Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dinler Tarihi Meğer Çok Oynakmış Satır aralarına en değerli ilmi sır bilgileri yazmak bu yazın ustasının en değerli hüneridir. Tarihi olan kültürü olan ve sır taşıyıcıları tarafından değiştirilmesine asla izin verilmeyen bir tek Türkler var. Zaman zaman devleti yöneten gafletler yüzünden yaşanır gerilemeler. Dijital peygamberler dinler
Hesapsız ve lüzumsuz, "Bir tek Türk'ün hayatını tehlikeye sokmamak" davasından ömrünün sonuna kadar şaşmayacaktır. Ömrünün sonlarında Hatay meselesinde bir başka sözünü duymuştum. Atatürk bu mesele yüzünden uykusuz, sinirli idi. Rastladığı elçilerle tartışır, söylemediğini bırakmaz, kendi hazır bulunduğu yerlerde ecnebi sefaretlerin kulağına gidecek nümayişler yaptırırdı. Bir akşam sofrada vaktiyle Hariciye'de de bulunan bir arkadaşı: Paşam, niçin kendinizi de milletinizi de üzüp duruyorsunuz? Bir tümen yollasanız Hatay'ı alırsınız. Renani'de Alman olup bitenlerini kabul eden Fransızlar, Suriye'nin bir sancağı için sizinle muharebe mi edecekler? dedi. Öfke ve siniri dalga gibi dinerek, sesi yavaşladı: - Evet bunu ben de bilirim. Bir tümen yollasam, Hatay'ı alabiliriz. Renani'de Almanlarla muharebe etmeyen Fransızlar da Hatay için bizimle muharebe açmazlar. Fakat ya bu sefer haysiyetlerine dokunup karşı koyacakları tutarsa? Sual sorana dönerek: - Ben bir sancak için altmış şu kadar Türk vilâyetini tehlikeye sokamam, dedi
Sayfa 381 - Pozitif
Reklam
Dünya lideri böyle olunur ..
Şu tesadüfe bakın ki( !) seyahatte kendisine eşlik eden Cumhuriyet gazetesi Başyazarı Yunus Nadi, 6 Ocak sabahı yayımlanan başyazısında Fransa'ya adeta meydan okuyordu: Türk ordularının 24 veya 48 saatte Antakya civarını, çok sınırlı bir zamanda da bütün Suriye'yi işgal edecek güçte olduğunu belirtiyor; Fransa'yla savaşmak istemediklerini, ancak mecbur kalırlarsa kimseden korkmayacaklarını ekliyordu. ( Soyak, age., s. 602-604.) Hasan Rıza Soyak'ın dediği gibi bu yazı Atatürk tarafından veya Atatürk'ün isteğiyle yazılmıştı. Atatürk, Fransa'ya, Suriye'ye ve Milletler Cemiyeti'ne gözdağı vermek istiyordu. Bunu da başardı. Avrupa basını Atatürk'ün Hatay'a girebileceğini yazmaya başladı.
Sayfa 345 - İnkılalp Yayınevi 2. Baskı 2018Kitabı okudu
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Sağlık Durumunun Bozulması
Atatürk'ün genel durumunda bir düşüklük, halsizlik ve yorgunluk görülmeye başlanmıştır. Bununla beraber sık sık yaşadığı burun kanamaları, karın ve bacaklarda görülen kaşıntılar ve incelmelerle seyreden bu hastalığı ilk defa Prof. Dr. Nihat Reşat Belger, Atatürk'ün Yalova'da bulunduğu sırada teşhis etmiş ve "siroz" hastalığı olduğu kanısına varmıştır. Bu sırada Atatürk'ün karaciğeri büyümüş ve sertleşmiş, vücudu da bitkin düşmüştür. Yalova'da gördüğü bu kısa tedaviden sonra İstanbul'a yapmış olduğu seyahat sonrasında zatürreye yakalanmış olması nedeniyle hastalığı uzun sürmüştür. Yugoslavya Başkanı Stoyadinoviç'i karşılaması Hatay durumu ile ilgilenmek zorunda kalışı gibi sebeplerle hastalığı artış göstermiştir. Hastalığının artış göstermesi üzerine Fransa'dan Prof. Dr. Fisenger'in de çağırılması fazla bir şey değiştirmemiştir. Atatürk için 1938 yılının ilk günlerinden itibarej Fransa'ya ilaç siparişleri yapılmış, ilaçların ve tedavilerin masraflarından kaçınılmamış, bu uğurda tüm fedakarlıklar yapılmıştır.
