Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Harun Eytemiş
Harun Eytemiş
@harun_202
Okumak bir deva, anlamak bir şifadır.
Öğretmen
İstanbul
Adana
409 okur puanı
Mart 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
FİRAVUNLAR HER YERDE
“Nerede okuduğumu şimdi hatırlayamıyorum; adamın birisi; bir devlet kurulurken, bir de batarken kolay zengin olunur, diyordu.” (Sayfa 25)
Firavun, Mısır’a yüzyıllarca hükmetmiş hükümdarları ifade eden bir kavramdır. Mısır tarihinde birçok firavun yer almış ancak burada bahse konu olan Kuran’ı Kerim’de geçen Hz. Musa ve Firavun kıssasında yer alan
Çok enteresan bir roman "7". Biraz aşk, biraz iktidar, biraz polisiye, biraz absürtlük, biraz mizah...
.
Kitabın sonunda öğrendiğimize göre başkarakter Hakan, yazarın daha önce yazdığı "Tanrıların da Burnu Kaşınır" öyküsünde yazar tarafından öldürtülmüş. Bu öyküde yazarla anlaşma yapıp ölmesi karşılığında yazarın bundan sonra yazacağı romanına karakter olarak girecekmiş Hakan ama sonunda ölmeyi istemiyormuş. Bu şekilde yazar ve karakter mücadelesi "7" romanına da taşınmış.
.
Hakan 27 yaşında bir karakter (eserin içinde farklı yaş hallerini de okuduk). Fizik asistanı. Bir sahafta Yağmur adında bir kızla tanışır ve hayatı değişir. Hakan kendisinin Kronk dininin beklenen ikinci peygamberi olduğunu öğrenir. Başlarda peygamberlik işi eğlenceli gelirken sonraları saçma olduğunu düşünüp peygamberlikten istifa eder. Ancak istifa öyle kolay olmayacaktır. Hakan'ın en yakın arkadaşı ve yazar Cem (Belki de ilk peygamber) burada devreye girer.
.
Kitapta bir yandan Hakan'ın Kronk dininin peygamberi olma sürecini, bu dine inanıp gruplaşanların mücadelesini okurken bir yandan Yağmur'la yaşadığı yer yer pornografiye kayan aşklarına da şahit oluruz. (Kitap gerek bu bölümleriyle gerekse sonlardaki tecavüz sahnesiyle oldukça sertleşiyor.)
.
Kitapta yer alan "Şu anda Hakan'ı izliyoruz, yatakta yatarken görüyoruz onları, Şimdi bir odadayız..." gibi ifadeler bende bir film izliyorum havası yarattı. Okunan da bir anlamda romandan senaryoya kaydı. Yine de her haliyle üzerine düşünülesi bir eser "7".
·
Puan vermedi
Steinbeck favori yazarlarımdan. Belki de kendimce Yaşar Kemal'le çok bağdaştırdığımdandır, bilmiyorum. Okuduğum her eseriyle beni kendine bağlayan bir sanatçı. Gazap Üzümleri de böyle oldu, beni yanıltmadı. Büyük bir keyifle okudum.
.
Yazarın 1939'da yayımlanan bu eseri Pulitzer Ödülü'nü de kazanmış. 1929 - 1930 Dünya Ekonomik Bunalımı'nın Amerika'da insanlar üstünde bıraktığı etki tüm çıplaklığıyla anlatılıyor. Tom Joad özelinde başlıyor eser. Sonrasında halka genişliyor. Tom'un ailesi ve yerlerinden edilen bir sürü insanın hikâyesine değiniliyor. Bizde 1950'li yıllara denk gelen toplumcu gerçekçilerin anlattıkları tarımda makineleşme, fakir halk, baskıcı ağalarla (burada banka) çok tanıdık gelen olaylar var eserde.
.
Ve Kapitalizm... Küçük toprak sahibi insanların bankalar ve tüccarlar tarafından kandırılarak ellerinden alınan bir avuç toprakları sonucu ne yapacağını bilemeyen insanlar Kaliforniya'ya bir umutla gidecektir. Ancak burada da işverenler işçinin emeğini sömürecek, sözün gelişi kaşıkla verdiğini kepçeyle alacaktır.
.
Gazap Üzümleri mutlaka okunması, üzerine uzun uzadıya düşünülmesi gereken bir eser.
Okur Takip Önerileri
Kurtuluş Savaşı'nı anlatan roman denince akla ilk gelenlerdendir Yaban. Ancak öyle cepheyi anlatmaz. Milli Mücadele'nin arka planını verir. 1. Dünya Savaşı sırasında tek kolunu kaybeden Ahmet Celal'dir anlatıcı. Emir eri Mehmet Ali'nin davetiyle İstanbul'u terk ederek Prosuk Çayı yakınlarında Sivrihisar civarlarında bir köye gelir anlatıcı. Burada
Kitap Cumhuriyeti okurlarını kitaplarla ücretsiz buluşturan bir platform. Her türden eser yayımlamayı amaçlıyorlar. Yayın kurulunda Müge İplikçi, Feridun Andaç, Emrah Polat, Tuğba Dedeoğlu Demir ve Ömer Turan var.
