Oruç hakkında kesinlikle tertemiz duygularla yazıyorum amaaa nasıl bir susuzluk bugün nasıl. İlk günler Gazi'yi, Bahçelievler'i turluyordum, bugün pazara bile gidemedim (:
Sıcaklığın birkaç derece artması dahi nasıl etkiledi. İlk orucumu sahursuz tutmama rağmen bence bu kadar kötü değildim:( O zaman da iftarda fazla yemekten hazım şokuna girdim. Yani öyle böyle 6. güne erişebildiğim için bence çok şanlıyım.
Kitaptan açıkçası çok bir beklentim yoktu ama şöyle yeme içme ile ilgili bazı standartlar okurum diye düşünmüştüm. Yani direkt şunu ye bunu yeme değilse de belli başlı şeylerin olumlu-olumsuz etkilerini iyice anlamak için diyelim. Biraz fazla akademik bir çalışma olması dışında bir sorun yok. Ben yüksek fehmimle anladım demiyorum tabii ama ne kadar olsa biyoloji bilgim var biraz. Hiç olmayan biri kitabın yarısını sayfaları peş peşe çevirerek geçer. Çünkü çok ama çok akademik. Sayfaların alt kısmı komple literatür taramasında faydalandığı kaynaklarla dolu. Yazar Prof. Dr diye düşünecek olursak bu normal karşılanabilir. Ama herkese hitap eder diyemeyeceğim.
Din ve Bilimin Işığında Oruç kesinlikle çok faydalı. Her iki dünya saadeti için diyelim. Ve İbn-i Sina'nın çok sevdiğim bir sözü ile tamamlıyorum:
"İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır: Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir."