Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
152 syf.
10/10 puan verdi
Refet'i anlatmaya geçmeden önce biraz Fatma Aliye'den bahsedelim.Türk Edebiyatı'nın ilk kadın romancısıdır. Kadın haklarını ilk kez gündeme getiren, Osmanlı kadın hareketinin öncü ismidir. Halide Edip'e rakip gösterilmiş ancak özel sıkıntılarının baş göstermesi Fatma Aliye'yi geri plana itmiştir.Bunun yanında birde Refet’in hikayesinin Reşat Nuri Güntekin’e ışık tutarak ileri de Çalıkuşu romanına ilham kaynağı olduğu söylenmiştir.
Kitabımızdaki Refet karakteri zor koşullarda okumaya çalışan bir kız öğrencinin hayatta kalma mücadesidir.
Romanın içindeki yoksulluğun tasviri içinizi burkacak , isyan ettirecek, ataerkil bir toplumda, açlığın ve soğuğun içinde var olma savaşı.
Kitapta Refet'in erkek egemen bir dünyada savaşmasının onurlu ve vazgeçilmez yol olduğuna inanması var. Güzel olmayışının ve evlenmeyi neden bir seçenek olarak görmediğini açıklıyor. Fatma Aliye'nin tasvirine göre onu güzel kılan şey , fikirlerini düşüncelerini savunurken yüzünün gözlerinin tüm ifadesinin kazandığı o büyüleyicilik var.
Kadının eğitim alarak meslek sahibi olmasını, kendi ayaklarını üzerinde durabilmesini, güçlü, gururlu duruşunu bir kadın üzerinden toplumu eğitme ve bilinçlendirme amaçlı yazılmış Refet, Türk Edebiyatında yer alan ilk kadın öğretmen başkarakteridir.Ahmet Mithat kitabın önsözünde ' Biz de birer Refet olacağız. Yoksulluk değil çalışıp çabalama yönünden Refet olacağız' dediği bana göre tam bir dik duruşun hikayesi olan eser herkesin kitaplığında olmalı
Mustafa Kemal, Zabit ve Kumandan ile Hasbihal 'i 1914'te Sofya' da, yakın dostu ve meslektaşı olan Nuri Conker'in Zabit ve Kumandan isimli kitabına istinaden kaleme aldı. Nuri Conker Zabit ve Kumandan 'da Osmanlı ordusundaki başarısız girişimleri ve bunların sebeplerini irdeliyordu. İşte Mustafa Kemal, yer yer o kitaba göndermeler de yaparak ordu konusundaki önerilerini ve tesbitlerini Zabit ve Kumandan ile Hasbihal kitabında dile getiriyordu. Kitabın baskısı 1919'u buldu ancak Mustafa Kemal Anadolu 'ya geçerek İstanbul Hükümeti ile ilişiğini kesince Damat Ferit tarafından bu kitaplar toplatıldı ve müshalar yok edildi. Ve Mustafa Kemal' in sağlığında da bu kitaplar maalesef basılamadı. Ta ki Hasan Ali Yücel, bu kitabı İş Bankası Kültür Yayınları'nın ilk kitabı olarak basana dek... Benim için Mustafa Kemal Atatürk' ün asker ve siyaset adamı kimliğinin yanında bir yazar olarak da tecrübe etmek, fikirlerini yorumlamak, dönemin askeri disiplini ile Mustafa Kemal 'in eleştirdiği durumları kıyaslamak, benzer noktalar görmek ve Nutuk' a başlamadan önce bir ön okuma yapmak açısından çok önemliydi. Önceki yıllarda harp okullarında okutulan bir esermiş, fakat günümüzde bazı şeylerin içi boşaltılıp kutsallığı sorgulanacak boyuta geldiği için sanırım, okutulmuyor. Böyle kıyıda köşede kalmış unutturulmaya çalışılan metinleri tekrar okumak, yaymak biz kitapseverlerin, ailelerin, öğretmenlerin misyonu haline gelmeli. Herkesin kitaplığında olmalı.
..
