Huang
Eveeet, bitirdim. Aslında planım yarın akşam bitirmekti ama bir anda 500 e gelmişim :D Hazırsak başlıyorum yorumlamaya let’s go..
İlk iki kitaba kıyasla daha keyif aldığımı hissettim. İsminden de anlaşıldığı üzere Enemies to Lovers bir kitaptı. İlk kitaptaki Ava’nın abisiyle, Ava’nın yakın arkadaşı Jules’ın
Hakim ve zarif birine Nas Sûresi mütalaa edilirken sormuşlar, "Şeytanın şerri mi yoksa insanın şerri mi daha fenadır?" diye. Hazret bir müddet tevakkuf eylemiş (durmuş, beklemiş), sonra mütebessim bir çehre ile "Bakın şöyle anlatayım." demiş. "Eûzü besmele çekip Kur'ân-ı Kerîm'den âyetler okursunuz, şeytan hemen o meclisten kaçar. Ama insan sûretinde bazı şeytanlar vardır ki meclisinize gelir, Kur'ân'ı alıp kaçırır. Artık hangisi daha fena siz düşünün."
Evet, hakikaten üzerinde düşünmek lazım.
... Masamın başına oturdum ve daktiloyu gördüm ve YAZMAK ZORUNDA KALDIM. Bir daktilo görür görmez yazmak zorunda kalırım. Kulağa fena halde çılgınca geldiğini biliyorum, fakat bu benim hayat hikayem haline geldi. Kağıt ve daktilo. Kağıt görmeyegöreyim, hemen yazmayı düşünürüm, daktilo görmeyegöreyim, çılgına dönerim. Yazmanın başka hiçbir şeyle pek ilgisi yok. Kağıt ve daktilo, hepsi bu. Evet, Mösyö Derrida. İşte, öyle görünmesem de en büyük dekonstrüktüvist benim. Hiçbir şey gerçekten bir anlama gelmiyor. Kelimeler, kelimelerden ibarettir. Ya da, daha doğrusu, harflerden. Oturur ve tuşlara basarsın. Bütün yapman gereken bu. Harf ardına harf, kelime ardına kelime. Şu veya bu kelime olabilir -hangisi olduğu pek fark etmez. Mesele yazmaktan, tuşlara basmaktan ibaret. Edebiyatın, dostlarım, gerçek dünyayla, eğer gerçek dünya diye bir şey varsa, onunla hiçbir ilgisi yok.