Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendinden yaşça büyük, fazla okumuş, erkek olduğu için daha çok şeyler görmüş bir insan nasıl olur da bir çocuk kadar düşüncesiz şeyler yapar ve bu yüzden nihayet başka bir insanın feda edilmesine meydan verir?
Kadın gücü, karşıt kutbu olan erkek gücüyle karıştırılmamalıdır.
Sayfa 39 - Doğan KitapKitabı okuyor
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
61 günde okudu
Herkes dönüp dolaşıp bir kez daha okumalı bu kitabı
Birinci okumamın üzerinden yıllar geçtikten sonra bir kez daha okumak istedim . İlk okumamda ne kadar da romantize etmişim kendi içimde . Şimdi çok başka duygular içindeyim . İlk okumamda otobiyografik bir kitap olduğunu da bilmiyordum . Ama yine ben o yönlere bakmadım . Macide karakterine üzüldüm resmen bu kadar saf duygularla birini sevmek ve her şeyi iyiye yormak ne kadar uzak bu çağa . Ömer'in de bir o kadar korkak bir erkek olması . Bir kadını tutup elinden evleniyorsan , böyle aşk nameleri diziyorsan bu kadar kötü niyet beklenemezsin . Neredeyse düşman olacak seviyeye gelemezsin . Nihat da ayrı bir saf . Bunlar gerçek dünya da var olacak insanlar mi gercekten . Bir kadın beş parasız halinde yanındaysa ondan kötü niyet beklemem ayıptır .... Otuzlarımın ortalarında bir kez daha okumam gerek diye düşünüyorum bu kez nasıl duygular içinde olacağım merak ediyorum . Sabahattin Ali iyi ki var olmuş .
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,8bin okunma
Bu erkekler de ne istediğini bilmiyor
Kadını yaratmış ve onu erkeğe sunmuş. Üç gün sonra erkek, Tanrı'ya gelip söyle demiş: "Bana verdiğin bu kadın durmadan konuşuyor, beni hiç rahat bırakmıyor, sürekli ilgi istiyor. bütün vaktimi alıyor, her şeye ağlıyor, hiçbir iş de yapmıyor. Onu geri almanı istiyorum." Tanrı bunun üzerine kadını geri almış. Ama çok geçmeden erkek geri gelmiş ve demiş ki: "O şarkı söyleyip dans ederdi, göz ucuyla beni izlerdi, oyun oynamayı çok severdi, korktuğunda bana sarılırdı, gülüşü müzik gibiydi, onu seyretmek çok hoştu. Onu bana geri ver." Böylece Tanrı kadını erkeğe geri vermiş. Ama üç gün sonra erkek yine kadını geri getirmiş ve Tanrı'dan onu almasını istemiş. "Olmaz" demiş Tanrı "Ne onunla ne de onsuz yaşıyorsun. Elinden geldiği kadar idare etmeye bak."
Sayfa 21 - Doğan KitapKitabı okuyor
Erkek çocuk, doğumundan itibaren bir şiddet duygusu içinde yetişir ve bundan büyük ölçüde anneler sorumludur.
... İçimizdeki o aciz oğlan çocuğunu yeniden keşfettiğimizde, hiçbir zaman hayata geçirme şansı bulamadığı hayaline tutunma çabasıyla onu aşırı duygusallaştırmamız gayet kolaydır. Onunla yeniden bağlantı kurmak yüreklerimizi acıyla sızlatır. Bazı modern filmler (hem erkek hem de kadınlar açısından) gelişmesi engellenen bu oğlan çocuğuyla ilgili yaramızı özellikle deşerler. Örneğin Ölü Ozanlar Derneği'nde, kendi hayatını yaşama özgürlüğü için mücadele veren oğlunun yalvaran gözlerindeki son umudu öldüren patriyarkal babanın çelik mavisi bakışlarını kim unutabilir? Kendi merkezinden düşünüp hareket edemediği için çaresizlik içinde hiçbir şey yapmadan bekleyen komplocu anneyi kim unutabilir? Ona aşırı bir duygusallıkla yaklaşmak, gerçekliğini inkar etmek kadar öldürücüdür. Erkek ve kadınlar bu genç adamı, hem kendilerinde hem partnerlerinde hem de çocuklarında onurlandırmalıdırlar. Onu onurlandırmak, dönüşüne sevinerek bir daha asla kaçamayacağı sıcacık bir yuvada şımartarak hapsetmek demek değildir.
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
Birbirine bağlanmış bağcıklar aslında...
