Hedef
Camiden medreseye, ticaretten ziraat,
namazdan oruca, cihattan zikire kadar mümin olarak ne yapıyorsak Her işte yegane hedefimiz Allah rızasıdır.
Sadece namaz kılmaya başlarken' Niyet ettim Allah rızası için sabah namazının sünnetini kılmaya' diyor değiliz.
Dilimiz tekrar etmese bile mümin Kalbimiz yediğimiz bir simidi bile Allah rızasına dönüştürmek zorundadır.
İçtiğimiz bir bardak meyve suyu içinde Kural budur.
Bardağı ağzımıza götürürken
'Niyet ettim Allah rızasını' demiyor olsak bile hayatımızı mümince yaşamayı mücadelemiz adeta toptan bir niyet ihtiva ettiği için onu da ana Hedef olan Allah rızasına göre yapıyoruzdur.
Allah rızasına dönüşmemiş olan bir zemzem suyu içmesi bile bizim için boştur.
Onun zemzem suyu olması kutsallaşmasına yetmeyecektir.
Suyu su yapan o büyük Rıza Irmağı'nda akıyor olmasıdır..
Böylece evlilikler cihada dönüşür, Ticaret olduğu gibi Bereket fışkırır,
sıla-i Rahim o zaman anlamını bulur.
Arkadaşlık, dostluk gerçek yerine oturur.
Sabır gerçeği ve sonuçları ile kullanılmış olur.
Namazda ibadet olur anne babaya itaat de...
Sayfa 126Kitabı okudu
Kalıcı motivasyon için kollektif arzu oluşturabilmek
Tarihe baktığımızda âhenksiz diktatörlerin insanları korkutarak, bağırarak iş yaptırdıklarını ve kitleleri sürüklediklerini görürüz. Çünkü gönüllü itaati sağlayamazlar. Gücü elinde bulunduranlar, korkuya dayalı bir bağlılık ortaya çıkarırlar. Fakat peygamberler ve onun çizgisinden giden topluluklarda gönüllü bir bağlılık görülür. Bu ruhsal liderler takipçilerine Allah rızası, Allah'ı tanımak gibi değerli bir hedef koyarlar, olumlu duygular ve huzur uyandırırlar.
Sayfa 97 - Nesil
Sürdüğün iz, âkıbetindir
Kur’an’ımızın Tevbe suresi 100. âyetine bakalım:
‘Muhacir ve Ensardan İslam’a ilk girenler ile bunların yolunu samimiyetle izleyenlerden Allah razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır ve Allah onlara içinde ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Orada ebediyen kalacaklardır. En büyük bahtiyarlık işte budur.’
Bu âyet, ana hatları ile şu
"Dilimizin söyler kulağımız dinler de duymaz, hakkımız olmayana el uzatır, gözümüzün görmediğine şahitlik eder olduk. Toplumun örf, âdet, adalet, bilgi ve ahlakını hedef alanlar; derdi "Allah rızası", yolu "Resulün izi" olan bir milleti başka nasıl yıkabilirdi ki?
İşte Tüm Mesele Bu
"Ümmetimin ayrılığında rahmet vardır." diyen bir peygamberin rahmet diye tarif ettiği ayrılığı, ne zaman hırsla hasetle ve nicesiyle zahmete dönüştürdük bilmiyorum .
~ Bir kesim Kur'an'ın lafzını çok güzel muhafaza eder, bir kesim hadis ilminde en güzel seviyelere ulaşmıştır. Bir kesim siyer de başka bir kesim ise Risale-i Nur'da yol almıştır.
~ Nasıl ki ordu birdir ama kara, hava deniz diye ayrılır, aynen öyle bir olan İslam ordusu da hadis, siyer, tefsir diye ayrılabilir.
..... Hedef "Allah rızası" olmaktan çıkıp "rakipliğe" döndüğü an rahmet de zahmete dönüşecek ve ihlas elden gidecektir !
Oruç Tutma Kılavuzu
1. Niyet mühim, hem de çok. Niyet ettim Allah rızası için oruç tutmaya. Bu asgarisi niyetin, olmazsa olmazı! Peşinden kalben şöylece niyaz eylense pek güzel olur: Ya Rabbi! Orucu sen emrettin, ben tutmaya gayret ediyorum ama acizim, bilmem, güç yetiremem. Peygamber Efendimiz başta olmak üzere sevdiğin kulların oruçlarını nasıl tutuyorsa bana da
Hatta kutsal, tabiat ötesi, aşkın ve ilahi olan eylemler dahi eğer bir şey için yerine getirilirse Mesela Allah'ın rızası, cennete gitmek vs. için) yine muamele alışveriş olur; bu aklın işidir; zira akıl ne içindir diye soruyor. Akıl asla kendisiyle kaim olan eylemi ve yüce hedefi anlamaz. Akıl için her şey, başka bir hedef için öncül oluyor ve bu sonsuza kadar gidiyor.
Ancak hissetmenin, kendinde hakikati olan kendisiyle kaim eylemi idrak gücü vardır; akıl ne için dediği zaman hissetmenin, duygunun cevabı yoktur, ama bunun kendisiyle kaim hakikat olduğuna imanı vardır.
Allah'ın sözlerini bilmek lazımdır
müslümanlar, iman edip inanarak güvendikleri Allahın ne dediğini, kitabı olan kuran-ı kerimin manasını iyice sorgulayıcı idrakle anlayarak öğrenmediklerinden, içsel-nefsi ve dışsal-çevresel her türlü şeytanların her türlü aldatmalarına-tuzaklarına-oyunlarına-planlarına çok kolayla hedef olup yem olarak avlanarak kullanılmaktadırlar. HERŞEYDEN ÖNCE MUTLAK DOĞRUYU BİLMEK LAZIM ki yanlışları görünce-duyunca yanlışı-batılı-adaletsizliği-zulmü tespit edip buna karşı bir manevi-maddi tedbir ve önlem alınabilsin.
Allahın emrettiği ferdi-bireysel ve toplumsal-içtimai halin-durumun-vasfın nasıl olması gerektiğini bilmeyenler, bu hususta gelişme ve ilerleme gayreti de sarfedemezler. çünkü nereye gitmesi gerektiğini bilmeyen insan, bir yere ulaşma gayretini ve çalışmasını da yapamaz. bir insan-toplum kendini Allahın istediği hal-vasıf-durum ile yüklemezse-hedeflemezse-gayretlemezse-gerçekleştirme azminde/iradesinde olmazsa, her türlü şeytanların telkinleriyle Allahın rızası dışında zulüm yollarına-hallerine-vasıflarına-durumlarına yönelerek Haktan ve adaletten uzaklaşır. öncelikle sorgulayıcı idrakle düşünerek kuran-ı kerimin tüm ve bütünsel manasını-mealini anlamak lazım ki Allahın insandan ne istediğini bilerek ona göre insan hayat yolunda gayret etsin.