Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Zaman Makinesi İnceleme
“Zaman Makinesi” (The Time Machine), İngiliz yazar H.G. Wells tarafından yazılmış ünlü bir bilim kurgu romanıdır. Kitap, 1895 yılında yayımlanmıştır ve bilim kurgu türündeki ilk zaman yolculuğu hikayelerinden biri olarak kabul edilir.
Hikaye, bilim adamı ve anlatıcının anlatımıyla ilerler. Anlatıcı, arkadaşlarını ağırladığı bir akşam yemeğinde, Zaman Yolcusu olarak bilinen bir bilim adamıyla tanışır. Zaman Yolcusu, zamanın dördüncü boyutta bir boyut olduğuna inanarak, bir zaman makinesi icat ettiğini ve bu makineyle zaman içinde yolculuk yapabileceğini iddia eder.
Zaman Yolcusu, arkadaşlarına zaman makinesini göstermek ve zaman yolculuğu yapmak için hazırlıklar yapar. Ardından, zaman makinesiyle geleceğe doğru bir yolculuğa çıkar. Gelecekte, Dünya’nın farklı dönemlerini keşfeder ve insanlık tarihini gözlemlemek için gezinir.
Zaman Yolcusu, ilerledikçe, Dünya’nın farklı dönemlerinde insanlığın nasıl evrimleştiğini ve değiştiğini görür. İlk başta, kendisini muhteşem bir uygarlıkta bulur ancak sonraki zaman dilimlerinde insanlığın geriye doğru gittiğini ve yozlaştığını fark eder. Daha da ileri gitmeye devam ederken, insanların sonunda yarı-insan, yarı-hayvan yaratıklara dönüştüğü bir gelecekle karşılaşır.
Zaman Yolcusu, insanların zaman içinde nasıl değiştiğini gözlemlerken, kendi hayatını tehlikeye atar ve zorlu maceralar yaşar. Kitap, zamanın doğasını, insan evrimini ve toplumsal değişimi ele alan önemli bir bilim kurgu eseridir.
H.G. Wells’in “Zaman Makinesi”, bilim kurgu türünün öncü eserlerinden biri olarak, zaman yolculuğu kavramı ve insanlık üzerindeki zamanın etkilerini işleyen etkileyici bir hikaye sunar.
Kim hangisi?
Gerçek bir amaç için yola çıkan bir grup YOLDAŞ' ın amaçları dışına sürüklenen dönüşüm macerası güzel bir şekilde anlatılmış. Bir Stalizim eleştirisi olan bu yapıt meydana gelen toplumsal bozulmanın bir anda olmadığını, zaman içinde ufak çıkar ilişkileri ile başlayıp devasa bir TEK ADAM resijimine sürüklenişle olduğunu göstermektedir. Yönetim şekli ve yapısı ne olursa olsun hakkın sorgulamadan itaat ettiği her toplum düzeni yıkılmaya mahkûmdur.
Yoksa kavgada kimin insan kimin domuz olduğunu anlayamassınız!!!
Hangimiz insandık!?
Kendi insan(hayvan) çiftliğinin farkına varıyor insan. Aç olsada aptal bir olura tav olduğunu, birilerinin rahatı için hamal gibi çalışmanın (ç)alışkanlık olduğunu, hak ettiği muameleyi görmese de kendilerini savunduğu gibi gibi nice hülya ile yaşadığını idrak ediyor zihin . Sahiden kim kimdi . İnsanlar mı domuzlaşmıştı; domuzlar mı insanlaşmıştı bilemedik !!!!
·
Puan vermedi
Merhaba haftaya güzel bir kitapla veda edelim mi ??
Anlamını yitirirse bir gün hayat, nasıl yaşayacağını bilemez insan. Ne yiyeceğini, nasıl konuşacağını, nasıl yürüyeceğini dahi bilmez hale gelir. Vahşi bir hayvan mıdır yalnızlık?
Kitabımızın kahramanı Adem bey bir üniversitede hukuk profesörüdür.Yaşına rağmen çalışıyor çünkü sevgili karısı
1450 gramlık yük(!)
Homo sapiens, memeli bir hayvan türüdür. Bu türün bireyleri olarak bizi diğer hayvanlardan ayıran özelliğimiz karmaşık düşünebilme yeteneğimizdir. Türlü araç gereç kullanma yeteneği, kunduz, fare, fil, karınca gibi hayvanlarda da vardır. Ayrıca sorun çözmedeki beceri de başka hayvanlarda denk geldiğimiz bir özelliktir. Bizi diğer hayvanlardan
İnsanların zulmünden kurtulmak isteyen onlarca çiftlik hayvanı.
Çiftlik sahiplerini çiftlikten kovup çiftliğin sahibi oluyorlar ve adını da hayvan çiftliği olarak değiştiriyorlar. İnsan sevmiyorlar;
Dört ayak iyi
İki ayak kötü
Felsefeyle dolu bir bilimkurgu eseri
•Bilimkurgu türüne bayılanlar, okuduğu kitabın felsefi yönüyle düşünmeye sevk etmesini isteyenler için harika bir öneriyle geldim: Dünyalar Savaşı
•Öncelikle kitabın özeti niteliğinde arka kapakta ( Türkiye İş Bankası Yayınları) yer alan bir cümleyle başlayalım: Dünyalar Savaşı, Wells'in İngiliz emperyalizmi üzerine bir yorumu; 20. yüzyıl
Devrim ve Yıkılış: Hayvan Çiftliği'nde İnsanlığın Çöküşü
alegorik bir anlatımla toplumların çöküşüne ve totaliter rejimlerin doğuşuna dair ibret verici bir hikaye sunar. Basit bir çiftlik hayvanlarının isyanı ve özgürlük mücadelesi gibi görünen öykü, insanlığın açgözlülüğü, hırsı ve güç tutkusu gibi karanlık yönlerini ustaca bir şekilde açığa çıkarır.
