Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Kitaptaki bazı kavramlar:
Eloi : dişil kadınlar
Morlok : kısır kadınlar
Masko: üreyebilen, sağlıklı erkek. ( eksik adamlardan ayırmak için kullanılır.)
Ösistokrasi:” iyi durumda kalmak”,
( örn: Ösistokratik toplum)
Kitaptaki karakterler:
Vanna / Vera - eloi gibi gözükmeye çalışan bir morlock ve kapsaisin bağımlısı, ana karakter
Manna/Mira –
·
Puan vermedi
Çöl ve Tohum: Arapların Kaderi
༄ ༄ ༄
Toplumun istekleri ve beklentilerine karşı uyum ve çatışma her bireyin hayatının bazı dönemlerinde yaşanmıştır. İrade ve istekler bireyi yönlendiren güçlü hislerdir. Bu hisler hayat istikametinde kendi değerlerimizi çizerler. Şahsımıza ve topluma karşı uyum ve çatışma haline götüren
Türk İstiklal Savaşı üzerine yazılmış gerçek bir destan. Rahmetli Turgut Özakman'ın 'bu çılgınlar tarihten silinmeye mi calışıyor' cümlesine tarihi belgeler ve olaylar ışığında bir tokat gibi yapıştırdığı dünya çapında ses getiren, yer yer insanın, gurur ve iftihar duygularıyla gözlerini yaşartan, sesini titreten bir başyapıt.. hele kitabın ilk bölümünde kazanılan Birinci İnönü Zaferinin kışladaki mütevazı kutlamasını anlatan kısmı okuru efsanevi bir mücadelenin içine çekiyor.. Okur, İzmir Hükümet Konağı'na aziz bayrağımız çekilinceye kadar o serüvenin içerisindedir artık.. Turgut Özakman'ın ruhuna tekrar tekrar rahmet ve minnetle..
Jose saramago dediğimiz de akla ilk gelen kitabın nokta ve virgüllerden olması. Kitaplarından önce körlük sonrasında görmek kitabı okunmalı. Aslında sıkıcı gibi görünsede çok akıcı ve çabuk biten bir roman.
Jose Saramago’nun, Körlük romanından dört yıl sonrasında geçen ve yine fantastik tatlar taşıyan bu romanı, sisteme inancını yitiren, siyasi partilerin hiçbirini beğenmeyen kararsız seçmenlerin yaşadığı bir kenti anlatıyor.
Adı belirsiz bir ülkenin başkentinde seçim günü bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlayınca kimse oy atmaya gitmez. Öğleden sonra yağmur durunca, saat tam dörtte, seçmenler sanki emir almışçasına sandıkların başına koşarlar. Ama sandıklar açıldığında, kullanılan oyların yüzde seksenüçünün boş olduğu ortaya çıkar. Bunun bozguncu bir grubun, dahası uluslararası bir anarşist örgütün işi olduğunu düşünen hükümet olağanüstü hal ilan eder. Yıllar önce kenti saran körlük salgınından kurtulan tek kişinin bu olayla bağlantılı olduğundan kuşkulanılır. Beyaz vebanın öteki kentlere de yayılmasını önlemek için başkent abluka altına alınır, bir polis komiseri suçluları bulmakla görevlendirilir
×Hiçbirşey olmasa bile mutlaka birşey olmuştur×
Jose Saramago okuyanlar dilini ve anlatımını bilir, okuyucuyu biraz yorar, ülke adı, kişi adı olmaz, hatta anlaşılması için noktalama işaretleri de kullanmaz, uzun upuzun cümleleri vardır, buna rağmen, insanları, sistemi çok güzel bir şekilde eleştirir.
¶Görmek romanındaki olaylar, tıpkı Körlük’te
Bir Kere Yükselen Bayrak Bir Daha İnmez!
Elçibey için halk kahramanı dersek, yanılmış olmayız. Zira o, Türk devlet aklındaki “millet için yaşa ve yaşat” mefkuresinin vücut bulmuş hâlidir. Elçibey yaşarken milleti için yaşamış, ölene kadar da onlar için mücadelesine devam etmiştir.
1740’lardan itibaren farklı ülkelere tabi olmak zorunda kalan Azerbaycan, 20. Yüzyılda buna bir “dur”
Ey Benim Eli Açık, Gözü Kapalı Halkım!
Artık ben kani oldum ki bizim milletimizin dünyaya geliş amacı yalnızca sıkıntı çekmek, bunlara sabretmek ve daha çok sıkıntı çekmektir. Gelinen seviyeyi göz önüne aldığımızda insanların ya çok fakir ya da çok zengin olduğunu hepimiz gözlemliyoruz. Yani işin dalgası, particiliği bir kenara bırakıldığında bu
Brenda Joyce'un kalemini seviyorum. Serinin bence en güzel kitabıydı diye düşünüyorum. Tabi daha okuyacağım kitaplar var. Umarım diğer kitapları da bu kitap kadar güzeldir.