Sayfa 164Kitabı okudu
Atatürk'ün MAL varlığı!
Atatürk'ün oteli, lunaparkı, gazoz ve deri fabrikası, şarap imalathanesi, iki adet fırını, dört adet lokantası, 13.100 baş koyunu, 24504 adet tavuğu ve 58 adet merkebi (eşeği) olduğunu biliyor muydunuz? Veya şunları... Altına imzasını attığı listeye göre Atatürk Ankara'da Orman, Yağmurbaba, Balgat, Macun, Güvercinlik, Tahar,
Atatürk'ün ölümü ve İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığına geçişinden sonra iltihakla birlikte göçler hızlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı'nın hüküm sürdüğü yıllarda göçmenleri taşımak için 400 askeri araç ve 2 gemi kullanılmıştır. Musa Dağı Ermenileri yürüyerek Lazkiye'ye geçiş yapmışlardır. Hatay'dan göç edenler yaklaşık olarak 48.000'i bulmuştur. Ermeniler, 26.500 kişi ile göç edenler içinde başı çekmiştir. Onları 11.500 kişi ile Ortodokslar, 6.000 kişi ile Araplar, 3.000 kişi ile de Aleviler izlemiştir. Alevilerin neden göç ettikleri konusunda fazla bilgi olmamakla birlikte, büyük olasılıkla Suriye'deki akrabalarının varlığı ve Hatay'daki yeni rejimin neler getireceği korkusu olmuştur.
Sayfa 229 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Seçimlerde CHP propaganda olarak Hatay'ın kurtuluşunda bu partinin ve Atatürk'ün büyük rolü olduğunu, bu yüzden bu partiye oy vermelerini istemişti. Bu bağlamda Atayolu gazetesine şöyle bir ilan verilmiştir: "Halk Partisi seni düşman idaresinden kurtaran, sana tekrar edebi hürriyetini ve Türk vatandaşı olarak ebede kadar yaşamak şerefini veren büyük Atatürk'ün kurduğu Halkçı, İnkılâpçı, şanlı ve güçlü Partidir. Buna rağmen, hala halk oyunu parçalamak ve yalnız bir düşman parolası olabilecek olan (Parçala ki yutasın!) düsturunu prensip olarak elde tutan zümrecilere sakın aldanma, inanma, kanma!" DP ise İkinci Dünya Savaşı'ndaki ağır vergilere işaret etmiştir. Böylelikle propagandalarda halkın manevi ve maddi ruhları okşanmaya çalışılmıştır. İnsanlar ya bölgenin bağımsızlığını sağlayan CHP'ye ya da CHP'nin ağır vergi koşullarından kurtulmak için DP'ye oy vereceklerdi.
Sayfa 90 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
2 Eylül 1938'de Hatay Millet Meclisi'nin ilk toplantısında yapılan seçimlerde, Cumhurbaşkanlığına Atatürk'ün aday gösterdiği Tayfur Sökmen, Başbakanlığa Abdurrahman Melek, Meclis Reisliğine de Abdulgani Türk- men seçilmiştir. İlk kaymakam ise Lütfi Kılıç olmuştur. Kurulan devlet yönünü Türkiye'ye çevirmiş ve Türkiye'nin idari ve yönetim anlayışını örnek almıştır. Devletin adı "Hatay Cumhuriyeti" olmuştur. Resmi dil Arapça ve Türkçe olduğu halde, bütün milletvekilleri Türkçe yemin etmiştir. 6 Eylül'de Bakanlar Kurulu güvenoyunu almıştır. Kabine, seçim öncesi görevlendirmelerle, Türkiye'nin onayı alınarak oluşturulmuştur. Kabine adaylarının Türk olmalarına dikkat edilmiştir.
Sayfa 53 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
17 Haziran 1938'de Orgeneral Asım Gündüz başkanlığında Fransız askeri temsilcileri ile başlayan görüşmeler 3 Temmuz'da sonuçlanmıştır. Hatay'ın toprak bütünlüğünü ve statüsünü koruyan anlaşmanın ardından 4 Temmuz 1938'de Albay Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk askeri Hatay'a girmiştir. 213 Atatürk 1938'de yaşanan bütün gelişmeleri Savarona yataya takip etmiştir.
Sayfa 51 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Atatürk öneriyi dinledi ve itiraz etti: "Ortada Hatay meselesi var. Hastalığım hariçte duyulursa fena olur" dedi.