Zabit ve Kumandan ile HasbihalMustafa Kemal Atatürk · İş Bankası Kültür Yayınları · 20061,530 okunma
Serinin ilk kitabı olan uyumsuz, filminden daha çok beğendiğim detaylarda boğulmadan çok akışkan bir şekilde sadece 2-3 güne bitirmişken.. Kuralsız kitabı beni tam bir hayal kırıklığına uğrattı o kadar detay var ki ve sonu gelmeyen bir olay örgüsü açıkçası ilk kitabını nasıl bittiğini anlamamışken bu kitap bana tam bir azap oldu karakterleri ve konusunu seviyorum. Ancak ilk kitabıyla kıyaslama yapınca çok fazla detaylarda boğulmuş sonu gelmeyen bir olay örgüsü içinde kaybolmuş gibi geldi. Asla okumayın demem bence kesinlikle okunması gereken bir seri herkesin kitaplığında da olmalı çünkü konusu acısından bir çok benzer serinin en iyisi bu. Ben kuralsız kitabını ilk kitabı kadar hayran kalmasam da aklım hala 3. Kitabında bir kitap böyle oldu diye seriyi tamamlamayacagimi düşünmeyin ve sizde öyle yapmayın muhakkak okuyun derim.
Bence herkesin kitapliginda olmalı. Ve çocuklarımıza mutlaka okumalıyız. Okurken 20 sene oncesinde olsaydım kesinlikle hayatımı degistirirdi dediğim bir kitap oldu. Cok yaşa İlber Hocam.
“Herkesin kitaplığında bir Hemingway olmalı”
Sayfa 50
Zülfü Livaneli'nin Son Ada kitabın da başkanın sözde demokrasi ve medeniyet adına yaptığı herşeyin bir ütopyanın distopyaya dönüşme hikayesi anlatılıyor. Kısacası benim anladığım yazarın vermek istediği örtülü mesaj bir diktatörün otoriter kullanarak insanları baskı altında bırakarak bir ülkeyi acımasızca nasıl yok edebileceğini anlatıyor. Bence herkesin evinde, kitaplığında, kütüphanesinde bu kitap olmalı... Ben hayranlıkla okudum. Bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes biraz suçludur.
Kişisel gelişim tadında, psikolojik ve felsefe ile düşünmeye sevk eden, yavaş okunması ve not alınması gereken güzel anlamlı bir kitaptı. Okurken içsel dünyamızda hepimizin hayatında en az bir kere yaşadığı boşluk hissinin kaleme alındığı varoluşçu romanı bence herkesin kitaplığında olmalı. .
Baş kahramanımız mutsuz palyaçonun içinde yaşadığı boşluk ve ailesini terk etmesiyle başlayan yolculuğunda karşına çıkan Derviş Bey, Hanım Bayan ve Bilge ile olan derin diyalogları... Ölmek ve yaşamak arasında kalışları... ince mesajların verildiği kısa ama derin bir kitap...
London'dan harika bir inceleme kitabıyla geldim bugün. Öncelikle yorumuma bu kitap herkesin kitaplığında bulunmalı diyerek başlıyorum. İngiltere'de sefalet çukurunda, uçurumun dibinde ölümü iple çeken insanları anlatmış bize London. Her yönüyle çarpıcı olan bu eserin asıl ilgi çekici tarafı bizzat London'ın kendi yaşadıklarını ve gözlemlediklerini
Dino amcanın okuduğum ilk kitabı, diğer kaleme aldıklarıyla alakalı olarak tarzı aynı mıdır bilmem ama ağdadan uzak, sade, anlaşılır, kasıntı edebi betimlemelere kaçmadan günlük ağza çok yakın anlatımları ile temiz bir kitap.
Çok fazla olay örgüsü olmayan, sakin ve kısa kısa durumvari olaylardan oluşan, eserin ruh haliyle de alakalı olarak çok
Cemil Meriç okumayı uzun zamandır istiyordum Bu Ülke kitabıyla tanışmış oldum. Keşke bu kadar gecikmeseydim dedirten bir eser oldu. Cemil Meriç kendini okumaya, araştırmaya, yazmaya adayan, ülkesinin insanlarının da dik, düşüncelerinin her korkudan uzak, özgür olmasını isteyen, Osmanlı toplum yapısını beğenen, batılılışmaya karşı, 38 yaşında gözlerini kaybetmesine rağmen üretmeye devam eden entellektüel yaşama sahip bir yazarımız.
