Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. Özellikle tıbba ilginiz varsa müthiş bir kitap..
Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün
Beynine Bir Kez Hava Değmeye GörsünFrank T. Vertosick Jr. · Tübitak Yayınları · 20211,030 okunma
328 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir Perry Mason romanı daha. Mauvis Maede adındaki bir yazar, sekreteri olan Gladys Doyle'u bir şahısla kendi yerine toplantı yapması için gönderir. Bu arada kestirme yoldan gelebilmesi için bir harita yardımıyla bazı tavsiyelerde bulunur ancak hava durumundan dolayı gece bir yerde kalan Gladys, kendisi uyurken işlenen bir cinayetin zanlısı olur. Mason yine ustaca bir şekilde olayı çözer. Komiser Tragg ve Savcı Hamilton Burger bu kitapta da mevcut
Gör Duy Sus
Gör Duy SusErle Stanley Gardner · Akba Yayınları · 19714 okunma
Reklam
538 syf.
6/10 puan verdi
Tasvirler konusunda oldukça zengin romanlar yazan Verdon'ın bu romanında yine emekli emniyet mensubumuz Gurney iş başındaydı. Hasbelkader kendisini içinde bulduğu on yıl önce işlenmiş cinayetler zincirinin çözümsüz kalmışlığı, kendi ruhunda yaşadığı çalkantının çözümüne bir vesile oluşturur.bir önceki romanını okuyanlar bilir; olayların sonunda Gurney ölümün oldukça kıyısından dönmüştür. iyileşme süreci fizyolojik açıdan olduğundan çok ruhsal anlamda güç olmuştur.isteksizce içine çekildiği olaylar Gurney'i Gurney yapan algılama ve çözümleme yeteneğini yeniden ortaya koymasını gerektirir. önceki romanı olan "gözlerini sımsıkı kapat" bir polisiye romanda isteyebileceğiniz pek çok unsuru yakalayabileceğiniz bir romandı bence. heyecan, muamma, failin psikopatlık düzeyi...vs.Bu romanda pek çok anda "hadi ama gör artık şu ayrıntıyı" dediğim anlar yaşadım.ilk anda tanımlanan kişiliklerden huylandığım kişinin katil olma ihtimalini göz ardı etmek için bayağı bir uğraşmam gerekti. Hele son kısmında yok artık bu kadar da abartılı olamaz dedirtti. Bu roman bence yazarın emeklilik buhranı yaşadığı bir evreye denk gelmiş. Romanın geneline hakim olan hava Gurney'in hayatını, ilişkilerini, kendisinin duruşunu sorgulaması şeklindeydi.Edebi anlamda bence çok keyifliydi.Özellikle gurney'in eşiyle ilişkisini ve eşinin kişiliğini irdelediği anlar beni çok etkiledi.ama tabi ki bu romanı elime alma nedenim şöyle çatır çatır bir polisiye roman okumaktı.bu beklentimin kısmen hüsranla sonlandığını belirtmek isterim.
Şeytanı Uyandırma
Şeytanı UyandırmaJohn Verdon · Koridor Yayıncılık · 20139bin okunma
Mavi gözlü şaiirin çok sevdiğim bir şiiri O diyor ki bana: - Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana… Deeeert çok, hemdert yok Yüreklerin kulakları sağır… Hava kurşun gibi ağır… Ben diyorum ki ona: - Kül olayım Kerem gibi yana yana. Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
Ben/im Benim geceyi söndüren sonsuz parmaklı büyücü, bulutların arasından şehre güneşi dağıtan benim. Sabahın mor kıvılcımını, piyanodaki son at, dalga ve dalgakıran benim. Mektup benim, zarf ben, benim yelkene dolan hava, yelken, yelkende parçalanan martı ve hallaç benim. Benim bu ayna, bu suret- Bu yüz: Benim.
“Tanrım, geceyi bizim için mi böylesine gizemli ve güzel yaptın? Benim için mi? Hava ılık, ayışığı açık penceremden içeri dolmakta. Oturmuş, göklerin sonsuz sessizliğini dinliyorum. Bütün varlıklardan hayranlık duyguları yükselip birbirine karışıyor; sözcüklerle anlatılamayacak bir coşkuyla dolu gönlümü alıp sürüklüyorlar sanki. Dua ederken bile sakin değilim. Eğer sevginin sınırları varsa, bu sınırları insanlar koymuştur Tanrım, Sen değil.”
Reklam
Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar mı zor? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünden sözler mi söylemeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri... Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır!
Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamarasındayım. Yine hava karlı. Yine İstanbul çirkin. İstanbul mu? İstanbul çirkin şehir. Pis şehir. Hele yağmurlu günlerinde. Başka günler güzel mi, değil; güzel değil. Başka günler de köprüsü balgamlıdır. Yan sokakları çamurludur, molozludur. Geceleri kusmukludur. Evler güneşe sırtını çevirmiştir. Sokaklar dardır. Esnafı gaddardır. Zengini lakayttır. İnsanlar her yerde böyle. Yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek.
Güzel yer, güzel yer Alemdağ. Şu saatte on beş metrelik ağaçlarıyla, Taşdelen'iyle, yılanıyla... Ama kış günü yılanlar inindedir. Olsun. Hava Alemdağ'da ılıktır. Güneş yaprakları kıpkızıl ağaçların içinde doğmuştur. Gökten parça parça ılık bir şeyler yağmakta, çürümüş yaprakların üstüne birikmektedir. Taşdelen parmak gibi akar. İçimizi şıkır şıkır eden bir maşrapayla önce içimizi, sonra çırılçıplak soyunarak dışımızı yıkıyor. Su içmeye gelen bir tavşan, bir yılan, bir karatavuk, bir keklik Polonezköy'den şerefimize kaçıp gelmiş bir keçiyle alt alta üst üste oynaşıyoruz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.