Sayfa 63
Reklam
Ömrünün son demlerinde bile Hatay için verdiğin mücadeleye minnettarız Atam
Bu sıralarda kendisini en çok meşgul eden ve üzerinde hassasiyetle durduğu siyasi olay, Hatay sorunu idi. Bu işin halledilme şekli kendisine en büyük sevinci vermişti.
Hatay için gittiği seyahatin ardından önce Ankara sonra İstanbul'a giden Atatürk, Hatay konusundaki adımının başarılı olduğunu hastalığı ile birlikte öğrenir. Siroz hastalığının evreleri ile ilgili bir yazı okur ve ardından "Demek ki günlerim sayılı..." der. Bu gerçektir. O olabildiğince mücadeleci kişiliği ile son ana kadar direnir. Ancak Hasan Rıza'nın (Soyak) Kılıç Ali'ye dediği gibi artık bir tarih parçası ölmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, Hatay'ın özerk bir yapıya dönüştürülmesini sağlar. Ancak bu özerkliğin ardından kimin denetimine gireceği belirsizdir. Bunun kararı ancak seçimlerin ardından anlaşılabilecektir. Oysa bir müdahale söz konusudur. Çünkü Milletler Cemiyeti Hatay'da uyguladığı sayımda Türkleri azınlıkta gösterir. Türkler ise buna karşı eylem düzenler. Hatay'da Türklerin güvenli geleceği için Atatürk'ün bizzat gücünü bir kez daha göstermesi gerekmektedir ve öyle olur. Hastalığına bakmadan yola koyulur. Atatürk, tren yolculuğunda sağlık durumunu özetleyen şu cümleleri sarf eder: "Bu hastalık başka türlü bir şey, şimdiye kadar böy lesini görmemiştim. Şişmanlıyorum, pantolonlarım dar gelmeye başladı. Genişletmek gerekecek."
Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı
Osmanlı döneminde Hatay diye bir vilayet yoktu.Bu gün Hatay sınırları içinde bulunan Hassa ve Dörtyol Adana’ya,Antakya ve İskenderun ise Halep’e bağlıydı.Bölge Osmanlı’nın bütün toprakları içinde en verimli olanlardandı.Burada;Türk,Arap,Ermeni,Rum,Yahudi birlikte yaşıyordu.Bugün de aynı fotoğraf karesi içinde görebilirsiniz.Atatürk daha 1918’lerde bölgeyi Türkiye topraklarında,yani Misakı Milli sınırları içinde düşünüyordu.Ancak bölge Fransızların gözdesiydi.Bırakmak istemediler.1938’de Fransa’nın,Milletler Cemiyeti’nin de devrede olduğu diplomatik girişimlerle Hatay Devleti kuruldu. 23 Haziran 1939’da Türkiye’ye katılması kesinleşti. 7 Temmuz 1939’da TMMM’de kabul edilen bir yasayla Hatay ili kuruldu. Süriye;Hatay gerilimi sürdürdü.Bu gerilimle 21.yüzyıla girdik.
Sayfa 115 - Bilgi yKitabı okudu
"Doktor Asım: - Atatürk'ü istasyonda gördüm, dedi. Doktor olarak durumunu beğenmedim. Arkadaşları da burnunun kanadığını söylediler. Ben kanamanın burnundan olduğunu sanmıyorum; görünen duruma göre, bir karaciğer kanaması olması akla daha yakın. Eğer böyle ise, durum vahimdir, dedi. Dünya başıma yıkıldı sandım. Geceyi güç geçirdim. Sabahleyin erkenden Çankaya'ya gittim. Odaya girince bana gülümseyerek baktı ve: - Hayrolsun, ne var? diye sordu. - Hastalığınızı merak ediyorum, dedim. Yorulmanızdan endişe ediyorum. Bana iki yabancı uzman tavsiye ettiler. Çok yetkili kimselermiş. Eğer izin verirseniz, kendilerini Türkiye'ye davet etmek ve sizi görmelerini sağlamak istiyorum. Bunu ricaya gelmiştim. Kaşlarını hafifçe çattı. Biraz düşündü. Böyle bir davetin politik tesirlerini hesapladığı belli idi: - Ortalıkta, Hatay meselesi var. Hastalığım dışarıda duyulursa iyi olmaz ... Bu noktayı değerlendirmek lazımdır. Sen Neşet Ömer'le konuş. Burada zaten Tıp Kongresi yapılıyor. Gelip bir muayene etsinler. Bakalım onlar ne diyecek? Sonra düşünürüz, dedi."
"Bitmeyen Kavga", İsmet Bozdağ, sayfa 180Kitabı okudu
316 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.