MERHABA
Gün açar,
Karın verir yağmurlu toprak.
İncesu Deresi, merhaba.
Saçakta serçeler daha çılgındır,
Bulutlarda kartal,
Daha çalımlı.
Koparır göğsünden bir düğme daha,
Tezkere bekleyen biri.
İncesu Deresi, merhaba.
Genç bayraklar vardır,
Barış düşünür,
Kuyularda işçi, mavilikleri.
Ben hepsini düşünürüm,
Yirmidört saat
Ve seni düşünürüm,
Karanlık, hırslı...
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlân-ı aşk makamından bir mısra,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin...
Bir insana inanmak ne demek biliyor musun
Kapının önündeki ağaçlarla birden çiçeğe duruyorsun
Sokaktaki kedi bacaklarından önce boynuna dolanıyor
Gidip ilk gençliğin uykularına boyanıyorsun
Yağmur öyle gamzeler açıyor ki baktığın yerlere
İlan-ı aşk makamından bir ürperti dudaklarının neminde
Unuttuğun mavilik gövdeni bahar dalına çeviriyor
Sanat, ilan-ı aşk gibi bir şeydir. İnsanın diğer insanlara bağımlılığının bir itirafıdır. Bir aydınlanmadır. Bilinçsiz bir eylemdir ama hayatın asıl anlamını, yani sevgiyi ve fedakarlığı yansıtır.
"İlan-ı harp", "ilan-ı aşk" gibidir. İnsan düşmanıyla eşit duruma gelir; yükselme de, düşmesi de onunla aynı koşullara uyar. Bir kere âşık olduk mu, kendimizin de işlemeye hazır olduğumuz günahlar yüzünden suçlarız düşmanımızı.
Ben hepsini düşünürüm,
Yirmidört saat
Ve seni düşünürüm,
Karanlık,hırslı...
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlan-ı aşk makamından bir mısra,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin.
.
Hayır, o sensin, benim en değerli parçamsın,
Gözümün daha parlak gözü, gönlümün en aziz yüreğisin,
Benim besinim, servetim, tatlı umutlarımın hedefisin,
Dünyamın tek cenneti, göklerden tek isteğimsin.
.
Sayfa 36 - Türkiye İş Bankası- Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnternet başındaki çapkın, adını bilmediği, yüzünü görmediği birine ilan-ı aşk edecek, adını vermeden, yüzünü göstermeden... Adsızlaştıkça yüzsüzleşecek; yüzsüzleştikçe gerçek yüzünü keşfedecek.