(4.4.24)Merhabalar kitap dostlarım Yeni bir kitapla daha karşınızdayım.
Ayşegül 'nın hadi gel birlikte okuyalım demesi ile başladım. Ve beni gerçekten çok etkiledi bu kitap. Özellikle Shannon'ın yaşadıkları beni duygudan duyguya sürükledi .Gerçekten yazarı tebrik etmek gerekir.Genç kurgu olmasına rağmen 16 ,17 yaşındaki gençlerin düşünceleri olsun, hareketleri olsun o kadar olgundu ki okurken yaşlarını hiç düşünmedim. onlarla birlikte, ne yaşadılarsa tüm duyguyu hissettim .
Shannon sen benim bebeğimsin.Tek suçun öyle Anne Babadan olman..Batsın onların ebeveynlikleri. Her insan anne baba olmamalı.Shannon 'na o kadar çok içim yandı ki Kitabın içine girip kardeşleri ile o evden çekip alacaktım.okulda Ayrı şiddet görsün ev de ayrı .Yetimhaneye gitmemek için bütün bunlara katlandılar. Orası zaten ayrı bir hikaye.
Johnny kavanagh 'a gelince tüm hayatını ragbi oynamak için ortaya koymuştu. Sakatlansa da oynamaya devam eder.Planlarını
Hiç kimsenin bozmasını istemese de görülmedik bir kaza sonucu yolları Shannon 'la kesişir. Diğer okulunda şiddet gördüğü için Tommen kollejine gelen Shannon 'ı herkes den korumak için kol kanat gerer .
Peki ya kederli gözlere sahip yalnız bir kız bu resmin tamamını oluşturmaya başlarsa ne olurdu?
Tabi ki Olanlar olur .
Ikiside çok tatlıydı
Kesinlikle okumalısınız
Beyaz tüylü, kara gözlü koyunumu adak taşına sadece koyun olarak koymadım. Her bir şeyin karşılığı, inancımın ve korkumun ölçeğiydi o. Varlıklarımın cümlesi. Onun yerine adak taşına önce bütün bir sürüyü koydum. Yetmedi. Sevdiğim ne varsa sevebileceğim ne varsa hepsini koydum. Seni koydum ey baba, içim yandı. Annemi koydum, içim daha çok yandı. Ama vazgeçmedim. Sevgilerin yekûnu Sidre, Sidre’yi koydum. Sidre’yi koyunca zaten geriye ben bile kalmıyordum.
Veremeyeceğim ne varsa teker teker teker değil hepsini birden koydum. En sonda güzel gözlü koyunumun yerine adak taşına kendi başımı koydum.
Koyacak başka bir şeyim olsa onu da koyacaktım. Ama yoktu, daha fazlasını bulamadım. Öyle ağır ki feda ettiklerimin toplamı, kendimi bir tüy gibi hafif hissettim. Yüklerimin tümünü üzerimden attım devirdim. Bütün bir dünya ağırlığını gölge gibi hissettim.
Kitabı okurken içim yandı, ruhum daraldı. Tüylerim diken diken oldu. Herkesin okuyabileceği bir kitap değil. Kitaptaki kadın kahramanlarla birlikte benimde canım yandı. Çok etkisinde kaldım. Ama işte acı gerçekleri dinleyince kahır ettim vallahi bunu reva gören insanlara. Bence okumayın bu kitabı canınız yanacak.
Hasbahçesinde ömrün yakın olmaz bana gül
Bîzârım ümidime kurulan her tuzaktan
Tutuştu o lâcivert hayâle düşen kâkûl
Bakanlar baktı sana; ben uzaktan uzaktan
Yandı birden korkuyla gözlerine uçan kuş
Bulutlar aynalara seni sordu ıraktan
Deniz sanki isyankâr bir rüyada boğulmuş
Nehirlar aktı sana; ben uzaktan uzaktan
Peşimde her âşığın gölgesini
Hicran, gün ortasında öten bir horoz gibi,
Seslendi pek vakitsiz... İçim yandı ansızın.
Mazi yosunla örtülü bir göl ki yok dibi,
Mevsim serin bahçede yaprak yığın yığın.
Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,
Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?
Keskin bir özleyişle hayal ettiren nedir,
Bir devre varsa insanın ömründe en iyi?
Ey sevgi anladım bu uzaktan sada ile,
Ömrün yegane lezzetidir hatıran bile.
Bugün bir bebek cenazesine katıldım. İçim sızladı canım yandı.. Gazze'de katledilen, açlıktan ölen çocuklar gözümün önüne geldi; yaşama hakkı, oyun oynama hakkı, gülümseme hakkı elinden alınan çocuklar...