Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
200 syf.
·
Puan vermedi
Ömer Sevinçgül'ün Beni Yalnız Sen Anlarsın kitabı çok güzel. Birbirinden harika öyküler var. Bu kitabı okumaya başladığımda elimden bırakamadım. Bitirmek için yarını bekleyemedim. Bütün arkadaşlarıma öyküleri anlattım. Onlarda çok sevdiler. Ömer Sevinçgül'ün kitaplarını çok beğeniyorum. Bütün arkadaşlarıma bu kitapları önerdim. Onlarda sevdiler. Ömer Sevinçgül'ün yazarlığı ço mükemmel. Ömer Sevinçgül hem bugunün hem de geleceğin başarılı öykü yazarıdır. Hep öyle kalacaktır. Umarım diğer kitaplarıda önceki kitapları gibi mükemmel ötesi olur. Bu kitabı herkese öneriyorum. İyi okurlar...
Beni Yalnız Sen Anlarsın
Beni Yalnız Sen AnlarsınÖmer Sevinçgül · Carpe Diem Yayınları · 2010157 okunma
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde kaç kilo çekerdi yalnızlık kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
Reklam
“(...) çok güzel kızlar varmış ve Kant'ı da su gibi okuyorlarmış diye söylentiler çıkarıyorlar, doğru mu acaba? Onları ne yazık ki karşıdan karşıya geçerken ve vapurda bacak bacak üstüne atarken ve piyasa caddelerinde gözlerini ilerde bir noktaya dikmiş yürürken göremiyoruz, nerede saklanıyorlar dersin, bak ben ortadayım, onlarda kim bilir ne
"Yaşamın bir bisküvi kutusuna benzediğini düşün. Kutunun içinde, her tür bisküvi vardır, sevdiklerin de sevmediklerin de, öyle değil mi? Ve insan sevdiğini önce yerse geriye pek sevmedikleri kalır sadece. Ben kötü günler geçirdiğimde hep böyle düşünürüm işte. Şimdi bunu yaparsam, sonrası daha kolay olur, derim kendi kendime. İnan bana yaşam bir bisküvi kutusu gibidir."
Herkes yalnız doğar ve yalnız ölür ama kimsenin yalnız yaşamaya cesareti yoktur. Oysa en zor ve en büyük işler hep yalnız başarılmıştır. Öyleyse cesur ol! "Ben tek başıma ne yapabilirim ki?" deme ve bil ki dünyayı her zaman ve hep bir kişi değiştirmiştir. Mesela parayı Lidyalılar buldu, bu doğru ama asla yüz bin Lidyalı bir araya gelip koro halinde bulmadı parayı, öyle değil mi?
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
Reklam
Seni de vururlar bir gün ey acı.. Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın sözün türkülerin tükenir Ellerin koynunda kala kalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de Biz seni ta eskilerden tanırız Hani göğüslerimize taş olur inerdin Avuçlarımızda Hira dağıydın Al atların tan yerine ayarlanmış
Acı seni de vururlar bir gün ey acı uçuşup durduğun kanatlarından sazın, sözün, türkülerin tükenir ellerin koynunda kalakalırsın
Mesela yanımda olsaydın güzel olurdu. Uçurtma uçururduk belki. Pamuk şeker yerdik ben çok severim şekeri, öğrenirdin. Yanımda olurdun en basitinden. Beni severdin,özlerdin.film izlerdik,korku filmi. Korkup sana sarılabilirdim mesela. “Korkma ben yanındayım, bu sadece bi film.” diyip dalga geçebilirdin benimle gülerdik. Düşünsene beraber gülerdik. Beraber ağlardık hatta. Gözyaşlarımı silerdin sen, ben de senin burnunu öperdim. Yine gülerdik. Her şeyi sana anlatırdım sıkılmadan dinlerdin. İçerdik belki? Sarhoş olurduk. Ne güzel olur ama. Ben sarhoşken sana hiç söyleyemeyeceğim şeyleri söylerdim belki. Sen yine gülerdin. Bildiğim fıkraları anlatırdım sana. Uyuduğun zaman izleyebilirdim seni. Pasta alırdık, pastayı yüzüne bulaştırırdım belki. Su savaşı yapabiliriz mesela. Hatta sulu boya da yapardık seninle. Seninki daha güzel olurdu kıskanırdım.Kokunu içime çekerdim. Öyle güzel kokardın ki boynunda uyumak isterdim. Gitmezdin yanımdan,bir saniye bile. Hep beraber olurduk. Balık tutardık. Sonra yerdik onları. Ellerimle yedirebilirim sana. Kılçıklarını ayıklardım belki. Şiir okurdun bana. Bilirsin çok severim şiiri… Fotoğraflarımı çekerdin . Beraber çekinirdik . Öperdin belki de,durmadan öpebilirdin beni. Utanabilirim yanında, kızma. Sarılırdın belki de. Hep sarıl asla bırakma. Ellerini tutunca kalbimin hızlanmasını açıklayamazdım . Gülerdin yine. Olsun sen hep gül bana. Gül diye elimden gelen tüm şebeklikleri yapabilirim senin için. Gitmeni istemediğimi biliyorsun. O yüzden sen hep gül bana ama gitme.
Nevruz Türklerin Ergenekon'dan Çıkış Bayramıdır. Bu yazıyı okumaya başladığınızda Bölücüler yine o tehdit dolu Nevruz kutlamalarından birini gerçekleştirmiş olacaklar. Bu yılı "çözüm Nevruzu" ilan ettiler. Muhtemelen yaktıkları nefret ateşinin üzerinden "Öcalan'a özgürlük" sloganlarıyla atlayarak "ayaklanma"
Reklam
400 syf.
8/10 puan verdi
Yazarın daha önce Dört Kardeştiler romanını okumuştum ve birkaçını daha.Sevmiştim devam etmek istedim.Bu kitabı da görür görmez aldım.Ancak geç kalmışım , öğretmenimin dediğine göre.Ortaokul düzeyi denildi , uyarmış olayım beklentilerinizi karşılamayabilir. Sekizinci Renk , Ela'nın göz dolduran başarılarıyla büyüledi beni.Yaklaşık olarak üç yüzlü
Sekizinci Renk
Sekizinci RenkGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 20212,268 okunma
"Tanrı, ister sözlerde, ister şarkılarda, ister sahnede olsun, gerçekten nasılsa hep öyle anlatılmalıdır." "Tabii, öyle olmalıdır." "Şimdi bana söyle: Tanrı aslında iyidir, onu öyle göstermeli, değil mi?" "Elbette." "Ama iyi şeylerin hiçbiri zararlı olamaz, değil mi?" "Öyle
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.