.
Ara ara faydalandığım bir platform. Bu sefer de Melek Kılıç'ın Adsız Pencereler adlı şiir kitabını okudum. Melek Kılıç 1976 Erzurum
·
Puan vermedi
Rüya içinde rüya... Zaman içinde zaman... Ne içindeyim zamanın ne büsbütün dışında...
.
Kurmacanın gerçekle, gerçeğin düşle iç içe geçtiği bir eser. İçerisinde edebiyat tarihinde kendine yer etmiş birçok yazarı ve onların cümlelerini barındıran; bazen bunları doğrudan bazen de anıştırarak veren bir kitap Baba Oğul ve Kutsal Roman. Ancak eserin tamamına sinmiş iki yazar bariz bir şekilde göze çarpıyor. Tanpınar ve Oğuz Atay. Zaman - rüya - bilinçaltı üçgeninde göndermelerle başkarakter - anlatıcının Tanpınar sevgisinin göze çarpmaması mümkün değil. Zaten eserde de bir üçgen çizerek merkeze Tanpınar mezarını alıyordu. Bir taraftan da Gollum - Olric ikilemindeki iç ses.
.
Roman sadece edebiyat sanatıyla yoğrulmamış; okura mimari, felsefe, psikoloji, sinema, sosyoloji tarih gibi alanlarda da düşünmeyi salık veriyor.
.
Dil oldukça akıcı. Aralara serpiştirilen mizah da bizlere tatlı bir okuma zevki veriyor.
58. Sait Faik Hikâye Armağanı'nın sahibi bir eser. Dört ana bölüm ve her bölümün içinde dört öykü. Yazar acaba dört dörtlük öykülerin mi peşinde?
.
Öykülerde ergenlik, gençlik, çocukluğun acıları, içe atılan, gizlenen duygular, babadan beklenen onaylar, cinsel kimliklerini dışa vuramayanlar, baskılananlar, ötelenenler var.
.
Yalnızlaşanlar, arayanlar, bulamayanlar, kabuğuna çekilenler, kendini hayatın gidişatına bırakanlar da var.
.
Ve en önemlisi bu karakterlerin duygularını ince ince veren bir yazar var. Sizi alıp farklı düşüncelere sevk edecek öyküler mevcut.
.
Çocuklar tekinsizdir, annelerse uçurum;
olur olmaz düşülür
bitmemiş her sevişme, paslı bir iğne gibi
doğrudan kalbe yürür
söz bitimi gibidir, odanın her köşesi
bir kuşatma büyütür
gece sona ermeden, peruk takan birini
öpmezsem yaram büyür
Yine bir Yaşar Kemal klasiği. Toplumcu gerçekçi çizgide eser veren sanatçının gerçeklere müdahale etmeden, iyi bir gözlemci olduğunu gözümüze sokarcasına anlattığı bir hikaye. Lafı dolandırmadan anlatmış yazar. Görünüşte köyün eşrafı ile köylü arasında çatışma olarak verilse de kasabaya atanan kaymakam üzerinden eşraf-devlet-köylü ilişkisiyle
Engin Türkgeldi'nin (@enginturkgeldi ) Orada Bir Yerde adlı öykü kitabını okuyup çok beğendikten sonra acaba başka kitabı var mı diye aranırken internette "altKitap" sayfasına ve Türkgeldi'nin Gölgeler Ordusu dosyasına ulaştım.
.
Önce "altKitap"tan biraz bahsedeyim, belki faydalanmak isteyen olur. altKitap 2000 yılından beri
Kayıp Zamanın İzinde serisinin dördüncü kitabı da bitti. Fransız sosyetesi, dedikodular, Dreyfus olayı, Marcel ve Albertine’in inişli çıkışlı duyguları, Marcel’in babaanne kaybı sonrası iç hezeyanları, M. Charlus’un ihtirasları ve cinsel eğilimi kitapta sıkça işlenmiş desek yanlış olmaz galiba. Bir de geçmiş eserlerde Fransız burjuvazisinden çok fazla karakter yer alırken bu kitapla beraber sayı daha da artıyor. Bunlardan biri de sosyete mekânlarında yer alan Türk büyükelçi. Her ne kadar adını öğrenemesek de bizden bir yüz görmek gülümsetti.
.
Kitap adını Eski Ahit’in Tekvin kitabında yer alan günahkâr şehirlerden alıyor. Proust da özellikle kitabın baş sayfalarında eşcinsellik üzerine oldukça detaylı görüşler bildiriyor. Kendi adıma okurken yazarın bu duruma mesafeli olduğunu, karşı durduğunu da anlattıklarından hissettim. Karakterlerin ruh hallerini de detaylı olarak anlatmış. Bunlardan hariç bir önceki kitapta babaannesinin ölümü üstünkörü geçilmişti. Bu kitaptaysa babaannesinin eksikliğinden hissettiklerini daha detaylı okuyabildik. Tabii yine Marcel’in doğaya, nesnelere, sanata, sosyeteye bakışını da… Kitapta zaman zaman bahsi geçen yer adlarıyla ilgili etimolojik tahliller okuru sıksa da bakmak ve görmek, hissetmek arasındaki farkı anlayabilmek adına bile okunabilir.
