Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evvela çocukları izledi Veli Demir. Beyin kıvrımları yeteri kadar gelişmediği için düşünceden ve hatta hislerden bile fazlasıyla uzak davranışlar sergileyen bu patates kafalı yaratıklar insanın bozuk doğasının gözlemlendiği ilk duraklardı. Hayır, aptalca oyunlar oynamaları veya sağa sola koşturmalarını kastetmiyordu. Arzulamanın en ilkel halini
"Kahretsin D−Day, beni izletiyorsun değil mi?" "Michael, bunu yapmayacağımı mı sanıyordun, en önce senin güvenliğin için." "Sakın bana MiT'in de işin içinde olduğunu söyleme." "Hayır, henüz değiller ve büyük ihtimalle de olmayacaklar ama Türklerin kurduğu bir gizli örgüte bu dosyayı aktarmayı düşünüyorum. Kendilerine Gri Takım diyorlar. Bunların bazılarını tespit ettik, bunlardan birisine dosyayı vereceğim. Bunu yapmak zorundayız. Amerikalıların kolay iş çevirmesini istemiyorum ve eğer bu bir dövüş olacaksa adil bir dövüş olmalı, hah hah ha!" "Gri Takım mı? Kim bu adamlar, garip bir isim." "Milliyetçi bir Türk yer altı örgütü. Bu konuda fazla bilgi de yok zaten. Aslına bakılırsa sıradan bir yeraltı örgütü ama yurtdışı kolları zamanında çok genişmiş. Şimdi yurtdışında pek az ajanları var, birisi Gökhan Birdağ diye orta yaşlı bir ajan. Fransa'da Frank Consal takma ismiyle hayatını sürdürüyor. Dosyayı buna vermeyi düşünüyorum, Türkiye'ye dönüp bu dosyayı bir yerlere ulaştırmasını istiyoruz."
Reklam
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Maymunların Efendisi” Hikâyesi Liu-Ji tarafından yazılan bir 14. yüzyıl Çin hikayesi, Chu adlı feodal devlette, yaşlı bir adam maymunları emrinde tutarak hayatta kalmıştır. Chu halkı onu ju gong, (maymun efendisi) olarak adlandırmıştır. Yaşlı adam, her sabah maymunları bahçesinde toplar ve en yaşlı olanına liderlik yapmasını ve diğerlerini çalılardan ve ağaçlardan meyveler toplamak için dağa götürmesini emrederdi. Her maymunun topladığı meyvelerin onda birini yaşlı adama vermesi kural idi. Vermeyenler, acımasızca dövülürdü. Tüm maymunlar şiddetli şekilde acı çekiyorlar, fakat şikayet etmeye cesaret edemiyorlardı.Bir gün, küçük bir maymun diğerlerine sorar : Çalılık ve ağaçlardaki tüm meyveleri yaşlı adam mı dikti ? Diğerleri yanıtlar : Hayır, onlar doğal olarak yetişir. Küçük maymun tekrar sorar : Meyveleri yaşlı adamın izni olmadan toplayabilir miyiz? Diğerleri yanıtlar :Evet, yapabiliriz. Küçük maymun devam eder : O halde, neden yaşlı adama bağımlıyız, neden ona hizmet ediyoruz? Küçük maymun henüz cümlesini bitirmeden, tüm maymunlar aniden aydınlandı ve uyandılar. Aynı gece, maymunlar yaşlı adamın uyuduğunu gördükten sonra, içinde tutuldukları kampın tüm çitlerini yıktılar ve kampı tamamen yok ettiler. Ayrıca, yaşlı adamın deposundaki meyveleri alarak kayıplara karıştılar ve bir daha da dönmediler. Yaşlı adam sonunda açlıktan öldü. Yu-li-zi der ki, dünyadaki bazı insanlar halklarını adil ilkelerle değil, hilelerle yönetirler. Onlar da aynen maymunların efendisi gibi değil midirler? Onlar sersemliklerinin farkında değildirler. Halkları aydınlandığında, onların hileleri artık işe yaramayacaktır.
"Beni teselli eden tek şey, ölümden sonra yok olma umuduydu. İkinci yaşam fikri beni korkutuyor, yoruyordu. Henüz içinde yaşadığım dünyaya alışmamıştım. Dünya artık ne işime yarardı ki? Bu dünyanın benim için değil, bir avuç hayâsız, yüzsüz, dilenci tabiatlı, çokbilmiş, kabadayı, gözü gönlü aç insanlar için olduğunu hissediyordum. Bunlar dünyaya uyumlu olarak gelmişlerdi; yeryüzünün, gökyüzünün güçlüleri karşısında, kasap dükkanının önünde bir parça et için kuyruk sallayan aç köpek gibi dileniyor, yaltaklanıyorlardı. İkinci yaşam fikri beni yoruyor, korkutuyordu. Hayır, kusturucu bu dünyaları, uğursuz kılıkları görmeye ihtiyacım yoktu. Tanrı, kendi dünyalarını gözüme sokacak kadar görgüsüz müydü? Yalan söyleyecek halim yok ya; yeni bir dünyayı yaşamam gerekiyorsa, düşüncelerimin, duygularımın hissizleşip ağırlaşmasını, zahmet çekmeden nefes almayı arzu ederdim."
512 syf.
·
Puan vermedi
Kötülüğün Dokunuşu
Kötülüğün Dokunuşu
Kötülüğün Dokunuşu
Scarlett St. Clair
Scarlett St. Clair
“BEN YAŞAMIN TANRIÇASIYIM,” DEDİ PERSEPHONE. “ÖLÜMÜN KRALİÇESİYİM.”Persephone ve Hades nişanlandı. Buna karşılık Demeter, New Greece’i felç eden bir kar fırtınası yarattı ve onlar nişanını bozana kadar da buna son vermeyi reddetti.Olympos’lular araya girdiklerinde, Persephone geleceğinin bu kadim tanrıların elinde olduğunu
Kötülüğün Dokunuşu
Kötülüğün DokunuşuScarlett St. Clair · Martı Yayınları · 202438 okunma
Reklam
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.