On altıncı yüzyılda büyük bir yetenekle doğan her kadın mutlaka delirirdi, kendini vururdu, ya da köyün dışındaki ıssız bir kulübede geçirirdi hayatının son günlerini, yarı cadı yarı büyücü sanılır, korkulur ve alay edilirdi. Yeteneğini şiirde kullanmayı denemiş olan üstün yetenekli bir kızın başkaları tarafından kösteklenip engellenince, acı çektirilince, kendi çelişkili dürtülerinin arasında kalınca ruh ve beden sağlığını mutlaka kaybedeceğine emin olmak için psikoloji konusunda uzman olmak gerekmez. Şiddet görmeden; akıldışı olabilir ama acılar çekmeden hiçbir kız Londra’ya gidip bir tiyatronun sahne kapısında duramaz ve aktör-yönetmenlerin karşısına çıkamazdı – çünkü iffet bazı toplumların bilinmeyen nedenlerle uydurduğu bir fetiş olsa bile bir kadının öyle olması istenirdi.
Evliliğin olmazsa olmaz şartı iffet ve sadakattır.
Reklam
Şaşılacak şey: Demek iffet terk etti mi insanı, akıl da terk ediyordu.
İslamiyetten önce kadın-erkek ilişkileri
Genellikle, hemen hemen her erkek, oğlan çocuğu olsun da nereden olursa olsun düşüncesindeydi. Oğul çokluğu, öyle bir ortamda yaşamak için en büyük ihtiyaçtı. Kabileler, erkek fazlalığıyla birbirlerinin hakkından gelirler, şeref ve asalette öyle sıralanırlardı. Durum böyle olunca, evlenme şekilleri de çeşitlenmişti. Birinci evlenme usulü
İnsan, dört özelliğiyle diğer yaratılmışlardan ayrılır Hikmet, iffet, akıl ve adalet * HİKMET - Bilgi, edep ve kabiliyet * İFFET - Haya, geniş gönüllülük ve şahsiyetlilik * AKIL - Benliğe hakim olma, sabır ve vakar * ADALET - Doğruluk, iyilik, nefis murakabesi ve güzel ahlak
Can ne için sıkılır ki? Canın sahibi onu sıkar. Can her zaman Rabbine firar etmek ister, onu dış âlemle kelepçeleyip nefis kafesine koyarsan can sıkılır. Kadın için odacık, can kuşunu nefis kafesinden salıverildiği yerdir. Küçük ama lâmekân olan meydandır. Kalp de odacık değil midir? Kalp odacığında mutlu olur insan.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.