Kitabın giriş kısmında otobiyografisini okuyoruz. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, akıcı, etkileyici bir otobiyografi olmuş.Ben severek okudum. Sonrasında Osmanlı devlet yapımızdan, batılılılaşma sevdasından, sağ sol tartışmalarından, gericilikten, yobazlık, düşmanlık, kapitoller vs.. gibi ülkemiz hakkında birçok konuya çarpıcı açıklamalar getiriyor. Bazı yazarlarımızın da kısaca hayatlarına değiniyor. Batı sevdalısı yazarlarımızı da eleştiriyor. İdrak ettiğim sayfalar olduğu kadar kavrayamadığım sayfalar da oldu. Hem dili ağır olduğundan hem de yeterli bilgi birikimim olmadığından ötürü zorlayan bir eser oldu, bir o kadar da sevdiğim... Hayatımıza, yaşayışımıza, düşüncelerimize, benliğimize, gençliğe ışık tutan, yol gösterici, yoğun bir eser. Her cümlesi, her kelimesi düşündürtüyor. Herkesin kitaplığında olmalı. Bir değil defalarca okunmalı. Başucu kitaplarım arasında yer alıcak.
"Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını "yaşanmaz"laştıranlardır."
"Zihin arı, kitap çiçek, dış dünya kovan."
O halde kovanımızı en güzel çiçeklerle dolduralım ki zihnimiz aydınlansın. Uyanık bir şuurda, hakikat yolunda olalım insallah...
Zülfü Livaneli// Bizi Sürükleyen Nehir
**Homeros da okuyacaksın, Cervantes de, 1001 Gece Masalları da okuyacaksın, Mevlana da ve bugüne kadar getireceksin. Ben kendi kuşağımda, kendi dünyamda ne yapabilirim diyeceksin ama bu köke sadık kalarak yapacaksın.
** Popüler edebiyat denilen sabun köpüğü kitapları savunmuyorum. Zevk veren, karakter yaratan romanlar yazmayı beceremedikleri için okurları popüler türlere itenleri suçluyorum. Ve genç yazarları, bu çıkmaz yola sapmamaları için uyarıyorum.
Kitap Zülfü Livaneli’nin yazıları, romanları konuşmaları ve röportajları üzerinde 30 yılı aşkın bir süre boyunca yapılan takibin sonucunda oluşmuş bir kitap. Bence şahane bir fikir ve sözler ders niteliğinde diyebilirim.
Aslında kitap demeyelim her okuyan kişi için farklı şeyler hissettirecek . Benim için bir nevi kılavuz.
Tüm kitabı buraya yazmak istedim. İçeriği hayat dolu, özgürlük dolu, insanlık dolu, aşk dolu. Bazı kitaplar bizi ürkütür, konusundan dolayı değil kullanılan dilin ağırlığından dolayı. Ama Livaneli’nin dili ne kalıplaşmış ne de klişe.
Bazı yazılan sözleri 40 yıl önce söylemiş mesela ama öyle doğru ki yadırganmıyor bugüne kıyasladığımızda.
Zülfü Livaneli bir aydın. Düşünceleri, bakış açısı, dahası insanlara “Ne olur beni bu kadar kolay anlamayın” diye yakaran bir aydın.
Kim bilir kitaba sığmayan kaç cümle keşfedilmemiş daha kaç yazı var. Aslında şanslıyız daha okumadığımız bir sürü yazı olmalı. :)
Herkesin kitaplığında olmalı, en az bir kere okunmalı.
Keyifli Okumalar.
Yaşar Kemal okumadan olmaz. Bence dünyadaki kitapları sevdiğini söyleyen herkes Yaşar Kemal i okuma şerefine nail olmalı. Dili ve anlatımı o kadar saf o kadar güzel ki, kitaplarını okurken zaman akıp geçiyor.kitap kaç sayfa olursa olsun bir çırpıda bitiyor. Bu kitapta da üç Anadolu efsanesini kendi yorumlamasiyla anlatıyor Yaşar Kemal. Ünlü Bolulu ozan Köroğlu, unu tüm Anadolu'ya yayılmış Karacaoğlan ve bir Alageyik destanı bunlar. Kesinlikle okunmalı. Herkesin kitaplığında da bulunmalı.
Başlarda çok ağır bile sahip olduğu için sıksada sonradan çok güzel ilerleyen bir kitap. Herkesin kitaplığında olmalı. İnsana anlam kazandırdığını düşünüyorum. Savaş yıllarında bir Kırgız ailesinin başına gelenleri çok güzel işlemiş.
