Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan kalbinin içinde ne olduğunu bilmiyorum. Kendi adıma yeterince kalp gördüm aslında; hatta elimde bile tuttum. Kimi genç ve güçlüydü, kimiyse eskimiş, yıpranmış, tıkanmış... Çoğunun, üzerine mermi veya bıçakla açılan küçük deliklerden koca bir hayat akıp gitmişti. Bazılarının durmasınaysa zehir veya korku sebep olmuştu. Birkaç tanesi patlayarak binlerce küçük parçaya ayrılmış veya korkunç bir travmayla lime lime edilmişti. Neticede hepsi ölmüştü. Yine de bu kalplerin içinde ne olduğunu hiçbir zaman gerçekten bilemedim, hiçbir zaman da bilemeyeceğim. Ben onları görene kadar içlerinde barındırmış olabilecekleri hayaller, umutlar, korkular, hayaletler veya tanrılar, utanç, pişmanlıklar, öfke ve sevgi çoktan tükenmiş oluyor. Yaşam, yani ruh, çoktan akıp gitmiş oluyor. Geriye sadece kanıtlar kalıyor.
Artık eskisi gibi kendim hakkında o kadar kötü düşünmeye­ceğim.Biliyor musunuz, belki kendimi suçlu, günah işlemiş biri olarak -böyle yaşamak suç ve günahtan başka nedir ki!- görmekten vazgeçerim.Sakın söyle­diklerimde bir abartmanın bulunduğunu düşünmeyin! İnanır mısınız, bazen öyle sıkıntılı, öyle bunaltıcı anlarım oluyor ki,gerçek bir hayatı yaşamaya gücümün yetmeyeceğini; gerçekleri,akıp giden olayları kavra­makta çok geri kaldığımı, duygularımın körleştigini hissediyor, kendi kendime lanet okuyorum. Hayaller içinde geçirilen gecelerden sonra ayılmanın gerçek dünyaya dönmenin ne kadar korkunç oldugunu bile­mezsiniz.Evet, bir de çevrenize bakarsınız ki,insanlar delicesine akan hayat seli içerisinde yaşayıp gidiyorlar. Ismarlama olmayan; hayal gibi, düş gibi uçup gitme­yen, durmadan yenilenen, her an genç kalan, bir saati bir saatine uymayan gerçek bir yaşam onlarınki.
Reklam
Hayat, her birimizin derinlemesine arzuladığı ve beklediği özel anlara sahne olur. Bu anlar, bazen beklenmedik bir mutlulukla karşımıza çıkarak, umutlarımızı yeşertir. Ancak hayatın akışı her zaman isteklerimiz doğrultusunda ilerlemez; zaman zaman karşılaştığımız hayal kırıkları, beklentilerimizin sarsılmasına neden olabilir. En çok istediğimiz şeyler bazen en ulaşılmaz olabilirken, bazı hayaller gerçekleştiğinde, beklediğimiz tatmini bulamayabiliriz.
Sayfa 12 - Alaska YayınlarıKitabı okudu
Böyle söyleyen anne-babalara sormak gerekir: "Siz çocuklarınızı terbiye ederken yükselmeleri için onlara kartal kanatları mı taktınız? Yoksa bu kanatları kökünden mi yoldunuz?" Çocukları büyüyüp oğlanları delikanlı, kızları genç kız olunca, anne-babalar geleceklerine dair pembe hayaller kurarlar. Oğullarını mühendis, doktor, tüccar,
Belki tüm hayaller başarıya ulaşmaz ama her başarının yolu, hayal etmekten geçer.
Mücerret öğütler kâfî gelseydi, elle tutulur sıkıntı ve belalara gerek kalmayacaktı. O zaman tekdüze bir hayat biçimi insanları belki de bunaltacak ve hayat bu kadar değerli olmayacaktı.
Sayfa 66 - Beyan YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hayat kumsalda nasılsa hayaller ve çakıllarla geçer Ne koksam karar veremedim Kendi başına yanan asırlık bir ağaç gibi güçlü, hazin
"...Bu arada çevrende insan kalabalığının canlı girdabının nasıl kükreyip dönendiğini duyarsın, duyarsın, görürsün nasıl yaşıyor insanlar – gerçeklikte yaşıyorlar, görürsün, yaşam onlar için ödünç alınmış değil, yaşamları uyku gibi, hayal gibi uçup gitmiyor, yaşamları sonsuza dek yenileniyor, sonsuzca gençler ve bir saatleri diğerine benzemiyor; o zaman nasıl da neşesiz ve sıradanlık ölçüsünde tekdüze oluyor korkak fantezi, gölgenin, fikrin kölesi oluyor, beklenmedik biçimde güneşi örten ve böylece güneşine çok değer veren, gerçek bir Petersburg'lunun kalbini sıkıntıya boğan ilk bulutun kölesi oluyor – o sıkıntıyla da nasıl bir fantezi doğuyor artık! Hissedersin sonunda yorulduğunu, sonsuz çabada yorulduğunu bu yorulmaz fantezinin, çünkü sonuçta olgunlaşırsın, önceki ideallerini geride bırakırsın: Küle kalıntıya dönüşürler; eğer başka bir hayat yoksa, onu bu kalıntılardan inşa etmek gerekecektir. Bu arada ruh hep başka bir şey diler ve ister! Ve hayalperest boş yere, külleri karıştırır gibi eski hayallerini karıştırır, o küllerde bir kıvılcım olsun bulmaya çabalar; onu üflemek, soğuyan kalbini canlanan ateşle ısıtmak ve ondan daha önceden tatlı tatlı gelmiş, ruhu huzursuz etmiş, kanı kaynatmış, gözlerinden yaşlar akıtmış ve kendisini görkemli biçimde kandırmış olan şeyi tekrar diriltmek için! Biliyor musunuz, Nastenka, nereye vardım? Biliyor musunuz artık kendi duygularımın yıldönümünü kutlamaya, daha önce hoş gelmiş, aslında hiç olmamamış bir şeyin yıldönümünü kutlamaya kadar varırdım – çünkü bu yıldönümü bütün o boş, amaçsız hayaller için kutlanıyor..."
Doyurulmamış hevesler, hayata geçmemiş fikirler, esaretin boğduğu hayaller, korkunun sindirdiği cüretler demek bir yere gitmiyormuş. Alın bakın işte ne varsa orada duruyor. Soğumuş bir magma eriyiği gibi kıpkızıl akıyorlar içinde.
Siz hayaller içinde geçirilen bir geceden sonra ayrılmanın ne demek olduğunu bilemezsiniz. Ama bir de çevrenizdekilere bakın, insanlar hayat seli içerisinde yaşayıp gidiyorlar. Onlarınki ısmarlama olmayan, sürekli yenilenen, bir saati bir saatini tutmayan bir hayattır. Halbuki karanlığın ve düşüncenin tutsağı olan bir hayat bıktırıcıdır. Her an uçup gidebilir, can sıkıcı bir tekdüzeliği vardır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.