Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kant
Kant Felsefesi'ni açıklamam rica edildi. Anladığım kadarıyla şu şekilde izah edebilirim. (Aynen paylaşıyorum) : Estağfurullah. Kendimi bu yetkinlikte görmüyorum. Fakat anladığım kadarıyla Kant'ın özellikle üstünde durduğu üç soru var: Neyi bilebiliriz? (Ontoloji) Nasıl bilebiliriz? (Epistemoloji) Ne yapmalıyız? (Etik) Bu sorulardan ilkine düalist
Deney dışı bilgiye ilişkin şüphecilik
Nedensellik ilkesi her olayın bir nedeni olduğunu, Evrendeki olayların birbirlerine birer neden ve eser olarak bağlı olduğunu düşünmemiz ve söylememizin temelinde olan ilkedir. Hume, bu ilkenin bize deney tarafından verilmiş olmadığını ortaya koyar...bundan çıkacak sonuç bütün bilimlerin ve hatta gündelik deneyimlerimizin temelinin pek sağlam olmadığıdır.
Reklam
Deney dışı bilgiye ilişkin şüphecilik
Aslına bakılırsa Kant, bir bakıma şüpheci sayılmaz hatta nedensellik ilkesinden şüphe eden Hume'a karşı Bu ilkenin geçerliliğini gösterme ve dolayısıyla bilimi yeniden sağlam temeller üzerine dayandırma amaç ve çabası bakımından şüpheciliğin tam karşısında yer alan bir filozoftur. Ancak öte yandan Her türlü insan deneyini aşan bilgilerin, özellikle metafizik diye adlandırılan ve geleneksel olarak Tanrı'nın varlığı, ruhun özgürlüğü ve ölümsüzlüğü gibi konularla ilgilenen felsefe veya bilgi dalının imkanını reddetmesi bakımından tam bir şüphecidir.
Her şeyin illa bir nedeni olmak zorunda mi
Hume işte söz konusu geçişi mümkün kılan ve bir şekilde apaçık olduğuna inanılan nedensellik ilkesini, “düşüncelerimiz de dahil olmak üzere, her şeyin bir nedeni olması gerektiğini” bildiren ilkeyi eleştirel incelemeye, felsefi sorgulamaya tabi tutan ilk kişidir. O bu incelemenin sonunda, nedenselliğin mantıksal bir zorunluluk olmayıp, insani bir alışkanlık olduğunu ortaya koyar.
Sayfa 1060Kitabı okudu
Hume’un din konusundaki kuramı
Hume, deneyimlerden bağımsız olarak bilgi ve varlık adına bir şeyin ortaya konamayacağını , bu bağlamda nedensellik ilkesinin de Teoloji’de ve dinde geçerli olamayacağını, çünkü nedensellik ilkesinin zihinde, belli olayların birleşikliğinin sürekli deneyim edilmesiyle oluştuğunu, bir ilk neden olarak sözde Tanrı’nın ise deneyim kapsamının dışında olduğunun, Tanrı’nın var olduğunun ve her şeyin nedeni olduğunun söylenemeyeceğini, Tanrı’nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini, bilginin matematiksel ve olgusal önermelerle sınırlı olduğunu, Tanrı’nın antropomorfik bir kurgu olduğunu, Tanrı’ya yönelik iman temelli bir inanç geliştirilebileceğini, ancak imanın da akla ve deneyime aykırı olduğunu, bilge bir insanın da akla ve deneyime uygun inançlar geliştirmesi gerektiğini söyler.
Hume nedensellik ilkesinin Tanrı konusuna uygulanamayacağını vurgular. Tanrı’yı tüm evrenin yaratıcısı olan bir ilk neden olarak ortaya koymak akla da deneyime de aykırıdır. Çünkü nedensellik ilkesi ancak deneyim kapsamında anlaşılabilecek ve kurulabilecek olan bir şeydir. Nedensellik ilkesinin kurulabilmesi için hem nedenin hem de sonucun deneyim edilmesi, hem neden hem de sonuç arasında sürekli bir birleşikliğin deneyim edilmesi gerekmektedir. Tanrı konusunda ise böyle bir durum söz konusu değildir. Tanrı deneyimlenmemiştir. Sadece evren hakkında sınırlı deneyimlerimiz vardır, yani sonuç olduğu söylenen bir evrenin bir kısmı deneyimlenmektedir, Tanrı, yani sözde neden ise hiç deneyimlenmemektedir.
Reklam
Kozmolojik Kanıta Yönelik Elestiriler
Hume diğer önemli bir konuda (nedensellik ilkesinin analizi ko­nusunda) olduğu gibi bu konuda da Gazali’nin şüpheciliğini devam ettirir. Ona göre de neden ve eserler olarak gördüğümüz olayların gözlemlenmesinden çıkarılan dizilerin bir en son neden gerektirdikleri iddiası temelsiz bir iddiadır. Gazali gibi Hume da o görüşte­dir ki böyle bir dizinin geriye veya ileriye doğru sonsuza kadar de­vam edeceğini düşünmekte akılsal bakımdan hiçbir sakınca yoktur. Bundan başka Hume şu soruyu da ortaya atar: Bir ilk neden zorunlu olsa bile bu neden, neden fiziksel dünyanın kendisi ol­masın? Kant Hume’un bu eleştirini devam ettirerek soruyu bir başka şekilde sorar: ‘Her eserin bir nedeni vardır' önermesi ne­den Tanri'nın kendisini bu önermenin kapsamı dışında tutmakta­dır? Eğer ‘herşeyin bir nedeni vardır’ önermesi evrensel ise, o za­man Tanri'nın da bir nedeni olması gerekir. Yok eğer Tanri’yı bu kuralın dışında tutup O’nun bir nedeni olmadığını söylüyorsak, o zaman evrenin bütününü bu ilkenin dışında tutup, onun bütün olarak bir nedeni olmadığını söylememiz mümkündür.
Örneğin, karşıtlık ya da çelişiklik de idealar arasındaki bir bağlantıdır; ama belki nedensellik benzerliğin bir karışımı olarak da düşünülebilir. İki nesnenin karşıt olduğu yerde biri ötekini yok eder, başka deyişle onun yok oluşunun nedenidir ve bir nesnenin yok oluşunun ideası, onun daha önceki var oluşunun ideasını gösterir.
Hume'dan bu yana bilim felsefesinde yer alan iki büyük skandal nedensellik ve tümevarımdır. Bu iki yönteme hepimiz güveniriz; ancak Hume bu inancın hiçbir rasyonel temele dayanmayan, bilinçsiz bir inanç olduğu yolunda bir kanı uyandırmıştı.
126 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.