+616
NİETZSCHE AĞLADIĞINDA Niçin iradesine bir başkasının ellerine bırakıyormuş gibi algılayacağı bir sürecin içine girmeyi reddedecektir bu konulardaki akıl hocası Schopenhauer dir hiç kimsenin bir başkasına yardım etme arzusundan olmadığına İnanır insanların tek istediği hükmetmek ve kendi güçlerini arttırmak iradesinin bir başkasını teslim ettiği
İç dünyasına stratejik çekilme yapmadıkça, düşünce nöbette beklemedikçe, insan yaşamı olanaksızdır. İnsanın bazı büyük içe kapanışlara neler borçlu olduğunu şöyle bir anımsayalım! Bütün büyük din kurucularının peygamberliklerinden önce ünlü inzivalara çekilmiş olmaları rastlantı değildir. Buda dağ başına çekilmişti; Hz. Muhammed çadırına çekilmiş, çadırının içinde o mekandan bile kopmak için başını kefiyesiyle sarmıştı; Hz. İsa onlardan da ileri giderek, kırk gün çölde inzivaya çekilmişti. Newton'a borcumuz saymakla biter mi? O da sayısız fizik olgularını öylesine kesin ve basit bir sisteme indirgemeyi nasıl başardığım kendisine soran birine şu yanıtı vermişti: Nocte dieque incubando, "gece gündüz kafa yorarak"; bu sözlerin ardında uçsuz bucaksız, uçurum gibi derin düşüncelerin varlığını sezinliyoruz.
Sayfa 48
Reklam
Tutamak Sorunu
《İnsanın bir tutamağı olmalı. Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, "-Veli ağanın öküzleri gibi yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlikte düşünen, duyan, seven bir kadın!..》
Sayfa 183 - Can ModernKitabı okudu
"Şimdi her şeyi alüminyumdan yapıyorlar: Tencereyi, tabağı, kaşığı, sürahiyi, leğeni.. her şeyi. Nereye gitsen hep aynı şeyleri görüyorsun. Hem ne kadar kaba şeyler! Yazık! O ünlü eyer ustaları yok artık. Ne eyerler yapılırdı eskiden! Her eyerin bir tarihçesi, künyesi vardı. Kim yapmış, kime yapmış, ne zaman yapmış, yapan kişi karşılık olarak ne almış? Hepsi bilinirdi. Herhalde yakında herkes, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, otomobille dolaşacakmış! Hepsi birbirinin aynı olan otomobillerle. Yalnız plaka numaraları farklı olacakmış. Ama işte, ata-babalarımızın ustalıkları unutulup gidiyor! El işleri, el sanatları kaybolup gitti. Oysa insan ruhunun aynası, el hüneri, göz nuru değil midir?..."
Hayat
İnsan ki gelip geçer dünyadan nefes gibi; Ne büyük ıstıraptır yaşamak herkes gibi?... "Yükseksin!" Tatlı bir ses olamaz bu ses gibi Yaşamak; kartal gibi göklerde dolaşmaktır.
"Kendine ve çevresine şöyle bir inceleme gözüyle bakan herkes her şeyin tevhide dayalı olduğunu kolayca fark edecektir. mesela, İnsanın uzuvları birbiriyle öylesine bir yardımlaşma ve her bir hücre bütün beden ve öyle bir iç münasebet içindedir ki, tek bir hücreyi kim yaratmışsa, bütün bedeni de onun yarattığı netcesinde varmamak mümkün değildir. aynı şekilde normo- Alem olarak insanın temsil ettiğine inanılan kainatı meydana getiren unsurlar, hem birbirleriyle, hem de bir bütün olarak kainatla öylesine bir münasebet ve uyum içindedir ki, insan, zerrelerden kölelere kadar bütün kainatın aynı yaratıcı tarafından yaratıldığına inanmaktan kendini alamaz. ayrıca, bir atomda gözlenen hareket, Güneş sisteminin hareketi ile aynıdır. sonra, "yaratmaya nasıl başlamışsak, onu aynen iade ederiz" Enbiya suresi/ 21:104;Araf suresi 7: 29; Yunus suresi 10 :4 )ayetinde de ifade buyurulduğu gibi ,her şey bir'den çıkmak da ve bir' de neticelenmektedir."
Sayfa 2174Kitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.