Öykü okuru olarak, 1950 kuşağının en önemli öykücülerinden Ferit Edgü'den öyküler okumamış olmak kabul edilemezdi. Bu eksikliği gidermek, Edgü'nün öykü dünyasına adım atmak için restgele bir öykü kitabı aldım ve okudum. Bu kitap Çığlık'tı. Ada Yayınları'ndan çıkmış ve 1982 yılında İstanbul'da yayımlanmış.
Çığlık'ı okudum ama Edgü'nün öykü dünyasına tam olarak girebildiğimi söyleyemem. Okuduğum kitabın deneysel bir öykü kitabı olduğunu söyleyebilirim. Şöyle ki, gördüğü rüyaları öyküye çeviren, hayvanları konuşturan, yazar arkadaşının sürgün diyarından yazdığı bir konuyu kendi kitabı çerçevesinde bağlantılar kurarak öyküeştiren, gazetede okuduğu ilginç bir haberi öyküeştiren ve öykü taslaklarını olduğu gibi yayımlayarak "dilerseniz siz öyküler çıkarın bu taslaklardan" diyerek okura tavsiyelerde bulunan bir yazar var karşımızda. Bu kitapla ilgili fazla yorum yapmadan başka öykü kitaplarını okuyarak Edgü'nün öykü âlemine girmeye çalışmak en iyisi galiba.
Ferit Edgü'nün Hakkari'de Bir Mevsim'ini okudum yalnızca ama lezzetini almıştım. Öykülerine ben de hiç yönelmedim. Tavsiyeniz olursa alabilirim öykü konusunda. :)
Proust'un Okuma Üzerine isimli risalesinin iki bölümden oluştuğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki, Proust risalesinin ilk bölümünde kendi çocukluğuna dönerek okuma edimine ilişkin çağrışımlara işaret etmiş. Çocukluğunda hangi mekânlarda okuduğunu, çevresindeki insanların ve eşyaların bu okuma ediminde anımsattığı duyguları ve düşünceleri dile getirmiş.
Kitabı okuma sürecinde, öyle çarpıcı/etkileyici tümcelerle karşılaştım ki incelememi yazarken bunları mutlaka paylaşmalıyım diye düşündüm. Zira o tümceleri ya da pasajları alıntılamasam yorumum eksik kalırdı. Bir de hiç değilse incelemeye göz atan olursa salt o alıntıları dahi okusa kâfidir diye düşünüyorum...
“... bir endişe dur durak bilmeksizin içini kemiriyordu: Bu, bir türlü zamanında yetişemeyeceği, önemli bir şeyin aniden oluverip onu hazırlıksız yakalayacağı duygusuydu.”