Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seni sana anlatabilsem Mete
Haydi, Mehlikal Bir idam mahkûmunun son isteğini yerine getir ve bana kahramanlık masalları anlat! Çok şey mi istedim senden? İçinde mağlubiyet olan, gözyaşı, acı, hatta yokluk olanı İnkılap bekleyen hayatları anlat mesela! Ya da benim perişan halimi... Bana Alparslan'ı değil Romen Diyojen'i anlat. O mağlup ordusuyla düştüğü perişan durumu. Fatih'i değil Yıldırım Beyazıt'ı anlat. Timur'un karşısında aldığı mağlubiyet sonrası beraberinde götürülürken içinde bulunduğu psikolojiyi anlat! Galip komutanları zaten herkes biliyor! Alparslan'ın Anadolu'ya girişini, Fatih'in İstanbul'u fethini! Galip insanları da... Peki ya mağluplar... Mağluplar ne olacak?
▲ Ali Galip, kekeleyerek bir şeyler söylemek istediyse de Yarının Adamı müsaade etmedi: "Size daha ağır muamelede bulunabilirdim. Emekli bir asker olmanıza hürmet gösterip bu kadarla yetiniyorum. Şu kadar ki aklınızı başınıza almaz, haddinizi tanımaz, dilinizi de kısmazsanız akıbetiniz vahim olur. Haydi buyurun, yerinize gidin. Derin derin düşünün.... Yalnız şunu unutmayın ki Anadolu'da sizin gibilerin ve efendilerinizin düdüğü ötmez, ötemez."
Reklam
Diğer misal, Balkan Harbi ’nde ben Edirnedeydim. Bulgar ordusu Çatalcaya yürürken, İstanbulda aileler arasında bozgun yapmış. Bazıları Anadoluya kaçmışlar. Birkaç komşu anneme gelmişler, “Bulgarlar İstanbul ’a gelirse bizleri keser, haydi Anadolu ’ya geçelim” demişler. Annem de cevap olarak, “Oğlum Edirnede muhasarada, Bulgarlarla muharebe ediyor. Mümkün olsa ona yardıma giderdim. Ben kapımın arkasına satırı hazırladım. Kapımı açacak Bulgarın kafasına yerleştireceğim. Siz de benim gibi yapın” demiş.
Vaktiyle bir Atsız varmış var olsun!
DAVETİYE Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Düce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür; Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden
Rumların Galibiyetini Haber Veren Kur'an Mucizesi
Romalılar'ın bu mağlubiyyeti haberi, Mekke'ye vasıl olduğu zaman müşrikler, ferahlamış ve müslümanlara karşı şematet yapmışlardı: «Siz ve Nesârâ ehl-i kitabsınız. Biz ve Faris ümmîyiz. Bizim ihvanımız, sizin ıhvanınızı tepelediler. Biz de, sizi tepeleriz.» demişlerdi. Bunun üzerine bir mu'cize-i Muhammediyye olmak üzere bu âyet
Sayfa 255 - 6.cild 30/1-4 tefsiriKitabı okuyor
Altay Türkü aktarımından:
Tabiatı kutsallaştırdıkları kabul edilen Altay'ların inanç bi­ çimleri Kam'lıktır. Kamlık inancına mensup olarak hayatını sür­ düren Türkler dünyada fazla değildir. Altay Türklerinin 2.000 yıl önce yaşadıkları bölge Ötüken olarak bilinir. Burası Göktürk Kağanı Kutlu Bilge Kağanın, Orhun ırmağı kenarına yazıp dik­ tirdiği Bengi taşlarının yurdudur. Bize göre o taşlarda "Türk es­ki öz yurduna dön" yazılmaktadır. Biz Altay Türkleri, Rus ve Hıristiyan olmadığımızın bilinmesini istiyoruz. Biz Musevi de değiliz. Biz Altay dağlarında yaşayan ve unutturulmak isteni­ len, çağdaş bir dine mensup Türk soylu bir halkız. Batlıların Şa­ manizm dediği Kam Dini inancına mensubuz. Kamlık ata ruh­ ları esaslı bir dindir. Bu özel inanca göre Atalarımızın ruhu bize güzel bir güç verir. Konumuz olan Nevruz'a dönelim sizin Nev­ruz bayramını biz, Yılgayak (Yılbaşı) olarak kutlarız. Bu bay­ ram bizde üç bin yıldır kutlanmaktadır. Kutlama sebebimiz Tanrı ve Atalarımızın ruhları, karı buzu eritir. Böylece yeşil or­taya çıkmış olur. Yeşil demek hayat dernektir, canlılık demektir. Toprak canlanınca bütün hayvanlar yeşil ota kavuşurlar, insan ve topraktan çıkan bereketi alırlar. Tanrı insana "toprakla uğraş ondan çıkani yanına al, istifade et" dedi. Ata ruhları da bize "Haydi öz yurduna sahip çık toprağa hayvana bitkilere sahip ol" dedi.
Reklam
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
DAVETİYE — Hüseyin Nihal ATSIZ
Bu şiiri Kağan Çapar'ın enfes sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. YouTube ve Spotify linklerini bırakıyorum. Spotify: open.spotify.com/track/4Kp9q4DgN... YouTube: youtu.be/V0PN06RmYjQ?fea... DAVETİYE Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce, italyanlar başvekili muhterem Duçe! Duydum
Oğul... Şimdi söylüyorum. At, binicisine bağlıdır. Atın üstündeki binicisi cesursa, at da cesurdur. Düşünceli dalgınsa, at da dalgın olur. Kederliyse, at öyle. Sevinçliyse, at da sevinçli olur. Yılgınsa, at da öyledir. Korkarsa at da korkar. Korkudan titrerse, at da titrer. Bak oğul, bak, ata bak... Dizleri titremeye başladı. Haydi oğul, yüreğinden şu korkuyu sil at, yoksa at bizi dağlarımıza götüremeyecek.
. “Sen yüreğini düzelt yeter ki, oğul. Yüreğinden korkuyu at oğul, at. Atmazsan yandık. Haydi oğul, topla kendini...” .
Sayfa 43 - YKY yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Anadolu Çınarı keşfediyor,Yeniden!
Anadolu şehirlerini günübirlik mesire yerleri gibi görmeye başladım. İnsanları heyecanlı, inatçı misafirperver;fakat hareket ve(haydi açık konuşalım)derinlikten uzaktı. Büyük sistemin incelik ve numaralarına akıl erdirmek,hele Sisteme bayrak açmak onların harcı olamazdı!
Sayfa 26 - Küre yayınlarıKitabı okudu
Davetiye
Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar… Bizim için savaş düğündür; Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
297 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.