Cliff de Warenne, hükumet adına korsanlık yapan bir denizci. Ve bir korsanın asılması sırasında Onun kızı olan Amanda ile tanışıyor. Daha Onu ilk gördüğü anda cesaretine hayran kalıyor. Ve Amanda'nın babası asıldıktan sonra Onu İngiltere'ye annesinin yanına götürmeye karar veriyor ve gelişen olaylar sonucunda Amanda'nın hamisi oluyor. Ve Ona koca arama çalışmalarına giriyor vs.
Amanda ise bir korsanın kızı, gemilerde erkeklerin arasında erkek gibi büyümüş. Çok iyi silah, kılıç kullanıyor. Aynı zamanda denizcilik hakkındaki her şeyi de biliyor. Amanda Cliff'e aşık oluyor ama Cliff bu aşka karşılık vermiyor. Neysa daha fazla spontai vermeyeyim. Siz okuyup öğrenin. İyi okumalar...
Sözlerime öncelikle ‘En Sinsi Tehlike’ kitabıyla başlamak istiyorum. Bu kitapta özellikle Türkçülük akımına karşı geliş yerinin Almanya olduğu gibi saçma bir iddiaya yazarımız çok sağlam cevaplar ve kanıtlar sunuyor. İnsanlar ne söyleyeceklerini şaşırıyorlar resmen. Özellikle ben Bağdat ve Abbasi insanlarının övündüğü Türklük dışında Kaşgarlı Mahmut’un 1077de “Tanrının, Türkleri has ordusu saydığı ve tedip etmek istediği milletlerin üzerine Türkleri gönderdiği” kısmı bile aslında hem kendi yolunun güzelliği hem de iddiaların asılsızlığını aynı anda kanıtlar nitelikte.
Bir sonraki hikayemizde ‘İçimizdeki Şeytanlar’ adlı Sabahattin Ali ile olan sorununu dile getirdiği kısım. Burada dikkatimi çeken husus ise Sabahattin Ali'nin hükümet ve hükümet adamlarına ağır hicivler içeren bir şiir yazdığı. Başta da Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğu halde. İnanma sebebimse Modern Tarihin en iyi yaşayanı İlber Ortaylı’nın, Nihal Atsız için “O olmasa” diye başlayan Büyük Tarih Öğretmeni sıfatıdır.
Tabi benim için en mühimi ‘Hesap Böyle Verilir’ bölümüdür. Yazar sadece ama sadece Türkçüleri düşünerek yazar. Türkleri değil, Türkçüleri. Son kısım gerçekten de çok iyiydi. Kanıtlar ve Cevaplar. Yani bazen ağzım açık okusam da hayret etsem de çok beğeniyorum kendisi. Boş laf yapmıyor ve tarihi böyle birinin ağzından öğrenmek çok mühim. Bol keyifli okumalar..
İçimizdeki Şeytan, En Sinsi Tehlike, Hesap Böyle VerilirHüseyin Nihal Atsız · İrfan Yayınevi · 2015542 okunma
Yaşar Kemal-İnce Memed 2
“Bu dünya böyledir,"diyordu."Sular hendeğine dolar.İnsanlar doğar ölür,gün doğar batar.Ağaçlar büyür çürür.Sular akar,bulut ağar.Ağayı öldürürsün,ağa gelir yerine.Bir daha öldürürsün,bir daha gelir.”
Birinci kitaba kıyasla olay örgüsünün çok yayılmadığı ancak inanılmaz edebi bulduğum bölümü de bitirdim. İlk kitabın asi karakterini canlandıran İnce Memed ikinci kitapta;vatanına,toprağına sahip çıkabilmek adına savaşması gerektiği mecburiyetini kabullenen İnce Memed’e dönüşüyor. Dönem halkının çaresizliğine ve hayallerinde yarattığı kahramanlarının esamesinin bile kulaktan kulağa yayılırken nasıl efsaneye dönüştüğüne şok oluyorsunuz. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda hükümet-ağa çatışmalarını yakından izleyebileceğimiz,karamsarlıktan solmuş yüreklerin atışlarını duyacağımız,insanların her zaman güçten yana olduklarını kanıtlayan sürekli değişen fikirleriyle ağzımızı açık bırakan
“bir toplum romanı” İnce Memed.. Yaşar Kemal kitapta insan hayatını değişik metaforlarla öyle bir anlatmış ki “otuziki”yılda ilmek ilmek emek verilerek yazıldığı buram buram kokuyor her satırda..çok keyif aldım..
haydi üç’e!
#bitavsiyemvar
