Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Reklam
Sen geldin. Benim eziyetim dokundu sana. Ama bağışla, senin sen olduğunu bilmiyordum. Ne zaman ki öfkemin üzerine indi yağmur. O zaman duruldum. Sen saçlarını tararsın. Ben seni, puslu aynanın içinde bir resim, ağır ağır uçuşan perdenin üzerinde bir gölge olarak fark ederim. Masal keser dört bir yan. Seni yeşiller içinde bir cennet çiçeği velvelesinde ilk kez gördüğümde, sen o musun, diye sormam bile. Bilirim ki rengini gizlesen kokunu saklayamazsın, perdeni çeksen ışığını boğamazsın. Benim gördüğüm benim rüyamda kalır. Senden şüphelenmek yerine çimento yanığı göz bebeklerimden şüphelenmeyi yeğlerim. Fark ederim aynanın sırtındaki sırrı. Eksiğim gibi durduğunu. Güvercinlerin kanat sesleri inşaat işçilerinin yanık türkülerine karışırken fıtratın dilinde işlemeye başlarım. Bir yanımdan sakinleşir ama bambaşka bir yanımdan taşarım. Bir başka aynada tanırım kendimi. Bundan böyle hoş-halim. Latifim. Gördüm ya seni görülmek de isterim. Yağmurun rengini ateşte seçerken ne yana gitsen sana dönerim. Çıkarırım alnımdaki kara bağı. Bahtımı ekmeğine bağlarım. Anlamsız varlığım anlam bulur. Başkalaşırım. Mademki elinin dokunduğu her şey, bir bardak çay, iki parça şeker olsa bile. Harikulâde bir şey. Çamura saplanmış kara lastik pabucun bütün masallardaki kristallerden daha varlıklıdır. Ama yokuşun dik senin, yükün ne kadar ağır. Senin taşıdığın benim belimi büküyor. Sen ezilme, bel verme diye her şeyden vazgeçebilirim. Sarı bir sayfanın resmiyeti üzerinden kazınan vesikalık bir fotoğraf gibi bir anda kimliksiz kalabilir, ismim gibi cismimden de geçebilirim.
ESKİ BEN Gecenin karanlığı çöktü üzerime, Hüzün bulutları dolaşıyor gökyüzüm de. Soruyorum her zaman kendi kendime, Verdiğim değeri anlayan birini, Nasıl bulurum diye. Verdiğim değer yüzünden, Kayboluyor hayatımda ki yerin. Hani her zaman yanımda oluşun, Verdiğin fikirlerin. Gitmek zorunda mıydı, Kalbimde ki yerin? Hayat artık gereksiz, Tıpkı senden önceki halim.
Asayiş Berkemal
Bir ara genç kızlardan birinin “e” harflerini yayarak ve Türkçeyi sonradan öğrenen biri gibi kelimeleri ağzında çevirmekte güçlük çekerek şunları söylediğini duyuyor: “Ben bu işi çözdüüm, gerçekten çözdüüüm.” Öteki, “Really?” diye soruyor. Zehra onun hangi işi çözdüğünü merak ediyor ve anlıyor ki gençlerin sohbetlerindeki değişmez
Sayfa 184 - Genç kızların mistik ve teknolojik konuşmalarına dairKitabı okudu
bu ülkenin yaşama sevinciyle dolu, hiçbir şeye aldırmayan gençliğini gördüğümde, yaşı yirmi dörtle otuz arasındaki ve o yaşta bir insanın sahip olduğu eşsiz hayat sevgisiyle sanki içten aydınlanan bir gençle karşılaştığımda, ister istemez geçmişe dönüyorum. benden çalınan bütün o yıllara, hayatımın en güzel yıllarına. ve hücre cezası çekenlerin
Reklam
397 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir şeyin değerini, onun için feda edebildikleriniz belirler. Vataniniz için nelerinizi feda edebilirsiniz? Ateş Geçitleri, vatanları için canlarından bile vazgeçebilenlerin hikâyesidir. M.Ö. 480. Pers kralı Xerxes, Heredot’a göre 2,6 Milyonluk (1) ordusuyla Yunanistan’ı işgal etmek üzere gelmiştir. Karşısına, henüz savunmaya geçmemiş olan
Ateş Geçitleri
Ateş GeçitleriSteven Pressfield · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 2001121 okunma
Emire Nişli ~Yahya Kemal Beyatlı ~Sessiz Gemi~ Hikayesi ve Şiiri
Değerli şairimiz, Nazım Hikmet'in annesi Celile Hikmet, resimleri ile olduğu kadar güzelliği ile de tüm İstanbul’un diline destan bir kadındı. İstanbul sosyetesinin en çok konuşulan kadınları arasındaydı. O günlerde Yahya Kemal, Bahriye’de okuyan genç Nazım Hikmet’in şiir hocası olarak eve gelip gitmeye başlamıştı. Nazım’a verdiği derslerden arta
280 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Cahit Sıtkı, yaşama sevinciyle birlikte ölüm düşüncesi de şiirlerinin temelini oluşturan şairimiz.Yaşama o kadar bağlıdır ki ölüm korkusu hayattan kopmak istemeyişinin bir neticesi olarak şiirlerine yansır.Asıl ününü Otuz Beş Yaş şiiriyle kazanmıştır.Okul yıllarında arkadaş olduğu Ziya Osman Saba onun şair yönünün gelişmesindeki en önemli
Otuz Beş Yaş
Otuz Beş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Can Yayınları · 202011,5bin okunma
Bir Yudum Kitap
Günaydın. Dostoyevski, "Duvarı yıkacak gücüm yoksa, onu yıkmak için kendimi paralayacak halim yok tabii ki." der ve ekler: "Fakat önümde duvar var diye ona boyun eğecek de değilim." Ben ne yapabilirim ki dememeli sevgili okur. Çocukların öldüğü bir dünyada duvarlara boyun eğmemeli. Var olun.   --> Dostoyevski - Karamazov
Reklam
Öykü sevenlere, okumayı sevenlere, okumak isteyenlere, yazmış olduğum bir öykü. Okuyunuz derim. "Merdivenleri koşarak çıktım. Odamın kapısını büyük bir nefretle kapattıktan sonra kendimi yatağıma attım. Hıçkırıklarım boğazıma birer birer düğümleniyordu. Az önce yaşadığım şeyleri asla sindiremeyeceğimi çok iyi biliyor ve belki de bu yüzden
915 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.