Orwell, hayvan karakterlerini kullanarak farklı
Stephen King benim için her zaman konuya ve aksiyona kitabın ilk sayfalarında atlaması ile yer etmiş bir yazar. Daha ilk sayfalarda gerilmeye ve meraklanmaya başlıyor olmak bana King sevdiren en önemli sebeplerden. Bu kitabında ise diğer kitaplarından farkı olarak asıl olay ilk sayfalardan ziyade kitabın ortalarında hatta sonlarına doğru kopuyor, sabırlı okurlar açısından bu bir problem değil tabii.
Hayvanların öldüklerinde gömüldükleri zaman sahiplerine geri döndükleri bir mezarlık düşünün, üstlerinden hiç kaybolmayacak bir ölü kokusuyla.. Peki ölümden dönen bu hayvanlar döndüklerinde de aynı karakterde mi oluyorlar, dönen hayvanlar ölen hayvanlar mı yoksa onların bedeninde insanlığın arasına karışan bir ruh mu var? Peki ya bu mezarlığa bir insan gömülürse ne olur? İşte tüm bunların cevabı için hayvan mezarlığını okumamız gerekiyor.
Gelmiş geçmiş en büyük dehalardan biri olan İngiliz yazar George Orwell’in yazdığı bu alegorik roman, tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasında. Yine İngiliz Edebiyatı ve yine bir İngiliz yazar zekasıHastasıyım
Ben Orwell’in distopik romanı olan 1984’ü daha çok severim ve iki defa normal kitabını bi kaç kez de çizgi romanını hiç bıkmadan okudum.
Uzun Hikaye ( spoiler içermez)
Mustafa Kutlu'dan ilk okuma kitabım...
Hikaye anlatımında çok farklı bir biçim ile karşılaştım. Buna Mustafa Kutlu anlatım biçimi demişler... Buradaki hikaye, adı gibi uzun hikaye...Ana hikaye içerisinde yan küçük küçük hikayeler mevcut..... hikayede tanıtmadığı kimse yok...ama nasıl tanıtım ...Örneğin kahveciden mi bahsedecek. O kahvecinin anne ve babası kimdir, kişilikleri nasıldır, kahvecinin yaşadığı ortamdan kahvecinin kişiliğine anlatıp sonra olay döngüsüne geçiyor...hikayede geçen tüm kişiler bu şekilde anlatılmış....bu yüzden hiçbir karakter size yabancı gelmiyor, her biriyle yazar tarafından tanıştırıyorsunuz...
Hikayede hayatın her aşaması var, mutlu, hüzünlü, öfkeli, heyecanlı...Mustafa Kutlu bu anları öyle bir anlatmış ki...güzel anları tasvir ederken satırları doldurmuş, anlattıkça anlatmış...olumsuz anları ise birkaç cümle ile derine dalmadan dile getirmiş...iyilikleri övüp kötülüğü fazlaca bahsetmeyip düşüncede fazla yeretmemesini sağlamış...hikayede ölümler, ayrılıklar, mücadeleler yoğunlukta olmasına rağmen okuyucuyu bunlara takılıp bıraktırmamış, bu durumları atlatabilmeyi, hayata umutla bakabilmeyi, yeni başlangıçları ön planda tutmuştur.
İlgimi çeken bir nokta ise; Saka kuşu ve küpe çiçeği...hikaye kahramanları bir yere yerleştiğinde ilk fırsatta sahiplendikleri saka kuşu ve küpe çiçeği oluyor...o yerden ayrılırken onları götürmeyip yeni yerde tekrardan alıyorlar...Hayvan ve bitki...yeni yerlere yanlarında insan götürmedikleri gibi hayvan ve bitki de götürmüyorlar....Yeni yerlere yeni başlangıçlar....
#cadılarıncenneti #ledendessorcieres
Size kalbimi çalan bir Manga ile geldim bugün normalde Manga çok fazla okumuyorum ama okuyunca da bunun gibi harika konusu olanları tercih etmeye çalışıyorum. Öncelikle ben çizimlerini çok beğendim kapakta da kullanılan renkler harikaydı iç kapak da bence çok güzeldi.
Konusuna gelecek olursak insanların ne
Geleceğin Dünyasından Geçmişin İzleri
1960’lı yıllarda yazılmış, epik ve modern bir destansılığa sahip olan “Dune” evrenine giriş niteliği taşıyan bu yapıtın henüz ilk sayfalarında şu diyaloglar geçmektedir:
"Neden insanları bulmak için sınav yapıyorsunuz?" diye sordu.
"Sizi özgürleştirmek için."
"Özgürleştirmek mi?"
"Bir zamanlar, insanlar