Yazar Fadime Uslu, Adana doğumlu. Ege Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünü bitirmiş. İlk öyküleri dergilerde yayımlanan yazar öyküler üzerine de çeşitli gazetelerin kitap eklerinde inceleme ve eleştiri yazıları yazmış. Öyküye gönül vermiş, öyküyü kendine dert edinmiş bir yazar.
.
Yazmış olduğu "Gölgede Yaşamak" kitabıyla 2011 Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü kazanmış. Kitap "Işığa" yazısıyla karşılıyor bizi. Gölgede Yaşamak ve Saklanan adlı iki ana bölümden var. Kitabın yarısından fazlasını Gölgede Yaşamak bölümündeki "Oyuncu" adlı öykü kapsıyor. Aslında tek bir öykü demek ne kadar doğru olur bilmiyorum çünkü parçalar halinde kesitler “Oyuncu – Anlatıcı – Çözücü” üçgeninde ilerliyor.
.
Kitabın ikinci bölümü olan “Saklanan”da yer alan öyküler de yaşamdan küçük noktalarına değinmiş yazar. En beğendiğim öykü ise bir arkeoljik kazı alanında geçen Saklanan oldu.
Oğuz Demiralp, ilk yazılarını 1973'te yayımlamaya başlayan bir denemeci - eleştirmen. Çeşitli dergilerde yayımlıyor bu deneme ve eleştirilerini. Abdulhak Şinasi Hisar, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, İsmet Özel, Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine çözümleyici açıklamalar yapmış. İlk kitabı olan Kutup Noktası: Ahmet Hamdi Tanpınar Üzerine Eleştirel Bir
Aylak Adam, Yusuf Atılgan'ın ilk romanı. 1959 tarihli. Kış, ilkyaz, yaz ve güz bölümlerinden oluşuyor. Görünüşte karakterin dört mevsimi gibi dursa da onun farklı ruh hallerini gösterebilmesi veya bir ömrü simgelemesi olarak da düşünülebilir.
.
Üzerine çok söz söylenmiş bir eser Aylak Adam. Modernist eserlerin öncüsü kabul ediliyor. Hatta Türk
İçimizdeki Şeytan Sabahattin Ali'nin 1940 yılında yayımlanmış eseri. Eserlerini genel anlamda toplumcu gerçekçi bir çizgide veren Sabahattin Ali, romanlarındaysa (Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna) daha çok bireyin ruh hallerini başarılı bir şekilde yansıtıyor.
.
Eser, iki ana karakter (Ömer-Macide) ve birtakım yan karakterlerle (Nihat-Bedri-Hafız Bey...) ilerliyor. Görünürde Ömer-Macide aşkı olarak ilerleyen roman, okuru yavaş yavaş ana karakterlerin içsel durumunu anlamaya çağırıyor. Bunu da karakterlerin iç konuşmalarını vererek yapıyor anlatıcı.
.
Ömer Balıkesirli nüfuzlu bir aileye mensup, kendine güvenen, insanları çabuk etki altına alan ancak kendi de insanlardan çabuk etkilenen biri. Hayatında tek eksiği aşk. Macide ise güzel, yetenekli ama ailesinin sırt çevirdiği biri. Onun da tutunacak bir dala ihtiyacı var. Böyle bir durumda birbirleriyle tesadüf eseri tanışırlar ama zaman ilerledikçe birbirlerine karşı tutumları değişir. Ömer "içindeki şeytanı" durduramayacak, kendisinin bile anlam veremeyeceği birtakım davranışlar sergiler. "İçindeki şeytanı" durduramayan sadece Ömer değildir. Macide de Ömer'le bir arada olduğu dönemde zaman zaman Bedri'yi görme arzusu içerisinde bulacaktır.
.
Belki de Ömer, Macide'yi bir boşluğu dolduran unsur, Macide de Ömer'i tutunacak bir dal olarak görmüştür.
.
İçimizdeki Şeytan vermek istediği mesajı eserin bütününe yaymış, bu şekilde de hem merak unsurunu canlı tutmuş hem de okuru sıkmamıştır. Yazar, mekân olarak İstanbul'u seçmiş ancak betimlemeler konusunda çok fazla ayrıntıya girmemiştir.
2015 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülünü kazanmış bir eser Dış Kapının Mandalı. Kitaptaki son öykünün adı ve dilimizde de çok bilinen bir deyim aynı zamanda. Anlamı: Önemsiz, değersiz; uzak akraba. Bu kısma niye değindim çünkü içerik de bu anlamlardan bağımsız değil. Öykülerdeki kahramanlar aslında bir o kadar önemsiz, değersiz gibi dursa da uzak
