Kadını erkeğin arkasına atan, onunla bir mecliste oturamayan, bir çatı altında kadın erkek birlikte bulunmak gerekince araya perde geren toplum hiç bu çağın toplumu olabilir mi?
“Değişimi canı gönülden isteyenler,gidişattan hiç de memnun olmayanlar değil midir?”
Reklam
Yaşamımın en mutlu anlarında da aynı güçle acıyı duymadın mı. Ve acıların ötesinde bir beklenti vardı: Kendi dünyamın beklentisi. Sinir hastanelerinin kantinlerinde,teneke çayı,kendi odamda içmek istiyordum.Kimse senin kadar güzel,hiç kimse senin kadar canlı gitmedi ölüme.
Zamanda bir başlangıç
İnternette bir zamanlar aylara Öztürkçe atlar koyulduğunu okumuştu. Ocak, gücük, yelin, açaray, gülay, hozaran, böyle gidiyordu adlar. Ama tutmamıştı bu adlar. Kimse temmuza biçim, ağustosa derim, eylüle verim, demek istememişti. Ama ekim tutmuştu, ocakla aralık da öyle. Aylara ÖzTürkçe atlar aranırken çiftçilerin zamanı düşünülmüş olmalıydı, gelecek hiç gelmeyecekmiş gibi, robotlar çağı hiç yaşanmayacakmış gibi, topraklar ve sular zehirlenmeyecekmiş, zaten gaddar insanoğlu daha da gaddarlaşmayacakmış, dünyayı şehirler-metrolar-gökdelenler sarmayacakmış gibi zamanın toprağa bağlı olduğu, zamana ancak doğanın belirleyeceği sanılmış olmalıydı. Ama öyle olmamıştı. Zamanı doğa değil hızlı koşan hayat belirliyordu. Hayat bazen zamanı bile geçiyordu, öyle hızlı bir koşmak içindeydi dünya. Dünyanın böylesine hızlı nereye koştuğunu kimse bilmiyordu. Ama onun hayatı çok yavaştı ve çok yavaş geçmesi yaşayacağı yılların azaldığı gerçeğini değiştirmiyordu.
Sayfa 179 - Can Yayınları
Bu hançer beni öldürmek için yapıldı, hiç kuşkun olmasın. Ancak benim zayıflığım bu hançer değil, Küçük Cadı. Sensin.”
HRİSTİYAN AVRUPA VE İSLAM DÜNYASININ YAHUDİ POLİTİKASI
Hristiyan Avrupa ile İslam dünyası arasında, Yahudilere yaklaşımdaki ikinci temel fark, yasal olarak güvenliklerinin sağlanmasıyla ilgiliydi. İslam toplumlarında zimmi'ler olarak tanınan gayrimüslimler, eşit haklara sahip değillerdi fakat en zor zamanlarda bile asgari bir yasal statü ve yüksek derecede özerklik talep edebiliyorlardı. Avrupa'daki Yahudiler ise baskı yönetimine çok daha fazla maruz kalıyorlardı. Bu itibarla zulüm, İslam dünyasında mutlak bir istisnayken, Avrupa'da Yahudi soykırımları bir süreklilik arz ediyordu. Dahası, İslam toplumlarında zimmi statüsünün beraberinde getirdiği birçok sözde veya fiili kısıtlama, ya hiç uygulanmadı ya da bu kısıtlamalara nadiren başvuruldu. Dolayısıyla, Müslümanların Filistin ve Suriye'yi ele geçirmesi sırasında var olan tüm Yahudi toplulukları rahat bırakıldılar
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.