Yazar, bağlılık, iç güdü, sevgi, sadakat, öfke ve menfaat gibi kavram ve duyguları köpekler ve insanlar üzerinden anlatarak onların ve yeryüzündeki diğer canlıların yaşamına etkisini ve yaşamlarını nasıl şekillendirdiğini ortaya koymuş. Kitapta, insanların kendi menfaat ve amaçları uğruna başka canlıları acımasızca feda edişlerini açıkça görüyoruz... İlk basım yılı 1903. Bununla birlikte o zamanlarda karanlık bir kitap olduğu gerekçesiyle birçok ülkede yasaklanmış. Kitap, sade, akıcı, sürükleyici bir dile, düşündürücü, sorgulayıcı bir anlatıma ve içeriğe sahip.
Kitap sayesinde kendi yaşantımıza, kendi hayatımıza doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Hayatımızın kontrolü gerçekten bizim elimizde mi? Vicdan ve irademizle evet bir nebze de olsa bizim elimizde.. Peki ya geri kalanı? Biz kimiz sorusundan kaynaklı, kim olarak ve nerede ve tabii olarak hangi şartlar ile hayata adım attığımız; işte belki de bu noktada hayatımız elimizde değil. Ama ne olursa, kim olursak bir varoluşun içindeyiz. Ve içimizde gizil bir çağrı var, kendimizi kendimize çeken bir çağrı. Ama dışımızda da var o çağrı. Peki nasıl algılıyoruz, hangi çağrıya adım atıyoruz? Buck gibi mi? Bazı bazı içimizdeki o çağrıyı göz ardı, kulak ardı etmeden pür dikkat o çağrıyı beklemek, ayak diretmeden vahşetin kendisi olmak mı, yoksa dışarıdan gelen çağrı ile vahşete uğramak mı?
Kitabın okunmasını kesinlikle tavsiye ediyorum.
