Öncelikle herkese merhabalarr,
Uzun zaman oldu, buralara kendimden bir şeyler bırakmayalı...
Bir kitap sadece kağıtlardan ve sözcüklerden bir araya gelmiş bir bütün müdür? Tabiki hayırrrrr dediğinizi duyar gibiyim :))
Jack London kalemi, hayal gücü, kurgusu, dili güçlü bir yazar. İlk olarak hepimizin malumu olan
Martin Eden kitabını okumuştum. Kalınlığıyla göz korkutan fakat okudukça kendileştirdiğimiz bir karakterle birlikte yaşadığım hezeyanlar, heyecanlar, çaresizlikler ve sonunda bir vazgeçişe ya da teslim oluşa giden bir kitaptı.... Konumuza dönelim ;)
Kitap bir kurt köpek karışımı bir kurdun yaşamını gözümüzde canlandırıyor. Canlandırıyor diyorum çünkü canlı canlı görürmüş gibi okutuyor sayfa sayfa... Sözcükler ardı ardına dizilmemiş öylesine. İnce ince, ayrıntılarıyla, özenle...
Bir kurdun yaşamı olarak bakamayacağımız kadar biz, kendimizi ötekileştiremeyeceğimiz kadar bizden..
Tespitler, nokta atışı cümleler, tüm ilkelliği ile ne kadar da benzer dediğim, hasta olduğum günlerde uzak diyarlardan bir serüvendi.
Bazen geç kalırız ya da tam vaktidir.. Bir adım ötenizdeyse alın elinize gitsin..
Naçizane
Saygılar, selamlar...
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,3bin okunma
Tatlı ya da çikolatalara param yetmedi. Boş bir kutu isteyip çıktım. Mahallenin köşesinde duran tatlıcıdan bir kutu halka tatlısı aldım. Sanki başka bir adı daha vardı bunun ama aklıma gelmedi.
... Burada Büyük Bay Golyadkin Türklerin uykuda bile tanrının adını anmakta haklı olduklarını belirtti. Sonra, Türklerin peygamberi Muhammed hakkında kimi alimlerin attığı bazı iftiralara katılmadığını belirten Bay Goldyadkin onu bir anlamda büyük bir siyasetçi olarak kabul ettiğini belirterek, bir derlemede okuduğu cezayirdeki ilginç bir berber dükkanını anlatmaya başladı. Misafir ve ev sahibi uzun bir süre Türklerin saflığına güldüler ama afyonun etkisiyle şahlanan hayret uyandırıcı fanatizmlerinin hakkını vermeden de geçmediler...
Benim bu hayatta en zorlandığım şey hayır demek. O kadar zor ki hayır demek. Hayır derken sanki ruhum bedenimden çıkıcak gibi hissediyorum. Bu yüzden bu zamana kadar kimseye hayır diyemedim ve insanlar ne derse yaptım. Kendi düşüncelerimi, kendi isteklerimi söyleyemedim. Hep başkaları ne istediyse ne söylediyse kırılmasınlar diye sustum ya da evet deyip yaptım. Onlar kırılmasın diye uğraşırken kendimi unuttum. Ne istediğimi ne sevdiğimi UNUTTUM. Ben kendimi kaybettim hayır diyemediğim o sorular içinde. Ve o kaybolan kendimi nasıl bulucam hiçbir fikrim yok.
Bir çocuk olarak...
Son zamanlarda haberlerde hep çocuk tecavğzğnden bahsediliyor
elmalı davasıda bundan saddece biri
1kya girdiğim zaman ana ekranda sürekli tecavüz edilme konusu var
buna bir dur demeliyiz
çocukların psikolojleri bozuldu
ben artık korkumdan arkama bakmadan yürüyemiyorum
tacize HAYIRRRRR
Vasatın altı...kitap bi psikoloji kitabı gibi görünse de hiç alakası yok...yazar kişilikleri abartılı betimleyerek narsistliği ve borderline kişilik bozukluğunu anlatmaya çalışmış...ama başarı oranı çok düşük. immatür kişiliklik sahibi iki karekterin aşkını anlatıyor bence...ama en önemli eleştiri kitabın bir yetişkin romanı olması , abartılı cinsellik ,madde kullanımına özenti... gibi durumların okuyucuya uyarı şeklinde sunulmaması bu kitap +18 ben sizi burdan uyarmak isterim...beğendim mi ??hayır...tavsiye eder miyim? Hayırrrrr...
Yazar iyi ki adın ve soyadını sakladın bence böyle devam et
Çocukluğun o uzak, yarı gölgeli bahçesi gibi bir yerdeydim ben. Kimse kimseye, göz göze nasıl bakar bilmezken. O benim gözlerime niye öyle neden öyle hangi öyle nasıl öyle bakmıştı ki, ben sağ elimle kalbimi yoklamıştım.