Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasraniyet ya intifa veya istifa ile terk-i silah edecektir. Zira birkaç defa yırtıldı, protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı; tekrar yırtılmağa hazırlanıyor. Ya intifa bulup sönecek veyahut doğrudan doğruya hakiki Hıristiyanlığın esasına câmi olan hakaik-i İslâmiyeyi karşısında görecektir. Beşer dinsiz olamaz. İşte bu sırr-ı azime, Hazret-i Peygamber (A.S.M.) işaret etmiştir ki: "Hazret-i İsa gelecek, ümmetimden olacak; aynı Şeriatımla amel edecektir."
27 Eylül de Anadolu' daki son otoritesini de yitirmek üzere olan İstanbul Hükümetinin arabulucu olarak atadığı Abdülkerim Paşa ile Mustafa Kemal gece boyunca telgraflaştılar. Abdülkerim Paşa Mustafa Kemal'in Selanik'ten eski bir arkadaşıydı ve bir derviş gibi konuşan, dürüst bir askerdi. Mustafa Kemal ile görüşmelerinde yarı-şaka, yarı-ciddi özel bir tasavvuf dili kullanıyordu. Mustafa Kemal ona 'Büyük Hazret' diye hitap ederken, Abdülkerim Paşa da 'Kutbü'l-aktap' (kutupların kutbu; dönemin en büyük din adamı) deyimini kullanıyordu. Ne var ki arabuluculuğu sonuç vermedi: Mustafa Kemal, Damat Ferit'in derhal istifası için ısrar etti.
Reklam
Bana liyakatımın çok fevkinde hüsn-ü zan eden ve teveccüh gösteren aziz ve muhterem ve mütevazi Sabri Kardeş! Bil ki çok günahkâr, çok âciz, fakir, müflis, ümmet-i Muhammed'den (A.S.M.) bir abdim. Dualarınıza çok muhtacım. Acz ve fakr arzuhalini kabul ettirerek hazine-i hâssa-i Kur'an'dan âleme muhtelif nam ve tarz ve şekillerde cevherler teşhirine muvaffak olan dellâl-ı Kur'an'ın kudsî hizmetinde kendisine yardım en büyük emelim ve en ciddî temennim, en mukaddes niyetimdir. Bu niyetim sebebiyle Nurlarla meşgul olmak saadetine mazhar olduğum dakikalarında, hilaf-ı me'mul bazı sözler kendiliğinden kalbime ve kalemime gelmektedir ki, bu marifet benim değil elbet muhakkak ve mutlak Hazret-i Kur'an'dan lemean eden Nurlara aittir. Öyle ise asıl üstad Kur'an'dır. Üstad-ı muhteremimiz elyak ve elhak muarrifi, mübelliği ve müderrisidir. Biz muhtaçlar fırsatı ganîmet bilmeli, cevherleri almalı; kalbimize, dimağımıza nakşetmek, dâreynde medar-ı saadetimiz olacak olan bu Nurlara alâ kadri't-tâka neşre çalışarak muhafazasını kuvvetleştirmeliyiz.
Sayfa 60 - PDF
İki gönül bir olunca, diyor hazret, Yerin önemi ne ki, Hazret seninle, seyranın samanlıklaşacağına Kanaatım büyük, aklım yatık. Fakat samanlığın seyranlaşacağını, Kuramam en cesur hayallerimde, Kusura bakma üstat...
“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır; içinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah, sizi onunla hesaba çeker.” Bakara, 284
Sayfa 147 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
“Oku” emri, sadece zâhirde bir okuma emri değil, kalbin, manevi tezkiye ve tasfiye neticesinde kitap ve hikmeti alıcı hale gelmesidir. Bununla, tecellilerin mâkesi olan kalp ile her şeyi okuyabilmek kastedilmektedir. Yani kainatın bir kitap haline gelmesi, kalbin kainat sayfalarını çevirip hikmetleri ve ilahi sırları okuyabilmesi, velhasıl insanın kainatı, kendini, Kur’ân-ı Kerim’i okuması, idrak etmesi ve yaşamasıdır.
Sayfa 137 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“İnsanların arasına karışıp onların ezâlarına katlanan müslüman, onlardan uzak durup ezâlarına katlanmayandan daha hayırlıdır.” Hadis-i Şerif
Sayfa 126 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
...... MUTLU VE NEŞ'ELİYİM
1 Ne denlü yokluğa meyl eylesem ben șâd u mesrûrum Kaçan gafletle varlık eylesem magmûm u magbûrum 2 Ne dem ki ârzu-yı hubb-ı dünyâ eylese gönül Huzurından anın cânâ o denlü dûr u mehcûrum 3 Ne denlü hâtırım âșüfte ise ayş içün zâhir Hayâl-i sâdık-ı dil-dâr ile bâtında ma'mûrum 4 Egerçi Sûretâ evsaf-ı sofî ile mevsûfum Velikin sîretâ rind ü kalenderlikle meşhûrum 5 Ne denlü benzese tavrım 'avâma vech-i zâhirde Fakîrân defteri içre yine mesbût ü mestûrum 6 Ne denlü kem- 'ayâr isem sakın kem bakma kim zirâ Nigâh-ı kimya-yı Hazret-i Pîr ile manzûrum 7 Mesacidde bizi Sıdkî dahi aramasın ahbâb Yerim mey-hânedür șimdi mey-i 'aşk ile mahmûrum
Nola tâcım gibi başımda götürsem dâim Kademi resmi durur hazret-i şâh-ı Rusül'ün Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kıdem sâhibidir Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün
Sayfa 187 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Helal lokmanın ehemmiyeti***
Bir kimsenin temiz gönüllü, ihlás sahibi ve ehl-i istikâmet olduğunu anlamak için onun, yaptığı ibadetlerinden ziyade o ibadetleri hangi kalbi seviye ve hål ile yaptığına bakılmalıdır. Yâni bilhassa davranışlarının İslâm ahlâkına uygun ve kazancının helâl olup olmadığına dikkat edilmelidir. Bu meyanda Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, bir kimse medhedildiği zaman, onu öven şahsa, üç şeyi sormuştu: "-Sen onunla hiç komşuluk, yolculuk, veya ticaret yaptın mı?" Muhâtabı üçünü de yapmadığını söyleyince: "-Öyleyse onu medhetmeyin, çünkü siz onu lâyıkıyla tanımıyorsunuz” buyurdu. Onun için Süfyân-ı Sevrî -kuddise sirruh-: "Kişinin dindarlığı, ekmeğinin helâlliği nisbetindedir." buyurmuştur.
Sayfa 498
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.