Öncelikle İtalya'daki kitabın kapağını daha çok beğendim. Çünkü kitabı gördüğümde olumlu anlamda bağlardan bahsedecek sanmıştım. Halbuki konu aslında hem içimizdeki hem dışımızdaki kördüğüm olan bağ-cık-lar. Kitap 3 bölüme ayrılmış. İlki aldatılan Vanda' nın bol iç dökmeli mektuplarından oluşuyor. Erkek yazarların bir kadını işleyişine hayran oluyorum. Çok etkileyiciydi. Bir kadının çocukları için kendi benliğinden vazgeçişi çok güzel irdelenmiş. İkinci kısımda da Aldo tarafından olayların iç yüzü gösterilmiş. Vanda'dan sonra okununca Aldo'yu bir yanım anlamadı değil. Önce Aldo'yu sonra Vanda'yı okusak nasıl olurdu tepkimiz? Son kısım çocukların, annelerinin ruh durumunun ,yaşanan olayları içselleştirmelerinin etkisini gördüğümüz kısım. Halbuki çocukları için bir an önce ayağa kalkmaya çalışsaydı daha güzel olmaz mıydı? Tam bir psikolojik roman bana kalırsa. Ben çok sevdim, Starnone'nin kitapları daha çok çevrilse keşke. İyi okumalar :)
Bağlar
BağlarDomenico Starnone · Yüz Kitap · 2018896 okunma
Erkek sert , haşin , aciz hislere yabancı , sadece kuvvete tapan bir mahluktur.
Kendinden yaşça büyük, fazla okumuş, erkek olduğu için, nasıl olur da bir çocuk kadar düşüncesiz şeyler yapar ve bu yüzden nihayet başka bir insanın feda edilmesine meydan verir?
Sayfa 232Kitabı okudu
Onu bütün bir emniyetle sana birakiyorum. Onu benim kadar ve sahiden sevdigini, onu benden daha çok koruyabilecegini biliyorum... Göreceksin, yavas yavas sana alışacaktır... Fakat bir müddet bırakmak lazim... Bir erkek ona çok aci tecrübeler verdi, bunlar unutmadan, kim olursa olsun, baska bir erkegin fazla sokulmasın belki istemeyecektir... Sen bütün bunlar daha iyi anlar ve düsünürsün...
Reklam
İçimizdeki en acı his
...İster kadın olalım ister erkek,hepimiz Sherrie'nin içine düştüğü ikilemi biliyoruz -yalnızlığı ,çaresizliği,kafa karışıklığını, vicdan azabını ve her şeyden de önemlisi ,hayatının kontrolünün elinde olmadığı hissi .
Sayfa 25 - Diyojen yayınlarıKitabı okuyor
“Fildişi Kuyu'da, söz'ün erkek, anlam'ın kadın olduğunu anlatmaya çalışmıştım; çocuk, erkek ve kadının, yatay ve dikeyin birleşmesinden ortaya çıkan şeydir; ke­limenin, anlamla birleşmesinden ortaya çıkan anlamdır, yeni anlamlar potansiyelidir, anlamın çoğalması, derinleşmesidir. Çocuğu kurban etmek, özü şekle kurban etmektir. Çocuk yeniden doğma, doğurma ve doğurulma kapasitesidir. Bizse çocuğu önce doğurup sonra kurban ediyoruz; yenilenmeden kalınca varlığımızı hala devam ettirebildiğimizi sanıyoruz. Halbuki çocuğumuzun ve içimizdeki çocuğun gerçekten ya­şamadığı bir varoluş, sahte bir varoluştur. İtaatin olduğu ama saygının olmadığı, uyumun olduğu ama gerçek bir bağ kurma hissinin olmadığı, bağlılığın olduğu ama yaşıyor olma hissinin olmadığı, devamın olduğu ama yenilenmenin olmadığı, her şeyi kısırlaştırmış, köreltmiş, stabilize etmiş, statikleştirmiş, kendi kendisinin bir tekrarı haline getirmiş, dolayısıyla kendi­si kendisini içeriden öldürmüş, boşaltmış, ölü bir varoluştur.”
Anormallik karşısında kendilerinden geçen kadın ve er­kek azizler, tamamen etten oluşan ya da kokuşmuş, işkence görmüş ya da tersine, el değmemiş ve yara beresiz vücudun karşısında büyüleniyorlardı. Bedenle kurulan bu özel ilişki, hiç kuşkusuz Hıristiyanlığın, Tanrı'yı insan vücudu şeklinde gören, Tanrı'nın insana dönüşerek ve kendini kurban ede­rek yaşayıp ölmesini anlatan tek din olmasından ileri gelir.
Sayfa 24 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Bak sen şeytana :))
Hayatını nasıl olup da bir kadına bağladığına şaşıyorum. Kadın bir oyuncaktan başka nedir? Erkek, tam manasıyla erkek ol… Erkek sert, haşin, aciz hislere yabancı, sadece kuvvete tapan mahluktur.
Sayfa 146 - Yapı Kredi Yayınları 70. BaskıKitabı okudu
1.334 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.