Ve ölen ve doğan
ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır
(benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem),
senin gözlerin gibi, Hatçem,
güneşli olacaktır...
(11 Temmuz 1939)
Hatice – (Piraye – Pirayende.)
Doğum yeri neresi, kaç yaşında?
Sormadım.
Düşünmedim.
Bilmiyorum.
Dünyanın en iyi kadını,
Dünyanın en güzel kadını.
Benim karım.
(Bu bahiste realite umrumda değil.)
1940 senesi eylül ayı ortalarında Çankırı Hapishanesinde yazılan bu kitap ONA ithaf edilmiştir. Zannedersem şimdiye kadar yazdığım en iyi şiir bu olacak. Çünkü hep seni düşünerek, sana beğendirmek için yazdım. Ne vakit böyle yapsam mutlaka iyi verim vermişimdir.
— Uyumak şimdi, uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim…
— Hayır, kendi asrım beni korkutmuyor ben kaçak değilim.
Asrım sefil, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, büyük ve kahraman.
Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Ben yirminci asırlıyım
ve bununla övünüyorum.
Bana yeter yirminci asırda olduğum safta olmak bizim tarafta olmak ve dövüşmek yeni bir âlem için…
— Yüz yıl sonra, sevgilim…
— Hayır, her şeye rağmen daha evvel.
Ve ölen ve doğan
ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır (benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem), senin gözlerin gibi, Hatçem,
güneşli olacaktır…
l Haziran, l933
Hatçem,
Sağ salim Bursa'ya ulaştık. Rahatımız iyicedir. Mahkemenin ne zaman başlayacağı daha belli değil. Bu da tabii... Çünkü buraya geleli daha 24 saat bile olmadı. Aramıza dağlar, denizler girdikten sonra hasret ve göreceklik bir kat değil, kat kat arttı. Tez kavuşsak derim. Sen de öyle dersin, bilirim. Ama bakalım hadisat ne der? Hapishane penceresinden, yığın yığın yeşillikler arkasından Bursa'nın beyazlıkları ve Keşiş'in dumanlara karışan etekleri görünüyor. Ben, seni düşünüyorum. Senin çocukluğun bu yeşillikler arasında, bu kocaman, karlı dağın yamacında geçmiş. Ne tuhaf şey değil mi ? Senin en güzel gün lerinin geçtiği bu gök altında benim şimdi, bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen saatlerim uzayıp gidiyor... Her ne hal ise, geç şimdi bunları... Hiç olmazsa haftada bir bana mektup göndermeyi unutma! İhmal etme ! Kavuşalım derim, kavuşalım tezden.. .
Nâzım Hikmet
Haziran l, 1933
Hatçem,
Sağ salim Bursa'ya ulaştık. Rahatımız iyicedir. Mahkemenin ne zaman başlayacağı daha belli değil. Bu da tabii. Çünkü buraya geleli daha 24 saat bile olmadı.
Aramıza dağlar denizler girdikten sonra hasret ve göreceklik bir kat değil kat kat arttı. Tez kavuşsak derim. Sen de öyle dersin, bilirim. Ama bakalım hadisat ne der?
Yirminci asra dair
Uyumak şimdi
Uyanmak yüz yıl sonra sevgilim
Hayır
Kendi asrım korkutmuyor beni
Ben kaçak değilim
Asrım sefil
Asrım yüz kızartıcı
Asrım cesur büyük ve kahraman
Dünyaya erken geldim diye kahretmedim hiçbir zaman
Ben yirminci asırlıyım
Ve bununla övünüyorum
Bana yeter
Yirminci asırda olduğum safta olmak
Bizim tarafta olmak
Ve dövüşmek yeni bir âlem için
Yüz yıl sonra, sevgilim
Hayır, her şeyden evvel ve her şeye rağmen daha evvel
Ve ölen ve doğan
Ve son gülenleri güzel gelecek olan yirminci asır
Benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem
Senin gözlerin gibi Hatçem
Güneşli olacaktır
— Uyumak şimdi,
uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim…
— Hayır,
kendi asrım beni korkutmuyor
ben kaçak değilim.
Asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
büyük
ve kahraman.
Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Ben yirminci asırlıyım
ve bununla övünüyorum.
Bana yeter
yirminci asırda olduğum safta olmak
bizim tarafta olmak
ve dövüşmek yeni bir âlem için…
— Yüz yıl sonra, sevgilim…
— Hayır, her şeye rağmen daha evvel.
Ve ölen ve doğan
ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır
(benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem),
senin gözlerin gibi, Hatçem,
güneşli olacaktır…