"İnsan en çok sabahları arar sevdiği kadını."
Diyor birisi, katılıyorum o sabahlara.
Öğleler kaba yaşanır; kalındır.
Akşamüstleri ince, hüzünlü.
Çiçekler alınıp verilebilir.
Sabahtır yalnızlık.
Nasıl sabah, nasıl yalnızlık?
Ve şiirsel hiçbir yanı yok sanılır!
Var mıdır?
Vardır.
Vardır ama çiçeklerle değil.
Kendi başına, zımparataşı gibi acımasız.
Ne aklıma gelse bir bakıyorum unutmuşum!
(...)
''Her şeyden biraz kalır'' diyor birileri,
Çoğulluk haklılıktır.
Kavanozda biraz kahve,
Kutuda biraz ekmek,
İnsanda biraz acı.''*
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Sıcak ve dost şeyler düşünür insan
Tanıdık bir yatak bekler sizi
Bir çocuk yüzü gülümser anılardan
Dost şehirler, sevgili, anne şehirler
Nice anılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde
Delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu
Kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye
Sonsuz kareli bir film gibi
Yaşamım geçiyor belleğimden
Tekrar etmek duygusu
Her şeyi yeniden, yeniden...
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan
Sadece o şehrin değil
Kendisinin de değiştiği duygusundan...
(1977)
Bavulları hep toplu durmalı insanın...
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
Yalnızlığa alışmalı...
Çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti.
Dayanışma, günümüzün borsasının değer kaybeden
Refik Amca'nın hüzünlü hikayesi...
İhtisasımın sanırım ikinci senesi...
Kanser polikliniğinin çömez asistanıyım,
Üzeri kan, idrar, balgam vs lekeleriyle süslü buruşuk mavi takımımla geceleri nöbet tutuyorum, gündüz polikliniğin işlerinde koşturuyorum.
İki günde bir de insani bir saatte çıkabilirsem eğer hastaneden eve gidip uyumaya çalışıyorum.
Otobüs yolculuklarında kitap okumayı severim dün seyahat ederken kitabı okumaya başladım bugün sabah sularında bitirdim. Yine Sabahhattin Ali ve yine hüzünlü bir son.Kürk Mantolu Madonna'yi da okurken hissettiğim çoğu duyguları yine baha hissettirdi Sabahattin Ali. Kullandığı dil insanı sarıp sarmalıyor resmen. Bir ara romani okurken kurgulanmış bir şey değil de gerçek bir vakıa gibi aldı götürdü beni.Romani okurken olaylar karşısında gerçekten sevindim, üzüldüm kızdım, acıdım yani yazarın vermek istediği duyguları bizzat yaşamış gibi oldum. Duyguyu karşıya geçirmeyi çok iyi beceriyor Sabahattin Ali.
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021173,5bin okunma
Alacakaranlığın bu kısacık anında, yalnız
bir insanın değil, tüm halkın duyduğu, süreksiz ve hüzünlü
bir şey hüküm sürerdi. Bana geline?;, ağlamak gelir
gibi sevmek gelirdi içimden. Bundan böyle uykumun
her saati yaşamımdan çalınacakmış gibi bir duygu uyanırdı
içimde... ereksiz arzu zamanından çalınacakmış gibi
yani. Palma meyhanesinin ve San Francisco manastırının
o titrek saatlerinde olduğu gibi, kımıltısızdım, gergindim,
dünyayı avuçlarımın içine koymak isteyen bu
uçsuz bucaksız coşku karşısında güçsüzdüm.
İyi biliyorum ki yanılıyorum, benimsenilmesi, tanınması
gereken sınırlar Vardır. Yaratırsa böyle yaratır insan.
Ama sevmenin sının yoktur ve ben her şeyi kucaklayabildikten
sonra, iyi sarılamasam da ne çıkar? Cenova’da
tüm bir sabah boyunca gülümsemelerini sevdiğim
kadınlar var. Bir daha görmeyeceğim artık onları, bundan
daha basit bir şey de olamaz kuşkusuz. Ama sözcükler
özlemimin alevini örtemeyecek. San Francisco manastırının
küçük kuyusu. Güvercin sürülerinin uçup gidişini
izlerdim orada, bu yüzden susuzluğumu unuturdum.
Ama susuzluğumun yeniden doğduğu bir an her
zaman gelirdi.
Albert Camus / Tersi ve Yüzü
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye
Hasan Ali Toptaş'ın Acemiliği
Geçen haftalarda Hasan Ali Toptaş İletişim yayınlarından ayrılıp Everest yayınlarına transfer olmuştu. Everest yayınları tüm kitaplarını basacağını duyurmuş ve kitap kapaklarında Nuri Bilge Ceylan’ın fotoğraf koleksiyonunda yararlanacağını söylemişlerdi. Nitekim şuan kapaklardaki resimlerin altında Nuri Bilge
İnsan, neşenin yerine üzüntüyü seçmeyi pek sever. Yirmi birinci asrın hastalığı budur belki de. Ne tuhaf. Pablo Neruda, "Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim." derken bir şeyler anlatmak istiyordu aslında. Bu sabah, "bir şeyleri" anlayın da sizi mutlu edenlere koşun sevgili okur. Vakit geçiyor. Var olun.
Wilhelm Genazino -