Eskiden
Ne güzel insanlar vardı eskiden. Çocukluğumuzu kaplamışlardı. Bize masal anlatırlardı Cinlerden, perilerden. Büyük anneler, büyük babalar vardı. O zaman hepsi uzaktı ölümden. Hem sevdirir hem korkuturlardı. Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı. Demek bunun için gittiler hikâyelerden. Ne güzel insanlar vardı eskiden. Ne güzel şarkılar vardı
Uzun Bir Şiirin Son Dizeleri XI
Bitiriyorum burada Boğazımda patlamamış bir çığlık Bağırmak, ağlamak yok artık Uzun bir şiirin son dizelerini bir bir yaşadım Uzun bir şiir oldu hayatım Ben niye kimselerin ağlamadığı yerlerde ağladım? Kopardığım çiçeklerden niye hep kan fışkırdı? Ben sokağa çıktığımda kapılar kapanır, Anneler içeri çekerlerdi çocuklarını Irmak aktı denize, yaprak toprağa düştü Bana çakıl taşları, bana kuru dallar kaldı. Bitiriyorum burada. Artık hiçbir şey sorma.
Sayfa 84 - Bilgi Yayınevi
Reklam
Şöyle de değerlendirilebilir bu iyi ve kötü karakterlerin üstelik hep aynı biçimde bir araya gelmesindeki ısrar: Elbette üvey anneler bunca kötü, üvey kardeşler çirkin, geçimsiz ve niteliksiz, en küçük hariç öz kardeşler de tembel ve bencil olmak zorundaydı. Çünkü iyiler alkış almak, hatta iyi olmak için bile kötünün yardımına yaslanıyordu. Ancak bu kadar kötü niyetli olmayıp Pamuk Prenses’in davranışlarının yetiştirilme biçimine, kültürel mirasa bağlı olduğu da söylenebilir. Ki bu durumda da masal yine tehlikeli bir öğreti sunmaktadır: Güzelliğin iyi baht getirdiği.
Kendi ihtiyaçlarını duyamayan, hep başkalarının ihtiyaçlarını gidermek için uğraşır ve işin sonunda geriye ihmal edilmiş bir “ben” kalır.
'' Anneler polis gibidir. Hep en kötü şeyi düşünürler.''
"Basit bir hayatım vardı..." O zamanların anısı dudaklarımda dümdüz bir tebessüme neden oldu. Sanki hiç yaşamadığım bir zaman dilimiydi. Sanki daha önceden yaşadığım başka bir zaman dilimiydi. Ölmüştüm ve başka bir yaşamda gözlerimi yeniden açmıştım. Ama ben bu yaşamı hiç sevebilmiş miydim? "Okula giderdim, çok arkadaşım vardı. Bizim diyarımızda insanlar arkadaş edinmekte zorlanır, yalnız kalırlar... Ama ben bunu hiç yaşamadım. Bizim diyarımızda aile bağları çok önemlidir, özellikle de anneler... Annesi olmayan çocuklar için hep üzülür, diğer insanlar..." Nefes aldım ama gülümsemeye devam ettim. "Ama ben bunu da yaşamadım. Ne arkadaşlarım tarafından eksik hissettim ne de annemin yokluğu yüzünden... Ben kendi diyarımda şanslı olan çocuklardandım... Sürekli gülümseyenlerden, bağıra bağıra şarkı söyleyenlerden..." Başımı kaldırıp tavana baktım. "Yağmurun altında dans edenlerden..." Bunun, yağmurun ona ne hissettirdiğini özellikle merak etmiştim. Başımı ona çevirdim. Kolunu küvetin kenarına, başını da koluna yaslamıştı... Bir film izler gibi seyrediyordu beni. Dudakları hafif aralık, kaşları belli belirsiz çatık ama ilk kez kaygısızdı. "Sonra buraya geldim." Dişlerimi sıktım. "Elemental... Anlatılan masalların gerçek olduğu diyar. Masalların o kadar da güzel olmadığını, beyaz atlı prenslerin aslında nasıl da acımasız olduğunu gördüğüm diyara..."
Sayfa 406 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ah evet, dedi, gücenmişçesine, kabahat annelerin. Neden eşlik etmezler ki kızlarına? Hangi anneler? dedim. Bu kızlar hep annelerinin yanındadır, pamuklara sarılıp büyütülürler, dünyayı cam arkasından görürler. Sonra başlarının çaresine bakmaları gerekince de fena tökezlerler.
Aile Baskısı
AİLE BASKISI Değerli okurlarım; bugün sizlerle aile baskısını ve yarattığı sonuçları konuşmak istiyorum hazırsanız başlayalım. Aile baskısını yaşamayan hemen hemen kalmamıştır. Ailede sana hep tek bir seçenek sunulur; ama özgürsün gibi davranılır. Tren raylarında gidersin, şerit değiştirme hakkın yoktur. Hep ileri gitmek zorundasındır. Ailenin
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.