Ben seni gömdüm Eva, mezarının kumlarını saygıyla öptüm. Seni düşündükçe içimden dolgun, pembe bir hatıra geçiyor, gülümseyişini düşündükçe üzerime Tanrı'nın rahmeti serpiliyor. Sen herşeyini verdin, her şeyini verdin sen, kendini hiç zorlamadan, çünkü gerçek hayatın memnun mutlu çocuğuydun sen. Ama benden bakışlarını bile esirgeyen ötekiler, benim bütün düşüncelerime sahip çıkabiliyorlar. Niçin? Bunu on iki aya, denizdeki gemilere sor, gönüllerin esrarlı Tanrısına sor...
Cidle
Hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.
Reklam
boş mu bilmem ama boşluğa bıraktırmasın yeter…
Yoksa boş bir hayalin peşi sıra mı sürükleniyordum, rüzgârın önünde savrulan kuru yaprak misali?
Amcaoğullarımız yakamızdan ellerini çekmezler. Kâbil'in çocuklarını kastediyorum. Üç işbirlikçi, her zaman ve her yerde hep birlikte hareket eden üç hemfikir! Kurdun elinden zorbalık kılıcını alsan fare servetle seni satın alır; satılmazsan tilki din ile seni aldatır; bu olmazsa ilimle, bu olmazsa, sanatla, o da olmazsa felsefeyle, ideolojiyle... Olmazsa oyunla, o da olmazsa dolambaçlı yollarla, danışıklı dövüşlerle, bu da olmazsa ağlayıp sızlamalar, yalvarıp yakarmalar, dövünmeler, ah vah etmeler ve zihnî ve ruhî meşguliyetlerle... Olmazsa kinler hep tarihe, aşklar da ölüm sonrasına aittir diyerek "hâl"den gaflet eden her şeyle, bu da etki etmezse tüketim, zevk, eğlence, gösteriş, lüks, rütbe, makam, varlıklılık, borç, kredi, taksit ve köpek dolastirma çılgınlıklarından dem vurup adını "yaşam" koymakla, çalışma ve fazla mesaiden dem vurup adına "refah" diyerek korku, endişe, dalkavukluk ve zevkle, ömrü gece gündüz koşturarak geçirmekle, kendini bir kaç yıl geri alma duygusuyla bütün özgürlük, değer ve fırsatları "lüks"e kurban etmekle, geçmişte yediğin şeyler için geleceğini modern patronlara, modern tablete adamakla, "rahat vasıtalarını" satın almak için"hayatın rahatı"nı saymakla; ölünceye kadar koşturup ömründe bir an olsun düşünmemekle, anlamak için bir fırsat yakalamamakla... Bunlarda yetmezse caz, eğlence ve seks şamatasıyla; bu da mı olmadı, o takdirde tasavvuf cezbesiyle, uyuşturucu, eroin, esrar, LSD ve daha başka binlerce ayak oyunlarıyla, binlerce hak ve bâtılla, seni kendinle meşgul edip oyalayacak, haktan gafil kılacak her şeyle!
Sayfa 190 - Fecr Yayınları
Her türlü istemenin temeli ... ihtiyaç, eksiklik, ve dolayısıyla acıdır, ve bizatihi doğası ve kökeni geregi (her canlının) bu sebepten ötürü acı çekmek kaderinde vardır. Buna karşılık eger o isteyecek nesnelere/peşinde koşacak hedeflere, çok kolay elde edildiklerinden ötürü evvelkilerin esrarı kolayca dağıldığı için, sahip değilse bu defa korkunç bir boşluğun ve can sıkıntısının pençesine düşer; bir başka ifadeyle onun bizzat varlığı ve varoluşu kendisi için tahammül edilmez bir yük haline gelir. Bu yüzden onun hayatı tıpkı bir sarkaç gibi ıstırap ve cansıkıntısı arasında salınır durur ve bu ikisi arasında nihai bileşenlerdir.
Reklam
1.000 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.