Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
Biz, hepimiz, ne yapacakları önceden kestirilemeyen ve hoşnutsuzluklarından ötürü homurdanan tanrılara ilişkin hikayeler icat etmek suretiyle yaşam tehlikelerini göğüslemeye çabalayan insan kuşaklarının devamıyız. Uzun bir süre için insanoğlunun olup bitenleri anlama içgüdüsü, Homeros zamanının Yunanistan'ın da olduğu gibi, kolaya kaçan dinsel açıklamalar yüzünden köreltildi. O zamanki Yunan'da gök tanrısı vardı, yer tanrısı vardı, gök gürültüsü tanrısı, aşk tanrısı, savaş tanrısı, ateş tanrısı ve zaman tanrısı vardı. Evrenin ipleri görülmeyen ve inceleme konusu yapılamayan bir tanrının ya da tanrıların elinde olan bir kukla durumunda olduğu kavramı, insanları binlerce yıl baskısı altında tuttu ve bazılarımızın halende tutuyor. Derken 2500 yıl önce, İyonyada muhteşem bir uyanma başgösterdi. Birden her şeyin Atomlardan oluştuğuna inanan insanlar çıktı ortaya. İnsanlar ve hayvanların daha basit hayat şekillerinden geliştiğini, hastalıkların şeytan ya da tanrı işi olmadığına ve yeryüzünün güneş çevresinde dönen bir gezegen olduğuna inanan insanlardı bunlar. Ve yıldızların çok uzaklarda bulunduğunu söylemekteydiler.
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Benim için lazım olan şeylerin hiçbirini söylemeyecek, aynaya bakarken ne düşündüğünü, beğenildiğini hissettiği zaman nasıl şaşırdığını, gözlerini uyumak için kapadığı zaman çehresinin nasıl çok tatlı ve hayal üstü bir lezzetler maskesi olduğunu, ilkbahar gülünü nasıl kokladığını, senenin ilk kirazını nasıl karşıladığını söylemedikten sonra... ..deminden beri o kadar güzel, her şeyin üstünde ve hür gördüğü bu çocuğun da, herkes, hepimiz gibi talibin bir esiri olması ona acı geliyordu. Kim bilir sabahtan beri onu hayran bırakan bu neşe hangi gam dere­sinin üstünden taştan taşa sekerek ona kadar gelmişti. Evet haya­tında aksayan bir taraf vardı. Fakat Sabri bunu sormamaya, onun sırlarını zorlamamaya karar vermişti. Herkesinkine benzeyen bir hikayeyi ne diye dinleyecekti; hiç kimseye benzemeyen bu güzel çehreyi seyretmek varken!... Sonra bir insan ömrü hakikaten geniş bir şeydi; fakat bir hikaye, bir macera haline indirilince bütün boyu kayboluyor, ister istemez darlaşıyor küçülüyordu.
Sayfa 322Kitabı okudu
Etkileyici samimilikte bir şiir..
..Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Yalan olduğunu bile bile o yalanı yaşamaya başladı... Peki ama bir yalan nasıl yaşanır... İnsan bir yalanı yaşamaya da alışabilir değil mi? Benim gibi,senin gibi,hepimiz gibi...
İki Nefes Arası
Bana kalırsa insan taşını kendi yazdırmalı. Siparişle olmaz bu işler. Hem sadece hastalar ölmüyor ki. "Hepimiz ölecek yaşta değil miyiz?" Kimi insan ömrü boyunca hiç düşünmez bunu. Ölümsüzlük iksiri içmiş sanırsın. Allah'a inanır da hesaba inanmaz gibi. Kimininse "Aklından geçirmediği tek bir gün olmaz." Bir şey değişir mi sence? İkisi de ölür, yazı için sana gelirler. Kimisi kendisi için yazdırır, kimi başkası için. O güne kadar düşünmeyen kendini kandırır, hepsi bu.
Sayfa 100 - Şule Yayınları
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.